Milas Dağcılık ve Doğa Sporları  Kulübü’nün Gökçeler Kanyonu yürüyüşü

Dr

Milas Dağcılık ve Doğa Sporları  Kulübü’nün Gökçeler Kanyonu yürüyüşü
Dr. Haluk AKBATUR 25 Ekim 2015 Pazar günü  Karacahisar köyüne gelerek köprü başında toplanan yürüyüşçüler doğa ile buluşmanın zevkini çıkardılar. Milas Kaymakam’ı Sayın Fuat Gürel’in yanısıra pek çok Milaslı doğaseverin katıldığı yürüyüş, köprü başında ısınma hareketlerini takiben başladı. Karia yolu’nun kısa bir etabından sonra, Suçıkan mesire alanında ilk kısa molasını vererek bölgenin yürüyüş parkurları yanısıra, en azından 700 yıllık ulu çınar ağaçları hakkında bilgi alan yürüyüşcüler, daha kısa ve kolay olan mavi yol yerine, aralarında bulunan çocuklara rağmen zorlu bir parkur olan siyah yolu seçtiler. Bu seçimde bir gün öncesine kadar, iki gün aralıksız yağan yağmurun Değirmendere olarak da bilinen Kocaçay’ın sularını kabartmış olması etken oldu. Mavi yol parkurunda birkaç kez Değirmendere’nin içine en azından dizlere kadar girip geçmek gerekiyordu. Yağan bu yağmurlar sebebiyle çoğu Milaslı bu yürüyüşe katılmaktan son anda vazgeçmişti. Bununla birlikte katılım oldukça yoğun olup katılımcı sayısı 67’yi bulmuştu. Katılımcılar arasında TEMA üyelerinin olması dikkat çekiciydi. Bend şelalesinde ikinci molasını verip herkesin çıt çıkarmadan doğanın sesini dinlediği grup buradan ayrılmakta zorlandı. Deniz seviyesinden 106 metre yüksekte olan bu doğa harikası yerden ayrılıp yokuş patikaya saran grup 208 metreye kadar hiç durmaksızın tırmandı. Sayın Fuat Gürel grubun önderliğini kapmış, kendini de hızlı bir tempoya kaptırmış tırmanıyordu. Yorulmasını ve sızlanmalarını beklediğimiz çocuklarımız ise onun hemen arkasında yer alıyordu. MİDOSK artçı elemanları ise telsizle, ‘yavaşlayın, oksijen sarhoşluğu yaşayan yürüyüşçüler temponuza ayak uyduramıyor’ diye uyarı anonsları geçiyorlardı. Saat 12’de bir saat sürecek olan büyük mola, Şaman tepesinde verildi. Yüksekliğimiz 270 metreyi bulmuştu. Manzara muhteşemdi. Değirmendere, sık orman örtüsü nedeniyle görülmese de geçtiği vadi ayaklarımızın altında görülüyordu. Zeytinlerini toplamaya gelmiş Yörük karıkoca, artık pek göremediğimiz Türk misafirperverliğinin son örneklerinden birini sergileyip bizlere, bizlere dediğim beş, on kişi değil, neredeyse yetmiş kişiye çay yetiştirmeye çalıştılar. Düşünün, dağın tepesinde, hiç ummadığınız bir şey oluyor ve güler yüzle size çay servisi yapılıyor. Bu servis ve kuşbakışı çevre doğanın güzelliğini seyretmek kesinlikle katılımcıların ömrüne ömür katmıştır. Tek can sıkıcı görüntüler taş ocaklarının gedik gedik doğayı oydukları alanların gözümüze çarpması. Ama çok ilerden bir ejder başı gibi Karacahisar ovasına doğru uzanmakta olan kömür ocaklarının büyüklüğünü görmek ve tüten termik santral bacasını görmek insanın içini burkuyor. Bir yanda neşe içinde doğa ile bütünleşmiş çocuklarımız, diğer yanda onların çocuklarının asla göremeyeceği böylesine bir dünya cenneti. Bu cenneti cehenneme çevirecek olan çalışmalar, özelleştirilmiş TKİ’nin devrettiği özel şirket elemanlarınca hızla sürdürülüyor. Bilmiyorum yürüyüşe katılmış olan TEMA üyeleri neler düşündüler? Veya bu büyük tehlike karşısında, bu satırları okuyan siz okurlar ne düşünür, ne yaparsınız?? Bu tepe noktadan zorlu bir inişe geçildi. Yürüyüşçüler tırmanırken zorlanmadıkları kadar zor bir inişten sonra gözlerine inanamadıkları bir doğa harikasına daha ulaştılar. Daha önce defalarca girdiğim ve gördüğümü sandığım İncirliin mağarasına, yorgun argın ulaştık. Meğerse ben hiçbirşey görmemişim. Binlerce teşekkürler GEKA ve Milas Kaymakamlığı nezdinde Sayın Fuat Gürel’e. Yıllar içinde yapılan çalışmalarla mağara aydınlatılmış ve gizlediği tüm hazineler gözler önüne serilmiş. Sarkıtları dikitleri, hiç dokunulmayarak korunmuş yarasaların doğal yaşam alanı. Işıklandırma ne abartılı ne de az, tam kararında. İncirliin mağarası, adını girişinin önündeki incir ağaçlarından alıyor. Biri devrilmiş ama inatla yaşıyor, hatta açıkta kalmış köklerinden yeni bir fidan vermiş yan yatmış toprağın üzerine uzanmış ağaç. Bu yeni fidan, yan yatmış ağaca 90 derece dik bir açıyla dimdik göğe doğru yükselmiş, iki metre kadar da boylanmış bile. Doğanın yenilmez olduğunu gösterircesine. Sayın Fuat Gürel gibi idarecilerimiz, MİDOSK gibi kulüblerimiz, TEMA gibi vakıflarımız oldukça, tüm olumsuzluklara rağmen, devrilmiş, toprağa yatmış incir ağacından filizlenmiş olan başı dik, yeni bir fidan filizlenecektir bu topraklarda. Sekizbin yıllık bir yerleşim yeri olan İncirliin Mağarası gibi nice keşfedilmemiş güzelliklerimiz bu yürüyüşe katılan gençlerimiz, çocuklarımız tarafından ortaya çıkarıldıkça, ortada olanlar yok edilmeyip korunma altına alındıkça, farklı bir Milas yaratılacak ve o Milas, Dünya Mirası arasında yerini alacak, kömür ocağı, taş ocağı cehennemine dönüşmeyecektir.
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık