Kent Konseyleri üzerine
Hamdi TOPÇUOĞLU - (Bodrum Kent Konseyleri ve Muğla Kent Konseyleri Birliği Başkanı) Kent Konseyleri, son yıllarda kamuoyunun gündemine hızla giren; yine de ne oldukları, ne yaptıkları konusunda bilgi eksikliği yaşanılan kuruluşlar

Hamdi TOPÇUOĞLU -
(Bodrum Kent Konseyleri ve Muğla Kent Konseyleri Birliği Başkanı)
Kent Konseyleri, son yıllarda kamuoyunun gündemine hızla giren; yine de ne oldukları, ne yaptıkları konusunda bilgi eksikliği yaşanılan kuruluşlar. Kimileri onu kentin tüm sorunlarını çözecek sihirli bir el, kimileri AB’ye uyum için laf olsun diye kurulmuş, kimileri de seçkinci bir örgüt olarak görüyor.
Her ne kadar Yerel Gündem 21’le bağlantısı kurulsa da Kent Konseyleri, 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 76’ncı maddesine dayanılarak hazırlanan ve 1906 yılında yürürlüğe giren bir yönetmelikle kurulmaktadırlar.
Kimileri işlerine gelmedi mi, Konsey’in ele aldığı konular için "Üstüne ne vazife?" der, kimileri kendisi için hayati bir sorun olarak gördüğü konuyu konsey ele almadı diye veryansın eder. Elbette haklı olabilirler; ama konseylerin çalışma alanını yönetmelik belirlemektedir.
Yönetmelik;
Yerel düzeyde demokratik katılımın yaygınlaştırılmasını, hemşerilik hukuku ve ortak yaşam bilincinin geliştirilmesini, çok ortaklı ve çok aktörlü yönetişim anlayışının benimsenmesini sağlamak, / Sürdürülebilir gelişmenin sağlanması ve bu konuda ortaya çıkan sorunların çözümüne yönelik planların hazırlanması ve uygulanmasını sağlamak, / Kente ilişkin temel stratejiler ve faaliyet planlarının belirlenmesinde, uygulama ve izleme süreçlerinde tüm kenti kapsayan ortak bir aklın oluşturmasına katkıda bulunmak, / Yerellik ilkesi çerçevesinde katılımcılığı, demokrasiyi ve uzlaşma kültürünü geliştirmek, / Kentin kimliğine ilişkin tarihi, kültürel, doğal ve benzeri değerlere sahip çıkmak ve geliştirmek, / Kent kaynaklarının etkili, verimli ve adil kullanımına katkıda bulunmak, / Sürdürülebilir kalkınma anlayışına dayalı kentin yaşam kalitesini geliştiren, çevreye duyarlı ve yoksulluğu giderici programları desteklemek, / Sivil toplumun gelişmesine ve kurumsallaşmasına katkıda bulunmak, / Çocukların, gençlerin, kadınların ve engellilerin toplumsal yaşamdaki etkinliklerini arttırmak ve yerel karar alma mekanizmalarında aktif rol almalarını sağlamak, / Kent yönetiminde saydamlık, katılım, hesap verebilirlik, öngörülebilirlik ilkelerinin uygulanmasına katkıda bulunmak, / Kent konseyinde oluşturulan görüşlerin değerlendirilmek üzere ilgili belediyeye gönderilmesini sağlamak gibi birçok alanda çalışma yapmakla yükümlü kılmaktadır. / Kent Konseyleri, demokratik katılımcılığın en üst düzeyde gerçekleştirilebildiği bir yapıya sahiptir.
Konsey Genel Kurulu; Mahallin en büyük mülki idare amiri veya temsilcisi, / Belediye başkanı veya temsilcisi, / Sayısı 10’u geçmemek üzere illerde valiler, ilçelerde kaymakamlar tarafından belirlenecek kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, / Mahalle sayısı yirmiye kadar olan belediyelerde bütün mahalle muhtarları, diğer belediyelerde belediye başkanının çağrısı üzerine toplanan mahalle muhtarlarının toplam muhtar sayısının yüzde 30’unu geçmemek ve 20’den az olmamak üzere kendi aralarından seçecekleri temsilcileri, / Muğla için (İlçede) teşkilatını kurmuş olan siyasi partilerin temsilcileri, / Üniversitelerden ikiden fazla olmamak üzere en az bir temsilci, / Üniversite sayısının birden fazla olması durumunda her üniversiteden birer temsilci, / Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikaların, noterlerin, baroların ve ilgili dernekler ile vakıfların temsilcileri ve Kent konseyince kurulan meclis ve çalışma gruplarından birer seçilmiş bir temsilciden oluşmaktadır.
Konsey Genel Kurulu’nda ben seçilemedim diye üzülmek, anlamsızdır. Çünkü her beş kişi bir araya gelerek yukarıda belirlenen alanlardan birinde bir çalışma programı hazırlayıp bunu yürütme kuruluna sunarak kendisinin çalışma grubu olarak kabul edilmesini talep edebilir.
Konseylerin yapılanmasında katılımcılık esastır. Konseyler, bu yönüyle toplumun tüm kesimlerinin sesidir. Yapısı, toplumdaki her düşünceye kendisini temsil edilebilme olanağı verir. Bu bakımdan da konseylerde çok seslilik esastır.
Konsey Yürütme Kurulu’nda kentle ilgili her konu enine boyuna tartışılır. Alınan kararlar ilgili yerlere bildirilir. Belediye meclisleri, konsey kararlarını ilk toplantıda görüşmek ve kararını gerekçesiyle birlikte konseye bildirmek zorundadır.
Belki örgütlü toplumdan korktuğumuzdan, belki bireyciliği sevdiğimizden, birçok belediyelerimiz, konseyleri, arsalarında gecekondu görme eğilimindedirler. Kimi belediyelerimiz de konseyleri kendi istekleri doğrultusunda dizayn ederek arka bahçeleri olarak kullanmayı yeğlemektedir.
Konseyler, geçen sekiz yıllık dönemde, genelde yukarıdaki anlayışlara karşı var olma savaşımı verdiler. Ne yazık ki konseylerin birçok belediyede kurulmadığı, kurulanların da birçoğunun göstermelik olduğu açıktır.
Türkiye geneline göre daha iyi olsak da Muğla’da da bazı ilçelerde konseyler kurulmadı; bazı ilçelerde de yasak savma kabilinden kuruldu. Bazı yerlerde tüm yükü birkaç gönüllünün omuzuna yükleyiverdik. Bazı yerlerde de belediyelerin siyasi çizgisini izleyen bir yapı oluşturulmaya çalışıldı. Hatta bazı ilçelerimizde belediye başkanı ya da kaymakamlar, konsey başkanlığına getirildi.
Yine de Muğla Kent Konseyleri’nin Türkiye’ye örnek olabilecek çalışmalara imza attıklarını söyleyebiliriz. Bugün, kırsal kesimin Büyükşehir yapılanmasında karşılaşabileceği sorunları çözme konusunda en bilinçli insanlar Muğla’daysa, bunun arkasında Muğla Kent Konseyleri vardır.
Muğla Kent Konseyleri, yakın bir zamanda spordan denizciliğe, sanattan köylere; Fethiye’den Bodrum’a toplumsal örgütlenmelerini tamamlayacaklar ve Büyükşehir yapılanmasında etkin görevler üstleneceklerdir.
Bizler toplum hizmetini, sadece siyasi partilerde görüyoruz. Birçok insanımızın hayalinde muhtar, meclis üyesi, belediye başkanı, milletvekili olmak var. Bunlar da elbette olmalı; ama bence buralara aday olacak kişiler, önce değişik derneklerde, odalarda, sendikalarda ve konseylerde kendisini kanıtlamalı. Hayatında hiçbir sosyal projede yer almamış, başka siyasi görüşlerle ortak çalışma becerisi kazanmamış kişilerin belirli koltuklara tepeden inme oturtulmasının demokrasi ile bağdaşmadığını artık herkes kabul etmeli.
Bir kişi bir siyasi partiden belediye başkanlığına ya da meclis üyeliğine adaylık koymak istiyorsa onun iline - ilçesine bugüne dek hangi konularda hizmet ettiği, hangi sosyal projelerde yer aldığı kaç örgütte etkin rol aldığı önemli bir ölçüt olarak değerlendirilmelidir.
Konseyler, gelecekte ili-ilçesi için belirli görevler üstlenmek isteyenler için ideal hizmet kuruluşlarıdır. Konseylerde ekonomik çıkar yoktur; bilgiyi, emeği; hatta harçlığınızı paylaşma, ortaklaşa çalışma vardır, özveri vardır.
30 Mart yerel yönetim seçimlerinden sonra belediye başkanlarının yapacakları öncelikli işlerden biri, ilçelerinde Kent Konseyi yoksa, konsey kurulması için çağrı yapmaktır. Var olan konseyler de en geç üç ay içinde seçime gitmek zorundadır. Hemşerilerimize düşen görev, öncelikle konseylerin sağlıklı bir yapıyla kurulması için duyarlı olmaları ve kendilerini ifade edebilecekleri bu konseylerde görev almalarıdır. Muğlamıza ve hemşerilerimize yakışan budur.
Örgütlülük, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Eğer bir toplumda, sivil toplum örgütlenmeleri yeterince güçlü değilse, orada demokrasiden söz edemeyiz. Türkiye’nin bugünkü hal-i pür melali, işte bu örgütsüzlüğün doğal bir sonucudur. Ancak yolun sonuna gelinmiştir. Bir sonraki yerel seçimlerde, sivil toplum örgütlerinin ve konseylerin sesinin çok daha gür çıkacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yoktur.
Güçlü Sivil Toplum Örgütleri ve Kent Konseyleri, kent yöneticilerinin asla ayak bağı değil, ortak akıl gücüdür. Biz Muğlalıların, bu ortak akıldan yararlanmayı becerebilecek kişileri, kent yöneticileri olarak seçeceğimizden, kimsenin kuşkusu olmamalıdır.





