A.Coşkun Efendioğlu (köşe yazısı)
Akbelen ormanının, Yeniköy-Kemerköy Termik Santrallerine kömür çıkarılmak üzere yokedilmesi sürecinde, Akbelen’de tüm Türkiye’nin gündemine oturan büyük bir mücadele verildi ve orman yokedilmesine karşın, mücadele sürüyor. Mücadele şimdi, kömürün çıkarılmaması için devam ediyor.
Basına yansıyan haberlere göre, orman kesimi, daha önce verilen kesim izninin süresi dolmasına karşın, yeni kesim kararı olmadan yapılmış. Bu bir.. İkincisi, orman yok edilmesine karşın, özellikle orman altındaki yeraltı su kaynaklarının zarar görmemesi için, mücadele sürüyor. Çünkü kömür tabakasına ulaşmak için yüzeydeki toprak örtüsünün alınması gerekiyor. Kömür tabakasına ulaşılınca, kömür kazılmaya başlanacak. Bu kömür tabakası alındıktan sonra ve alınması için yapılacak patlatmalar vb. sonunda, derin katmandaki yeraltı suları da kaybolmaya başlayacak. Ve sonuçta, şimdiye kadar kömürün çıkarıldığı Hüsamlardan İkizköy’e uzanan o çırılçıplak araziye benzeyen yeni bir çirkin görüntüyle karşılaşacağız. Arazi çölleşecek.
Bakmayın siz, kömürü çıkaran YK Enerji, buraları rehabilite edecek, bilmem kaçyüz bin ağaç dikecek laflarına. Mevcut kömür çıkarılan sahalara bakın, bundan sonra olacakları görebilirsiniz.
Evet, geçmişte yeni kazılacak alanlar için Ören yolu değiştirildiğinde, yani özelleştirmeden önce, Muhammet Koban’ın başında olduğu TKİ döneminde, eski alanın üstündeki bir miktar zeytin ağacı taşınarak, yeni güzergahın etrafına dikilmişti. Hepsi o. O da, özelleştirmeden çok önceydi.
Ve dün, İkizköy çevresindeki muhtarlar, yine valiyi ziyaret etmişler ve valilik sosyal medya hesabında yer alan habere göre, muhtarlar Akbelen direnişçilerinin yerel insanlar olmadığı, hepsinin dışardan otobüslerle getirildiğini, köylü kadını kıyafetleri giydirilerek provokasyon yaptıklarını iddia etmişler.
Bu, muhtarların valiyi ikinci kez ziyaretleri. Bu ziyaretleri YK Enerji’nin örgütlediği, herkesin bildiği bir durum. Ancak, sözü edilen muhtarların, “onbinlerce ailenin YK enerji sayesinde geçindikleri” iddiası, tam bir yalandır. Elbette santralde ve taşeronlarda çalışan yöre insanları var. O da karın tokluğuna çalışıyorlar. Ne arazileri kalmış, ne de ağaçları.. Mecburlar.. Ama bu insanları temsil ettiğini belirten muhtarlar, açıkça yalan söylüyorlar ya da söyletiliyorlar. Bu doğru değil. Ne İkizköylü kadınlar, dışarıdan köylü kıyafeti giydirilmiş provokatörler, ne de santralden “onbinlerce aile” faydalanıyor!..
Kaldı ki, bu muhtarlardan, örneğin Hüsamlar muhtarı, kaç aileyi temsil ediyor!? Köy bitmiş, birkaç hanenin yaşadığı bir köy durumunda. Diğer bazı köyler de öyle. Arazileri, toprağı, zeytini vb. kalmamış aileler onlar da.
Çok sistemli Akbelen direnişi karalamasının bu hadde gelmesinde, bu açıklamaları yapan muhtarlarların sorumluluğu yok mu? Muhtarlar Derneği ve bölge muhtarları, dahil edildikleri oyunun farkındalar mı? Bundan sonraki yaşamlarında, bu halkın yüzüne nasıl bakacaklar?