“İşçi sağlığı ve iş güvenliği, kâr alanı olmaktan çıkarılmalıdır!”

ÖNDER Haber - TMMOB Muğla İl Koordinasyon Kurulu’nca, 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozlu’da yaşanan ve 263 madencinin yaşamını yitirdiği facianın yıldönümü dolayısıyla 2013 yılından bu yana her 3 Mart ta yapıldığı gibi “iş cinayetlerine dikkat çekmek amacıyla” bir açıklama yapıldı

“İşçi sağlığı ve iş güvenliği, kâr alanı olmaktan çıkarılmalıdır!”
  • 09 March 2016, Wednesday 5:44
ÖNDER Haber - TMMOB Muğla İl Koordinasyon Kurulu’nca, 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozlu’da yaşanan ve 263 madencinin yaşamını yitirdiği facianın yıldönümü dolayısıyla 2013 yılından bu yana her 3 Mart ta yapıldığı gibi “iş cinayetlerine dikkat çekmek amacıyla” bir açıklama yapıldı. Ülkemizin, çalışma yaşamı koşulları açısından hem hükümetin hem de kamuoyunun olağanüstü hassasiyetle üzerine eğilmesi gereken son derece olumsuz bir tablo ile karşı karşıya olduğunun vurgulanarak “Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmadıkça, örgütsüz çalışma arttıkça, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda yol almak mümkün olmayacaktır” denilen ve TMMOB Muğla İl Koordinasyon Sekreteri Alifer Atasever tarafından okunan açıklamada şu görüşler dile getirildi: İş cinayetleri ne kader ne de fıtrattır! Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, iş cinayetleri sonrasında mevzuatı defalarca değiştirmekte ancak işçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik düzenlemelerde sendikaları, TMMOB, TTB başta olmak üzere meslek örgütlerini taraf olarak almamaktadır. Çalışma yaşamındaki anti-demokratik düzenlemeler yetmezmiş gibi iktidar şimdi de kamuoyunda “kiralık işçi yasası” olarak bilinen iş kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun yasasını yasallaştırmaya çalışmaktadır. Bu tasarı yasallaştığında çalışanın ücret alma güvencesi olmayacaktır, kiralık işçi sendikalı olmayacaktır, iş güvencesi olmayacaktır, kıdem, ihbar tazminatlarında, yıllık izin kullanımında problem yaşanacaktır, meslek hastalığı tespitinde sıkıntı daha da artacaktır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri kiralık işçiler tarafından yerine getirilecektir. Kiralık işçilik, doğrudan esnek çalışmaya yol açtığı gibi kiralık işçiler sık sık işsiz kalacaktır. Bu nedenle işçi sağlığı daha da kötüye gidecektir. Esnek çalışma, işsiz kalma korkusu, işçilerin sadece fiziksel sağlığını değil, ruhsal ve toplumsal sağlığını da olumsuz etkileyecektir. Dolayısıyla kiralık işçilik işçi sağlığı ve iş güvenliği bakımından son derece sağlıksız, sakıncalı, tehlikeli ve riskli bir istihdam ve çalışma biçimidir. Kiralık işçilik bir bütün olarak işçi sağlığında ağır bir tahribat yaratacak, daha çok işçi cinayetine, meslek hastalığına yol açacaktır. İş cinayetlerinin sorumlusunun siyasi iktidar ve işverenler olmasına rağmen, gözaltına alınan tutuklananlar sonuçta işyerlerinde iş güvenlik uzmanı olarak görevlendirilen mühendisler, mimarlar, teknik elemanlar olmaktadır. Biz Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği olarak, iş cinayetlerini son bulması için aşağıda belirtilen hususların hemen yerine getirilmesini istiyoruz. -İşçi sağlığı ve iş güvenliğini sağlanması öncelikle devletin ve işverenin görevidir, işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında görev verilen mühendis, mimarların işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması konusundaki görevlerinin bir danışmanlık hizmeti olduğu kabullenilmelidir. -İşyerlerine verilecek işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri bir kamu hizmeti olarak ele alınmalı, işçi sağlığı ve iş güvenliği ticari kuruluşların kâr alanı olmaktan çıkarılmalıdır. -İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanına ilişkin düzenlemelerin ve denetimin yalnızca çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı tarafından yürütülmesi doğru kararların alınmasının önünde engeldir. Bu nedenle düzenleme ve denetleme çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığının yanında, sağlık bakanlığı, üniversiteler, sendikalar, TTB ve TMMOB’den oluşan idari ve mali yönden bağımsız kurum tarafından yerine getirilmelidir. -Çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler bu enstitü tarafından yenide ele alınmalı ve kararlaştırılmalıdır. -4857 sayılı iş kanunu ile çalışma yaşamından yeralan esnek çalışma türleri, uzun çalışma süreleri, asıl işveren - alt işveren ilişkisi ve benzeri hususlar ile 1983 yılından bu yana sendikalaşma toplu sözleşme ve grev hakkının kullanımını zorlaştıran düzenlemeler, çalışanların işçi sağlığı ve iş güvenliğine doğrudan müdahalesini engelleyen düzenlemelerdir ve bu durum iş cinayetlerini ve işçi katliamını arttıran faktörlerdir. Bu düzenlemeler ortadan kaldırılmalı, kiralık işçi yasa tasarısı geri çekilmelidir. İş cinayetleri ne kader ne de fıtrattır, yeter ki taşeron düzeni, güvensiz çalıştırma son bulsun, sendikal haklar tanınsın, yeter ki her çalışanın öznesi insan ve yaşam olsun.
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık