Nahit Ulvi Akgün’ün Anısına Saygıyla ...

12 Kasım 1996’da aramızdan ayrılan Nahit Ulvi Akgün’ün anısına, Emrullah Güney adlı bir yurttaşımızın, gazetemizle paylaştığı -uzun- şiirli derlemesini n bir bölümünü yayınlıyoruz

Nahit Ulvi Akgün’ün Anısına Saygıyla ...
  • 14 November 2014, Friday 22:32
12 Kasım 1996’da aramızdan ayrılan Nahit Ulvi Akgün’ün anısına, Emrullah Güney adlı bir yurttaşımızın, gazetemizle paylaştığı -uzun- şiirli derlemesini n bir bölümünü yayınlıyoruz. ÖNDER     NAHİT UL60). Evren Türküsü kitabı 1967 TDK Şiir Ödülü kazandı. Ağaçlar Uyanınca 1977’de çıktı. Eksilen Gökyüzü 1980’de yayımlandı. Yolunuzun Üstünde Bir Adam 1990’da ve  Birisi 1992’de okura ulaştı. Son 2 kitap tüm şiirlerini içermektedir.   Ne sokağında har gür var Ne ürküntü gidiş gelişten Ne yürek daralması  yürürken   Ne beton yığını yoz yapılar Senin çiçek  içinde çardağın Uyursun uykunun en güzelini Uyanır duyarsın tanyelini   Ardı yavaşça ışır karşı dağın Yaşarsın davarların arasında Bahçende biberler patlıcanlar Ağaçlara  iner sessizce akşamlar Kekikli çorban tüter tasında. (Varlık / Ekim 1981)   Nahit Ulvi Akgün 12 Kasım 1996’da sonsuzluğa  yürüdü. Türk şiirinin çelebi şairi, öz, duru eserler verdiyse de yaygın bir tanınırlılık kazanmadı. Dar bir felsefe, yazın öğretmenleri öbeğinin dışında, az sayıda bir şiir heveslisi  yumağından başka onunla ilgilenen olmadı. Türk yazın dünyasının nice yüzakı şairi gibi O da değeri bilinemeyen, takdir edilemeyen bir üyesi, bir yazıneri olarak kaldı. …………………………………….           İnsaar Ne ürküntü gidiş gelişten Ne yürek daralması  yürürken   Ne beton yığını yoz yapılar Senin çiçek  içinde çardağın Uyursun uykunun en güzelini Uyanır duyarsın tanyelini   Ardı yavaşça ışır karşı dağın Yaşarsın davarların arasında Bahçende biberler patlıcanlar Ağaçlara  iner sessizce akşamlar Kekikli çorban tüter tasında. (Varlık / Ekim 1981)   Nahit Ulvi Akgün 12 Kasım 1996’da sonsuzluğa  yürüdü. Türk şiirinin çelebi şairi, öz, duru eserler verdiyse de yaygın bir tanınırlılık kazanmadı. Dar bir felsefe, yazın öğretmenleri öbeğinin dışında, az sayıda bir şiir heveslisi  yumağından başka onunla ilgilenen olmadı. Türk yazın dünyasının nice yüzakı şairi gibi O da değeri bilinemeyen, takdir edilemeyen bir üyesi, bir yazıneri olarak kaldı. …………………………………….           İnsaban Denesem bunca huyu yaşayışı Ayağım kurtulsa kunduramdan   Çoğalsam çoğalsam geçsem Bir sevinçten bir üzüntüye Bir sokaktan bir caddeye Sizin yağmurunuz güneşiniz Ocağınızda aşınız ateşiniz Yeterdi beni gönendirmeğe   Döndüm dolaştım kendimi buldum Hangi lerinde   Kimi köyüne gidecek kimi kentine Bohçalarda allı güllü basmaları Şalvarların içinde incecik kızlar Türküleri söylenir kahvelerde   Kimi köyüne gidecek kimi kentine Ünlenir otobüslerin kalkış saatleri Yürekleri ezilir yol boyu Bir varabilseler yerlerine (Türk Dili / Şubat 1983)     İzmir’de yaşayıp da “Ordular! İlk Hedefiniz Akdeniz’dir; İleri!” komutunu bildiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yüce anıtından söz etmemek olur mu?   Dağ başını duman almış Heykel’in önünde sıra sıra gemiler Bayram değil seyrine (Türk Dili / Şubat 1983)     İzmir’de yaşayıp da “Ordular! İlk Hedefiniz Akdeniz’dir; İleri!” komutunu bildiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yüce anıtından söz etmemek olur mu?   Dağ başını duman almış Heykel’in önünde sıra sıra gemiler Bayram değil seyran değil bunlar kim Konuşmalar gülüşmeler şakalaşmalar fanfin Sokaklar tedirgin kahveler tedirgin Döndü dolandı havalarda bir güvercin Ardından çığlık çığlık ötekiler Yanımda dostum arkadaşım sevdiğim   Heykel’in dibinde çiçekler var ölgün Nerde bizimkilerin gülleri karanfilleri Nasırlı elleri yaratan sonsuz elleri Bağımsızlık söyler yurt söyler dilleri Dün buradaydılar nereye gittiler bugün Hangi bahçelerde açar kırmızı gülleri Bir şaşılası devrandır sıkılarak gördüğün   Heykel şaha kalkmış durduramaz dağ taş Küheylan uzatır boynunu gemilere karşı Ayakta evler sokaklar caddeler çarşı Dört bir yandan duyulur İstiklal Marşı Güvercinlerde bir sevinç bir telaş Güvercinler Heykel’le sarmaş dolaş Bir ağızdan söylenir Mustafa Kemal Marşı (Varlık / 1970 Kasım)     Yılin gülleri karanfilleri Nasırlı elleri yaratan sonsuz elleri Bağımsızlık söyler yurt söyler dilleri Dün buradaydılar nereye gittiler bugün Hangi bahçelerde açar kırmızı gülleri Bir şaşılası devrandır sıkılarak gördüğün   Heykel şaha kalkmış durduramaz dağ taş Küheylan uzatır boynunu gemilere karşı Ayakta evler sokaklar caddeler çarşı Dört bir yandan duyulur İstiklal Marşı Güvercinlerde bir sevinç bir telaş Güvercinler Heykel’le sarmaş dolaş Bir ağızdan söylenir Mustafa Kemal Marşı (Varlık / 1970 Kasım)     Yıllar öncesinin kentinden bir sokak görünümü. Güzel hazırlanmış renkli bir belgesel  tadıyla dizelere yansımış o yaşayış düzeni…   İstasyonun oralarda sıkışıp kalmış Terzileri bakkalları kahveleri Evleri sakız biçimi çokluk Camlarında bahar açmış perdeleri   Başı sıkılsa seslenir pencereden Mahalle şenlenir akşamüzerleri Yoğurtçusu bahçıvanı hep dost Ellerinde alışveriş defterleri   İstasyonun oralarda sıkışıp kalmış Kurtuluş Savaşı’nı yaşayanlar Ama haram etmişler imbatlarını Önlerinde yükselen apartmanlar (Türk Dili / Aralık 1981)   Düş ve gerçek… Nahit Ulvi Akgün iyimserliği üstünde…   Nisan toprağın uyanışı ılık Uyanışı arının, karıncanın, çağrısı kuşun Sen ey yaşamak bu denli güzelken Bizden uzak olsun ölümler artık.   Ne güzel ; kavgalar bitmiş artık Kinler, küskünlükler bitmiş Evlerin pencereleri güneşe Bahçeler çocuklara açık.   Ne güzel duvarlar tertemiz artık Ne kurşunlayan var birbirini Ne kan çiçekleri açıyor taze Sen içimizde yaşadıkça insanlık … (Varlık / Haziran 1978)   Karabina Sahil Oteli… Nahit Ulvi Ak Dili / Aralık 1981)   Düş ve gerçek… Nahit Ulvi Akgün iyimserliği üstünde…   Nisan toprağın uyanışı ılık Uyanışı arının, karıncanın, çağrısı kuşun Sen ey yaşamak bu denli güzelken Bizden uzak olsun ölümler artık.   Ne güzel ; kavgalar bitmiş artık Kinler, küskünlükler bitmiş Evlerin pencereleri güneşe Bahçeler çocuklara açık.   Ne güzel duvarlar tertemiz artık Ne kurşunlayan var birbirini Ne kan çiçekleri açıyor taze Sen içimizde yaşadıkça insanlık … (Varlık / Haziran 1978)   Karabina Sahil Oteli… Nahit Ulvi AGurbetçi midirler yolcu mudurlar Gülerler sakallarının içinden   Kültür Park’tan dönerler ellerinde torba File kap kacak ne varsa boşalan Bir günün beyliğidir uslarında kalan Gün kavuşurken ağaçlarda   Gazi Heykeli’nde dost güvercinler Neleri anımsatmazlar ki Bir havalanmasınlar topluca Patladı sanırsın kestanefişekleri (Varlık / Eylül 1983) Milas, İstanbul, Ödemiş, İzmir…Şiirinde Nahit Ulvi Akgün’ün otobüs yolculuklarının özel bir yeri var.   Bir otobüs penceresinden ya da bir tren Bulutlar görürsünüz biçimden biçime giren Başlar gökyüzünde sessiz sedasız bir tören Filler kartallar ilkel bitkiler hayvanlar Değişirler bir yerleri incelir usulca kopar Ayrı düşer oraları buraları birbirinden   Bir gökyüzü coğrafyası çocuklar evreninde Elişi kağıtlarına balonlarına şekerlerine eş Renklerle oynar ufuktan çekilen oyuncu güneş Bir bulut delinir usul usul tam ortasından Bir göl çıkar ortaya kağıttan gemiler nerde Yolculuğu mu bitti başka sularda mı kaptan   Gökyüzü coğrafyası yeryüzü coğrafyası ya yer altı Bulutlara mı benzediler gömütlerinde yatanlar Kiminin eli kiminin yüzü neler yaratırdı Yer altı coğrafyasında böldü dağıttı hangi rüzgar Hangi rüzgar yelkenlerini parçaladı direklerini kırdı Yitik bir denizde mi şimdi gemileriyle batanlar (Varlık / Nisan 1972)   Şiirimizde ağaç…Canlı bir varlık…Kökünden yaprağına dek…   Ağaçların sustuğunu gördünüz mü akşamla apansız Dalları uzanır gökyüzüne sessizlik simgesi Bu içe kapanış bir mutluluğu düşünmek belki Belki bir acının suskunluğu sizin de duyduğunuz   Her biri bir bahçede bir düş içinde dalgın Her biri sanırsın bir fırtınaya depreme gebe Ufuktan çekilip giden güneş dallarındaki imge Öyle kalsınlar dokunmayın uyandırmayın   Köklerinde kopan kıyameti dinler her biri Toprakta başlar yeniden hangi serüven Kuşlarını mı yitirmişler akşamla birden Bu ıssızlık bu yabansılık bitmez mi ki (Varlık / Eylül 1973)   İzmir’in Buca’sında, nice semtlerinde Sakız Türü Evler vardı 1970’lerin sonlarına değin. Bir bir yıkılışını gördü Nahit Ulvi Akgün Öğretmenimiz. Her konağın ortadan kaldırılışını izledi acı içinde. Evin tüm bölümleri, eşyaları katı birer eşya olmaktan çıktı, ruha büründü, şiirde yerini aldı.   Şakir Beyin gün görmüş evi Apartmanlar arasında tedirgin Ha bugün yıkılacak ha yarın Artık günü geldi   O işlemeli kapısı mı O pancurları mıen biçime giren Başlar gökyüzünde sessiz sedasız bir tören Filler kartallar ilkel bitkiler hayvanlar Değişirler bir yerleri incelir usulca kopar Ayrı düşer oraları buraları birbirinden   Bir gökyüzü coğrafyası çocuklar evreninde Elişi kağıtlarına balonlarınem Gurbetçidir onlar iş arayan   Niye seçersin köşe bucakları Korkma sen benim bir tanem Cadı dedikleri döşeğinde Unutulup giden koca karı   Doktor amca geliyor iğne yapacak Korkma sen benim bir tanem Nice çocuklar iğneden yoksun Damlarda yaşarlar aç çıplak   Korkma sen benim bir tanem Nice korku tutsa da sokakları Göklere değiyor alnı kimilerinin Acıdan yere basmasa da ayakları (Varlık / Eylül 1971)     Hayri’nin dükkanı artık bir nostalji, bir daüssıla…İzmir’in mahallelerinin kendine özgü dokusu, kokusu…   Dün Korkma sen benim bir tanem Nice korku tutsa da sokakları Göklere değiyor alnı kimilerinin Acıdan yere basmasa da ayakları (Varlık / Eylül 1971)     Hayri’nin dükkanı artık bir nostalji, bir daüssıla…İzmir’in mahallelerinin kendine özgü dokusu, kokusu…   Dün Kordon boyunda Haydar’ın dükkanı Bugün Gümrük önünde Hayri’nin dükkanı Albay emeklisi tapucu emeklisi Tezgahta söyleşi şişelerde söyleşi Gün batar Hayri’nin dükkanı gül pembe Büo
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık