“İztuzu peşkeş çekilmesin!”

ÖNDER Haber - CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan, 7 Ocak 2015 tarihinde TBMM genel kurulunda, Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısıyla ilgili olarak CHP Grubu adına yaptığı konuşmasının başında HDP Adana Milletvekili Murat Bozlak’ın yaşamını yitirmesi nedeniyle duygu ve düşüncelerini dile getirdikten sonra cezaevlerinin güvenliği konusundan söz etti

“İztuzu peşkeş çekilmesin!”
  • 09 January 2015, Friday 7:58
ÖNDER Haber - CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan, 7 Ocak 2015 tarihinde TBMM genel kurulunda, Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısıyla ilgili olarak CHP Grubu adına yaptığı konuşmasının başında HDP Adana Milletvekili Murat Bozlak’ın yaşamını yitirmesi nedeniyle duygu ve düşüncelerini dile getirdikten sonra cezaevlerinin güvenliği konusundan söz etti. Aldan, ‘bazı güncel hukuki konular’a değinerek sürdürdüğü konuşmasının sonunda sözü ‘İztuzu Direnişi’ne getirerek; "Buradan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkililerine seslenmek istiyorum: Burayı devlet yönetsin. İztuzu, özel, yüzde 70'i İngiliz olan daha sonra kurulmuş bir şirkete peşkeş çekilmesin. Burayı ya MUÇEV işletsin ya da bırakın Ortaca Belediye Başkanlığı işletsin" dedi.   Tasarı hakkında Tasarının görüşmeleri sırasında CHP olarak ısrarla, ‘Cezaevi İzleme Kurulları’nın gerçekten bağımsız insanlardan oluşması için çaba gösterdiklerini, ancak bu çabaların göz ardı edildiğini belirterek, düzenlemedeki önemli bir sorunun da silah kullanma yetkisi olduğuna dikkat çekti. Sözlerini, cezaevindeki çalışanlara yönelik tazminatlar konusunda sürdüren Aldan, tazminatların komisyonda "kuşa çevrildi"ğini ve bu olumsuzluğun genel kurulun iradesiyle giderilmesi gerektiğini söyledi ve sözü "infazlarla ilgili bazı duyumlar"a getirerek, "İnsanlar denetimli serbestlikte bir indirim ya da artırım yapılacağı, infazda bir indirim yapılacağı konusunda bilgiler edinmişler, kulaktan dolma olabilir. Sayın Adalet Bakanının buraya çıkıp bu konuda net yanıtlar vermesini bekliyoruz ısrarla. Yani, gerçekten güvenlik tedbirleri anlamında bir yılı iki yıla çıkarma gibi bir tablo var mıdır ya da infaz yasasında bir değişiklik yapılacak mıdır?" dedi.   ‘Güncel bazı konular’ hakkında Konuşmasında daha sonra ‘güncel bazı konular’a ilişkin görüşlerini dile getiren CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan, özetle şunları söyledi ...   "Kamunun parası yenmedi ki" "Ya, ne yapalım işte, devletin parası yenmedi ki" deniyor. Şimdi, bu konudaki hukuk cahillerine şunu söylemek isterim: Zaten devletin parasını yerseniz suç rüşvet olmaz, zimmet olur. O zaman hakkında zimmetten işlem yapılırdı. Ve rüşvet niçin yenir? Rüşvet, kamu görevinin bir kötüye kullanılma hâlidir. Bir şeyi yapmak ya da yapmamaya yönelik olarak bir maddi menfaat temin edilmesi olayıdır rüşvet.   "Cezalarını biz veririz" "Cezalarını biz veririz"!? Demokratik ülkelerde, hukukun üstünlüğünün olduğu ülkelerde böyle bir anlayışa yer olmamalıdır. Ne demek "Cezalarını ben veririm." Bu, şu da demektir, o insanlara büyük bir saygısızlıktır aynı zamanda: "Bunlar suçlu" demektir. Yani, bir devletin bakanının çıkıp önceki bakanlar için, "Onların cezalarını biz parti olarak veririz" demesi, "Evet, biz bunların suçluluğunu kabul ediyoruz" anlamına gelir, büyük bir çelişkidir. Bir konuşmamda şöyle bir şey söyledim: "Adalet ve Kalkınma Partisi pragmatik bir partidir." Pragmatik partilerin ortak özelliği şudur: Bir sorun varsa kestirip atar. "Ama buradaki sorun kestirip atılacak gibi değil çünkü sorun kuyrukta değil baştadır" dedim o konuşmamda. Bu geldiğimiz noktada, 9 tane Adalet ve Kalkınma Partili üye arkadaşımızın bir kısmının bizlere gelip bu soruşturmadaki oy tercihleriyle ilgili söylediklerini bir yerlerde tutuyoruz biz. Bizim tepkimiz bunadır.   "22 Aralık’tan 5 Ocak’a ..." Evet, ayın 5'ine kadar, 22 Aralıktan 5'ine kadar çok şey değişmiştir. 4 bakan kimsenin umurunda değildir aslında, 4 bakanın yargılanması da umurunda değildir. Burada şöyle bir şey yapılmıştır ki, o da: Bir minnet duygusu ortaya çıkmıştır, bir kişinin korunmasına dayalı minnet duygusudur bu. Ve, tabii ki, o meşhur ilandaki sözcük de çok önemli: "Siyasi kariyerlerini ve kazanımlarını sağlam iradenin gölgesine borçlu olanlar..." diyor. "Sağlam iradeye" demiyor, dikkatinizi çekerim, "gölgesine" diyor; aşağılıyor; yani "Siz ufak tefek yaratıklarsınız sağlam iradenin yanında" diyor. Ve şöyle bir tablo çıkıyor ortaya: Demek ki sağlam irade vicdanın önüne geçebiliyor, mesele budur.   "Tapelerin imhası meselesi" Evet, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 135'inci maddesine göre tanıklıktan çekinme hakkı olanlar arasındaki telefon görüşmeleri derhâl imha edilir diye bir tanımlama vardır fakat bu, kolluk güçlerinin bir işidir. Kolluk güçleri baba ile oğlun dinlendiğini fark ederse o zaman imha işlemini derhâl yapmalıdır ama iş o aşamayı aşmış, olayın üzerinden bir yıl geçmiş, savcılıklarda evraklar beklemiş, gelmiş buraya, bu noktada artık imha yetkisi yoktur. Neden? Çünkü iki taraf da şüphelidir, yani hem baba hem oğul şüpheli konumdadır. O zaman şunu sorarım: Ya, tanıklıktan çekinme hakkı sonradan oluştu. Hayır, o önemli değildir. O zaman baba ile oğul arasında açıkça suç işlemeye ortam sağlarsınız siz. Ve şunu da sorarım: Bu "tape"lerden o zamanlar haberdar değil miydik? Niye Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu bu Meclis soruşturmasına evet derken bu "tape"lerin imhasını istemedi? Bizzat buna onay verdi. Dolayısıyla da böyle bir tabloda bu imha işlemini bu Komisyon yapamaz.   İztuzu hakkında Son günlerde İztuzu eylemi diye bir eylem var. Burada da büyük bir ayrımcılığın izini görüyoruz. Son yerel seçimlerde, Cumhuriyet Halk Partisi, büyükşehir dâhil olmak üzere 10 belediye başkanlığı kazandı, 3 belediye başkanlığının başka partilerdendir belediye başkanları. Bunlardan bir tanesi, Adalet ve Kalkınma Partisinin kazandığı Seydikemer ilçesidir. Seydikemer ilçesinde dünyaca ünlü Saklıkent var, doğal bir sit alanı. 30 Mart seçimlerinin hemen akabinde Saklıkent AKP'li belediye başkanlığına teslim edildi. Ama Ölüdeniz, İztuzu, muhalif partilerin belediye başkanlığını kazandıkları yerlerde hepsi, apar topar ihaleyle AKP yandaşlarına peşkeş çekildi. İl Özel İdaresinin bünyesinde oluşturulan MUÇEV diye bir kuruluş, daha kurulmamış şirkete İztuzu plajını verdi. Bakın, dikkatinizi çekerim, daha şirket kurulmamış, kuruluşu iki gün sonra olmuş yani o ihalesiz teslimattan iki gün sonra. Çevre Bakanlığının ihale zorunluluğu var, buna bile aldırış edilmemiş. Bugün mahkeme kararları da uygulanmak üzere ihtiyati tedbir kararı var ve orada bir eylem var. Buradan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkililerine seslenmek istiyorum: Burayı devlet yönetsin. İztuzu, özel, yüzde 70'i İngiliz olan daha sonra kurulmuş bir şirkete peşkeş çekilmesin. Burayı ya MUÇEV işletsin ya da bırakın Ortaca Belediye Başkanlığı işletsin. Bunu özellikle rica ediyoruz Muğlalılar olarak. Aksi hâlde oradaki eylemlerimiz devam edecektir. Çevre kuruluşları... İnatlaşmaya da gerek yoktur. Bu saatten sonra özel şirket oraya giremez kolay kolay ve sıkıntılar doğar.
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık