Image Slider
Fevzi Topuz
Mehmet Cayirli
Durmus Ozdemir
Ahmet Aras

MUÇEP Genel Meclisi 4 -5 Temmuz'da Milas'ta toplandı

4 Temmuz Cumartesi günü Muğla Çevre Platformu Genel Meclisi, Milas’ta toplandı ve Milas Belediyesi’nin temin ettiği iki minibüsle bir dizi saha ziyareti gerçekleştirildikten sonra, İkizköy’de bir basın açıklaması yapıldı.

MUÇEP Genel Meclisi 4 -5 Temmuz'da Milas'ta toplandı

Milas’taki buluşma, tanısma ve program netleştirmesinden sonra saha ziyaretlerine geçildi. ilk olarak Güllük  ziyaret edildi; burada bir mini sohbet toplantısı gercekleşti. Kısa kısa sunum ve önerilerden sonra Güllük Limanı, dalyan, marina ve su sorunları üzerinde duruldu ve alan ziyaretleri gercekleşti.

İkinci olarak Çamköy, Karacahisar ve İkizköy ile kömür sahasında inceleme ve gözlemlerde bulunuldu, mini saha toplantıları ve sunumlar gerçekleştirildi.

Susuzluğun ve kömür havzasının o bölgeyi ne hale getirdiği somut olarak görüldü. Vatandaşların ızdırabı, çilesi kadar, söyledikleri katılımcıları etkiledi ve mutlaka çözüm konusunda hem hukuki süreçlerin hem de itiraz süreçlerinin işletilmesi konusunda hemfikir olundu.

En son toplanılan İkizköy’de TBMM Çevre Komisyonu Üyesi HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Güzel de bir konuşma yaparak, gördüklerinden ve köylülerden duyduklarından oldukça etkilendiğini belirterek, konuyu en kısa zamanda TBMM’ne taşıyacağını belirtti. Kemalbay, sistemin ne yazık ki hep şirketlerden yana çalıştığını, vatandaşların su ihtiyaçlarını, yaşanabilir bir çevrede yaşama gereksinimlerini arka plana attığını, buna karşın ortak bir mücadelenin tek çıkar yol olduğunu, ancak bu şekilde insanca bir yaşama kavuşulabileceğini vurguladı.

Daha sonra MUÇEP Genel Meclisi bir de basın açıklaması yaptı.

 

İKİNCİ GÜN

5 Temmuz pazar etkinliği ise, online sistem uzerinden sunumlar, tartışmalar, sorunların çözümü ve ne yapılacağı üzerinde bir görüşme gerçekleştirildi.

İkinci gün gündemi şu şekilde gercekleşti:

Saat 12:00’de Prof. Dr. Utku Bektaş'ın “altıncı yokoluş, covid 19 ve salgınlar” adlı söyleşisi görseller eşliğinde gercekleşti. MUÇEP’in de üye olduğu Ekoloji Biriliği projeleri üzerinde duruldu. Milas Muçep Meclisi oluşumu hakkında bilgilendirme yapıldı.

Daha sonra Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu'nun sunduğu Muğla ili ormanlar, makilikler ve  ekolojik sistem konulu sunumla etkinlik devam etti.

Muçep  Muğla Genel Meclis buluşması etkinliğine Datca, Fethiye, Marmaris, Akayaka, Muğla merkez, Milas ve Bodrum meclisinden aktivistler ve çevre gönülleri katılım gösterdi.

Sorunlu bölgelere gercekleşen saha ziyaretlenin önemli olduğu, sorunu yaşayan çevre ve kişilerden  alınan görüş ve öneriler sayesinde yeni çalışma yöntemlerinin belirlenmesi üzerinde duruldu.

Doğasız bir hayatın düşünülemeyeceği ancak doğayla, çevreyle, suyla insanın var olacağı, onun kültürünün ve yaşamının devam edeceği vurgusuyla etkinlikler tamamlandı. 

MUÇEP Milas buluşması sonrası yapılan basın açıklaması metni de şöyle:

“İkizköy, Suyu ve Toprağı için Direniyor!

Anlatıldığı kadarıyla İkizköy, Akbelen ve Karadam köylerinin birleşmesi ile oluşmuş. İki köyün kardeşliğinden ortaya çıkan İkizköy, artık yarısı yok edilmiş olan Ekizköy, muhteşem bir kanyon ve artık kurumuş bir dereye ev sahipliği eden Işıkderesi ile, çok verimli tarım arazilerinin olduğu Ova Mevkilerini de içeriyor ve adeta kuşatma altındalar!

Dört bir yandan kömür, termik santral ve bunların uzantılarıyla çevrilmişler! Bu kuşatma sürecindeyse İkizköy bitmiş, daha doğrusu bitirilmiş bulunuyor! Mevcutta 12 km'yi geçen ve doymak bilmeyen kömür yatağı, çok yakın zamanda Ekizköy'ü de yutmaya başladı!  Oradan kaçıp Ova Mevkiine inenler de,  başka bir şokla karşılaştılar: Bu bölgenin de artık kömür istimlak alanı haline getirilmesi ve, yetmezmiş gibi, Işıkderesi Mevkiine yapılmakta olan kırma alanı ve taşıma bandı! Bilindiği kadarıyla, ortada bir CED raporu ya da benzer bir belge de mevcut değil! Bu tesisler yapıldığında, bir kanyon olan Işıkderesi'nden gelecek rüzgâr tüm mevcut İkizköylüleri ve özellikle de Ova Mevkiini toz bulutu içinde bırakacak! Ama halk zaten sürekli toz duman altında bulunuyor. Bir taraftan Yeniköy Termik Santralinin akşam saatlerinde kapanan filtrelerinden dolayı, diğer taraftan da kömür madenini ilerletmek adına günde en az 2 kez gerçekleştirilen dinamit patlamalarından ötürü tüm köylüler, hayvanları ve ürünleri toz altında! Dinamitten dolayı oluşan evlerdeki derin çatlaklar da cabası!

İkizköy ve komşuları Çamköy ile Karacahisar, aslında su fakiri olan bölgenin en önemli yeraltı su havzasına sahip! Oradan elde edilen su, sadece o civarı değil, Milas'ın diğer bir kısmını, Milas-Bodrum Havalimanını ve Bodrum'un büyük kısmını besliyor! Ama suyun böyle büyük bir öneme sahip olmasına rağmen, öncelik sürekli Yeniköy Termik Santralinde! İkizköy ve bölgedeki diğer birçok yerleşimin su ihtiyacının sağlandığı bu önemli su kaynakları Özelleştirme İdaresinin onayıyla Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim AŞ’ye devredilmiş. Onlar da önceliği termik santralin soğutmasına veriyorlar. Termik santralin soğutulması, koskoca bir bölgede de ardı arkası bir türlü kesilmeyen su ihtiyacına neden oluyor!

Santralin bitmek tükenmek bilmeyen “susuzluğu” ise, çevrede kendisini giderek daha fazla hissettiren bir sorun haline gelmiş bulunuyor.  Seneler önce açılan kuyu, başlangıçta, ilk önce Yeniköy Termik Santraline %90 su sağlıyor ve daha sonra da köy deposunu doldurabiliyordu. Son 8 ayda ise, sıkıntılar her gün artan bir biçimde kendisini göstermeye başlamış bulunuyor. Susuzluğun yanı sıra insanlar kendilerine şu soruyu da soruyorlar: “Acaba, kapasite arttırdılar da bizim mi haberimiz yok?” Soruyu sormalarının nedeni ise çok basit, bir kapasite arttırımı için yeni bir ÇED raporu gerekiyor ve bu da termikçiler için yeni bir takım sorunlar ortaya çıkması anlamına geliyor! Bu sorunlarla yüzlemek yerine, neden dahili bir şeyler yapmış olmasınlar? Nasıl olsa, avantaj ellerinde! Hiçbir resmi bilgi de yok!

Ortaya çıkan bu tablo, köylüleri birlik olma yoluna itti ve DSİ ile iletişime geçmeye çalıştı. Ama herhangi bir sonuç elde edilemedi. Burasının DSİ eliyle Yeniköy Termik Santraline verilen bir alan ve su kaynağı olması, aslında girişimlerin neden sonuçsuz kaldığına da açık bir cevap teşkil ediyor. Böyle bir cevap da mağdurlar için hiç de şaşırtıcı değil! Çözüm arayanlar sadece mağdurlardan da oluşmuyor! Aynı şekilde, Muğla Büyükşehir Belediyesi ve MUSKİ de konuya el atmışlar ve girişimleri de aynı şekilde olumsuz sonuçlanmıştı. Belki de bundandır, MUSKİ kendisini çaresiz hissettiğinden, sessiz kalmayı yeğliyor ve köylüyle yüz yüze gelmeyi pek istemiyor. Çünkü kontrolleri yok! Ama enteresandır, gelen bilgilere göre, İkizköy'ün muhtarı ve o çevreden 20 haneye Karacahisar'dan çekilen özel bir su hattı bulunuyor! Bu da muhtar termik santralle el ele vermiş gibi bir sonuca neden oluyor!

Bir muhtar, neden kendi evi ve civarındaki 20 haneye verilen suyun 2 km daha boru döşenerek tüm köye ulaştırılmasına vesile olmaz? MUSKI, bunca zamandır süren bu sıkıntıyı dindirmek adına niye yeni kuyu, hat vs çekmez? Büyük Şehir ve Milas Belediyeleri neden sağır kesilir? Aslında sebebi “meçhul” değil, sebebi bal gibi “meşhur”: Görünen o ki, 2017 yılı itibarıyla, köyün yarısı (Işıkdere, Ekizköy dahil), kömür alanı diye neredeyse coğrafyadan silmiş. Artık kayıtlarda böyle bir yer yok gibi. Sakinlerinin çoğu Milas’a, Beçin’e, bir kısmı da komşu köylere göç etmişler. İkizlerden biri yok edilince, geride Karadam “tek başına” kalmış. Gelen haberlere göre, doymak bilmeyen kömürcüler, şimdi de Karadam’ı ve Akbelen‘i coğrafyadan silmeye çalışıyorlar. Karadamlılar ise; köylerinin yarısının yok edildiğini, geçimlerini sağladıkları topraklarının yok pahasına ellerinden alınıp, kendilerini de yok etmek için noter aracılığı ile her birine ihtarnameler çekildiğini belirterek, “artık yeter!” diyerek, karşı çıkmaktalar. Bunu kabul etmediklerini, topraklarını satmayacaklarını, köylerini terk etmeyeceklerini açıkça ifade ediyorlar. Son birkaç yılın resmi kayıtlarında İkizköy’ün hemen hiç gözükmemesi, sanki gözden çıkarıldığına bir kanıt teşkil ediyor gibi! Kendilerine verilen tavsiye ise “Ova mevkiine göçmeleri” olmuş. 4-5 aile bu “tavsiyeye” uymuş ve göçmüş; ne var ki, kendi imkânlarıyla gittikleri yer de aynı şekilde kömür istimlak alanı olmuş!

Hikâyenin özetine bakıldığında, sanki İkizköylüler dik duruşları nedeniyle, “susuzlukla” cezalandırılmış… Ama iş bununla da bitmiyor! Susuzluk 1 Temmuz'dan itibaren Bodrum'u da etkisi altına almış bulunuyor. Resmi açıklamaya göre, “sistemde patlayan bir su borusu nedeniyle bütün Bodrum yarımadasında su kesintisine gitmek zorunda” kalınmış… Oysa ki o borunun Yeniköy bağlantılı bir boru olduğunu da biliyoruz! Ve soruyoruz: Gerçekte ne oluyor, daha neler olacak? Binlerce insan – hem de bu korona günlerinde (!) susuz mu kalacak? Nasıl bir plan, ne gibi bir çözüm söz konusu? Bu bölgenin insanları olarak, bilmek istiyor, cevap bekliyoruz!

Aktarıldığı kadarıyla, köylüler, geçtiğimiz günlerde Kaymakamla da görüşmüş! Kaymakam, konuyla ilgilenip, araştıracağını söylemiş; bir de sularını idareli kullanmaları biçiminde bir tavsiyede bulunmuş!! Tarlası, bağı, bahçesi, hayvanı olan köylüye, sularını idareli kullanmalarını söyleyenlerin, Termik Santrale, yörede mevcut golf ya da çim tesislere bir şey dememeleri de oldukça düşündürücü ve rahatsızlık vericidir. Çim alanların günde en az 3 kez bol suya ihtiyaç duyduğu; termik santrallerin ise soğutma için aşırı miktarda su tükettikleri herkes tarafında biliniyor. Böylesine soru işaretleri ve rahatsızlıkların bulunduğu bir konuda, mevcut kömür kırım alanı projesinden bahsetmeye ise açıkçası yer bile kalmıyor!

Söz konusu tesis ve alanlar için bu denli suya ihtiyaç duyuluyorsa ve suyun kalitesi önem arz etmiyorsa ki etmediğini biliyoruz, arıtma tesislerinden elde edilen atık su neden denizlere basılıyor da bu işlere kanalize edilmiyor? Bırakın da kaliteli suyu insanlar ve hayvanlar kullansın! Tarım için bile arıtma sularından fayda sağlanabilir! Bu konulara destek verecek, Belediyelere de açık yüzlerce fon var! Sığ düşünüp hazır projelerle yürümek yerine, neden arıtma sularının denizleri kirletmesini önleyip maden, enerji, sanayi, tarım için kullanılmasını sağlayacak projeler yapılmıyor? Bölgenin denize dik karasal özelliği nedeniyle ve tarihi geçmişinden dolayı onlarca sarnıç var. Bunlara yenileri eklenip şamandıra sistemiyle yağmur sularının tarımda kullanımı da mümkün!

Sadece sorun belirtmiyoruz, öneri de sunuyoruz! Dikkate alınmazsa, köylü kararli:  ilk seçim her neyse, sandığa gitmeyip sandık önünde çekirdek citleyecekler! Bu hareketi de yaymak istiyorlar ki önü çok açık! Yanı, Muğla genelinde ve/veya benzer sorunlara sahip illerde tomurcuklanıp çiçek açacak bir hareketi başlatmaya hazırlar!

İkizköy Çevre Komitesi, MUÇEP Milas Meclisi, MUÇEP Bodrum Meclisi ve MUÇEP”

Editör: Gülçin Erşen
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık
siteacilis