‘İrme’, 5 Temmuz Pazar günü Güllük’te!

Gülçin ERŞEN - Yaklaşık 10 yıl önce Bodrum'da birlikte daldığım genç Dalış Eğitmeni ve Deniz Biyoloğu Mert Gökalp'in, bu kadar yararlı ve ses getiren çalışmalara imza atacağını bilemezdim o sıralar

‘İrme’, 5 Temmuz Pazar günü Güllük’te!
Gülçin ERŞEN - Yaklaşık 10 yıl önce Bodrum'da birlikte daldığım genç Dalış Eğitmeni ve Deniz Biyoloğu Mert Gökalp'in, bu kadar yararlı ve ses getiren çalışmalara imza atacağını bilemezdim o sıralar. Deniz ve doğa sevgisi, merak ve koruma güdüsüyle birleşince, ortaya çıkan önemli çalışmalara ve güzel ürünlere ilişkin bir haber ve röportaj bu aslında. Ankara doğumlu olmasına karşın, çocukluğundan bu yana deniz ve dalışla içiçe olan Mert Gökalp, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) Petrol Mühendisliği okurken, ODTÜ Sualtı Topluluğu'na üye olmuş. Sualtı arkeolojisi, deniz biyolojisi ile haşırneşir olmaya başladığı bu yıllarda, yüreğinin götürdüğü yere gitmeye karar vererek; Miami Üniversitesi'nde (RSMAS) Fiziksel Okyanus Bilimi alanında yüksek lisans yapmış, ardından Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü'ne gitmiş. Deniz biyoteknolojisi ve süngerler konusunda uzmanlaşmış. Hollanda'da doktora yapıyor. İnsanın, sevgi, ilgi ve yetenekleri ile eğitimini ve mesleğini birleştirebilmesi gıpta edilecek bir durum. Mert Gökalp, bunun ötesine geçmiş görünüyor.   Türkiye Deniz Canlıları Rehberi Denizleri ve deniz canlılarını korumanın onları tanımak ve sevmekten geçtiğini düşünen Gökalp, içinde 400'ün üzerinde deniz canlısı türüne ait 800'ün üzerinde fotoğraf ve ayrıntılı açıklamaları barındıran bir rehber kitap hazırlamış. Kitaptaki tüm fotoğraflar, Türkiye'nin farklı kıyılarında (Bodrum, Turgutreis, Güllük, Saroz, İstanbul, Fethiye, Kaş, Bozburun, Gökova vs.) 2-80 metre derinlikler arasındaki farklı ekosistemlerde 300 adet serbest ve tüplü dalış yapan Gökalp tarafından çekilmiş. Kitap, 4 yıl önce İnkılap Yayınevi'nden Türkiye Deniz Canlıları Rehberi adıyla raflardaki yerini aldı. Gökalp, ayrıca, kitaptaki bilgilere ve fotoğraflara ulaşamayanları düşünerek, internet ortamında 540 deniz canlısının bulunduğu siteyi oluşturmuş. Meraklısına, "Doğa Rehberi" adlı sitenin bağlantısını da verelim: https://itunes.apple.com/tr/app/doga-rehberi/id903650333?mt=8,   Güllük'ü yakından ilgilendiren proje Şu sıralar Avrupa Birliği (AB) 7. Çerçeve Programı projesi SPECIAL ekibi içinde çalışmakta olan Gökalp, balık çiftliklerinin ve balıkçılık şirketlerinin bolca bulunduğu yöremizi de yakından ilgilendiren proje hakkında şunları söyledi: "AB projesi içerisinde toplam 11 adet bilimsel kuruluşun yer aldığı çok uluslu bir deniz biyoteknolojisi projesi var. Sürdürülebilir deniz ürünleri üretimi çağrısına cevap arayan bir çalışma. Projede, deniz süngerlerinden kanser hastalığı için yeni nesil potansiyel ilaç hammaddesi arayışı, medikal alanda kullanılmak üzere biosilika üretimi, kozmetikte kullanımı olan kollajen üretimi gibi başlıklar bulunmakta... Bu çalışmalar kapsamındaki bir görevimiz de kıyısal alanlarda problem oluşturabilen balık çiftlikleri altına üstün filtrasyon yeteneğine sahip süngerleri yerleştirerek çevreye dağılan balık yem artıkları ve balık dışkısı kaynaklı kirliliği azaltmak ve besin bolluğuyla büyüyen süngerden kollajen üretimi sağlamak. Bunu gerçekleştirirken sürdürülebilir balık üretimi için entegre deniz ürünleri yetiştiriciliği konseptini başlatarak, kıyılarımızda üretilen balıklara yurtdışına satışta avantaj sağlayabilecek bir yeşil belge (sürdürülebilir şekilde üretilmiş balık) sağlayabilmek.   Belgesel yetmedi, bir de konulu film Çalışmaları ve özel ilgisi nedeniyle bolca fotoğraf ve video çeken, bunları sergileyen Gökalp'in bir de konulu kısa filmi var: "İrme". Gökalp, dalgıç, biliminsanı, fotoğrafçı ve sualtı kameramanı olarak başarılarına, senaryo yazarlığı ve film yönetmenliğini de eklemiş görünüyor. Özetle; genç bir sünger avcısının öyküsünün anlatıldığı film, birçok festivalde gösterildi ve çeşitli ödüller aldı. (Benim de meslek ve ilgi alanıma giren filmi seyretmek ve seyrettirmek arzusunu, Güllük'teki bir etkinlikle buluşturma düşüncemiz aylardır vardı.)   Pazar günü 21:30’da Güllük'te Kabotaj Bayramı etkinlikleri çerçevesinde (5 Temmuz 2015 Pazar, saat 21.30'da Atatürk Anıtı yanındaki alanda) halka ücretsiz gösterilecek film hakkında, aşağıdaki söyleşiyi gerçekleştirdik:   G.E. : Niçin belgesel değil de konulu bir film? Bu filmi çekme düşüncesi nasıl ortaya çıktı ve yaşama geçti? M.G. : Ben belgesel yapımıyla uğraşan biriyim ve bu ülkede TRT'de tanıdığınız yoksa, paranız yoksa, belgesel yapmak oldukca güç. Para bulunmuyor nerdeyse, oldukça özveri gerektiriyor. Sanırım belgesel yapımının zorluğundan bunaldım. Daha hızlı ve çabuk derdimi anlatacak birşeyler yapmak istedim. Hollanda'da iken kısa film festivallerine gidiyordum, ben neden böyle bir film yapmıyorum diye düşündüm. Sonra senaryo yazmaya başladım ve İrme oluşmaya başladı. Süngerler, deniz ve Bodrum, yaklaşık 20 senedir yaşamımın bir parçası. İlk yapacağım filmin konusu da bu olmalıydı, en iyi bildiğim yerden başlamak istedim. G.E. : İrme'nin fragmanında biraz gerilim ile hüznün birbirine karıştığı görüntüler ve müzik var; böylelikle filmin öyküsü ve bitişi hakkında ip ucu verildiği söylenebilir mi? M.G. : Tabii ki; fragman genellikle filmin içeriğini göstermek için, filmi tanıtmak, ilgi uyandırmak için verilir zaten. Gerilim ve hüzün ayriyetten süngercilerin yaşamında hep olan bir şey. Aslında filmin ritmi de bu nedenle böyle oldu, adamların yaşamı bu. G.E. : Bu filmi çekerken neyi amaçlamıştınız? Amaçlarınıza ne ölçüde ulaşabildiniz? M.G. : Süngercilerin yaşamını ve unutulan denizcilik geçmişini anlatmak istedim biraz. Gelen eleştirilere bakarsak, sanırım biraz başardık bunu. Aslında İrme binlerce yıllık denizcilik geleneğine bir saygı, Bodrum'un günümüzde evrildiği betonlaşma ve Türkbükü aklına isyandır! Bodrum antik dönemlerden beri gelmiş bir denizci köyüdür. Heredot'un, Homeros'un eserlerinde süngerciler ve denizcilerden bahsedilir. Dünyadaki teknecilik merkezlerinden biri olması boşuna değildir. Günümüzde unutulmuş bu sert denizci yaşamlar ve acımasız dramatik hikayeler anlatır Bodrum'u; Halikarnas Balıkçısı'nın benzersiz anlattığı üzere denizcilik yaşamını. G.E. : Bir de "Mavi İnsanlar" adlı bir belgesel dizi hazırladığınızı biliyoruz? Bu ne aşamada? Bundan da biraz söz edebilir misiniz? M.G. : Mavi İnsanlar eski bir proje, yeterince sponsor bulamadığımız için bir süre rafa kalktı. Ama şu an için 2 adet uzun metrajlı belgesel üzerinde çalışıyorum; bir tanesi "Lüfer – Boğazın Prensi", diğeri ise "Orfoz – Akdeniz'in Sembolü". G.E. : Belgesel ve konulu film arasında bir kıyaslama yapmanızı istesem; zorlukları ve keyifli yanları gibi... M.G. : Belgeselin zorluğundan biraz bahsettim sanırım. Misal, lüfer belgeseli için bir buçuk yıl boyunca balığın takibindeydim. Eğer TV'lere yapılan saçma sapan belgesellerden birini yapmıyorsanız, festival filmi yapıyorsanız, oldukça zor diyebilirim. Ama, zamana yayıldığı için bir o kadar da keyifli, düşünmeye, sindirmeye fırsatınız oluyor. Konulu film içinse, programlı ve hesaplı gitmeniz gerekiyor. Her sahneyi, her kareyi, her oyuncuyu hesaplayıp ona göre ilerlemek... Belgeselde durum farklı, her zaman bir sürpriz payı var, sizin hesaplarınızı bozacak veya zenginleştirecek... G.E. : Yine bir konulu, hem de uzun metrajlı bir film yapmayı düşünür müsünüz? M.G. : Tabii ki, para ve dost olursa yanımda.
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık