Image Slider
Fevzi Topuz
Mehmet Cayirli
Durmus Ozdemir
Ahmet Aras

KİMBİLİR?

Ayşe SANDAL Hayatımızın her döneminde olumlu ya da olumsuz pek çok şey yaşarız

KİMBİLİR?
  • 29 September 2014, Monday 6:29
Ayşe SANDAL Hayatımızın her döneminde olumlu ya da olumsuz pek çok şey yaşarız. Genellikle bize güzel gelen ve olumlu olarak nitelendirdiğimiz şeyleri unutur, olumsuzluklara ise takılı kalırız. Her zaman başımıza kötü bir şeyler gelmesinden korkarız ve bunların olmaması için  tedbirli olmaya çalışırız. Ya da yaşananları umursamaz ve tekrar tekrar aynı problem ve sorunlarla boğuşur dururuz. İnsanların düşünce yapısı genel olarak incelendiğinde; ya geçmişin olumsuz anılarına takılı kaldıkları ya da gelecekle ilgili kaygı yaşadıkları görülür. ŞİMDİ NEREDE? Peki, bu durumda  Şimdiki An’a ne oluyor? Geçmişte eşinizin ya da herhangi birinin size yaptığına takılı kaldıysanız; şu anki ilişkiniz hiçbir şekilde istediğiniz gibi gitmez ve gelecekte de size aynı şeyleri yapabileceği endişesiyle yaşarsınız ve şu anda da size getirdiği bir çiçeğin ya da söylediği güzel bir sözün farkında olmazsınız. Aynı şey, ailenizle, öğretmeninizle, patronunuzla vs olan ilişkinizde de geçerlidir. PEKİ, BU BAKIŞ AÇISIYLA HAYATTAN ZEVK ALMAK MÜMKÜN MÜDÜR? Bu bakış açısıyla hayattan zevk almam mümkün değildir tabii ki. Peki, siz bu olayları niye yaşadınız? Yaşadığınız bu tip can sıkıcı olayların ya da başarısızlıklarınızın anlamı nedir ve hayattan zevk alabilmek için nasıl bir bakış açısına sahip olmalısınız? Çin düşünürü Lao Tzu'nun güzel bir öyküsüyle devam etmek istiyorum. ACELE KARAR VERMEYİN............ Köyün birinde  yaşlı bir adam ve tek oğlu kendi hallerinde yaşarmış. Yaşlı adamın öyle dillere destan, güzel bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için yaşlı adama neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama yaşlı adam satmaya yanaşmamış.. "Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı" dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylü yaşlı adamın başına toplanmış: " Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın, yazık sana" demişler. Yaşlı adam: "Karar vermek için acele etmeyin" demiş. "Sadece at kayıp, deyin. Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Kim bilir? " Köylüler yaşlı adama kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler tekrar toplanıp yaşlı adamdan özür dilemişler. " Sen haklı çıktın " demişler.  " Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir sürü birbirinden güzel atın var." "Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş yaşlı adam. "Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Kim bilir?" Köylüler bu defa yaşlı adamla açıkça dalga geçmemişler ama içlerinden "Bu adam nasıl düşünüyor böyle?" diye geçirmişler... Aradan kısa bir süre geçmiş, bir sabah yaşlı adamın oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Köylüler yaşlı adama "Bir kez daha haklı çıktın. Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok. Yazık sana " demişler. Yaşlı adam "Siz çok önyargılı konuşuyorsunuz" diye cevap vermiş. "O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Bundan sonra daha neler yaşayacağız. Kim bilir? " Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, yaşlı adamın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler, gene yaşlı adama gelmişler... "Gene haklı çıktın" demişler. "Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer..." "Siz acele karar vermeye devam edin" demiş, yaşlı adam. "Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler ise savaşta... Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu kim bilir?" Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatle tamamlamış: "Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar."   SON SÖZ: Şimdiye kadar olanları niye yaşadınız? Kim bilir? Gelecekte neler yaşayacaksınız? Kim bilir? Ama bilin ki yaşadığımız hayatta olaylar ve insanlar öğretmenlerimizdir. Derslere dikkat edin! Eğer bir insan size zarar verdiyse, yalan söylediyse ya da kalbinizi kırdıysa, gelecekte de yine zarar verme, yalan söyleme veya kırma olasılığı vardır. Dikkat edin, olasılık Eğer dersinizi aldıysanız kimsenin size bir daha zarar vermesine izin vermezsiniz. Ancak alamadıysanız yine zarar görürsünüz. Atalarımız ne demiş? Eşek bile düştüğü yerden bir daha geçmez. Sevgiyle kalın.
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık