Bengi MERGEN
1963-68 yıllarında Ankara’da yaşadım. Üniversite eğitimim sırasında Ankara’nın kültürel okyanusunda hiç aksatmadan Devlet Tiyatrosu’nun bütün sahnelerindeki oyunları seyrederdik. Çetin Köroğlu – Kartal Tibet ortaklığındaki Ankara Meydan Sahnesi’nde daha çok popüler Fars’lar olurdu. Ankara Sanat Tiyatrosu, kuruluş döneminde Asaf Çiğiltepe yönetiminde gerçekten sanat tiyatrosu idi. Daha sonra Güner Sümer’den "Godot’yu Beklerken"i izlemiştik.
O yoğun tiyatrolu dönemde tesadüfen tanışmıştık Nebi’yle… Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde öğrenciydi… Ama tam bir tiyatro aşığıydı. Zaman zaman Kızılay turlarında rastlaşır, Milas deyimiyle "tıkıraşırdık"… Sanatseverler Derneğinde 15 günde bir, ayda bir oynamakta olan bir oyunu konu alan panel-tartışma diyebileceğimiz toplantılar olurdu, tiyatro insanları ve sevenlerinin katıldığı… Nebi’yle orada karşılaşır, felsefesini yapmaya çalışırdık izlediklerimizin…
Mezunuyet sonrası ben Milas’a gelip Eczanemi açtım. Sanırım 1973-74 yılları idi. Tekrar eczanemde buluştuk Nebi Uslu ile… Birkaç yerde öğretmenlikten sonra Milas Lisesi’ne atanmıştı… Tiyatro sevdası katlanmıştı… Tiyaro yapmak için grup teşkil etme çalışmaları ile meşguldü… Ama tiyatro hakkında birikimi olmayan, bilmeyen insanların oluşturduğu Milas’ta oyuncu bulamıyordu. Beni de çok etkilemişti… "Yahu Nebil bul 1-2 erkeğin oynayacağı oyun, ikimiz oynayalım anasını satayım" dediğimde gözleri çakmak çakmak olmuştu sevinçten… Ama olmadı. Oynayamadık…
O günlerdeki tiyatro cehaletini göstermesi açısından traji komik bir anımı anlatayım:
Gene o günlerde Avukat Doğan Kaynak’la birlikte Atatürk Heykeli yaptırma amaçlı bir dernek kurmuştuk. Gelir temini amaçlı Lale Oraloğlu Tiyatrosu ile anlaştık. Şimdi üzerinde büyük bir bina yapılan yazlık YENİ SİNEMA’da oyunumuz var. Yaz günü olduğundan mıdır nedir, bilet satamadık. Oyun öncesi bir vatandaş geldi; Abi ne var burada dedi. Lale Oraloğlu Tiyatrosu dedik. Cevap: Karılar güzel mi Abi… Hayatımda yüzümün kızardığı, üzüntü, utanç vs. duygularının bir anda işgaline uğradığım andır o an…
Nebi, her uygun bulduğu an ve ortamda tiyatro sevgisi aşıladı çevresine… Ne zaman ki Milas Şehir Tiyatrosu (MİŞTİ) gündeme geldi, Nebi özlediği ortamı buldu. Eşim Tomris Mergen’le birlikte, benim de Milas Belediye Meclisi Kültür Komisyonu üyesi sıfatıyla bulduğumuz ortamda şimdiki Belediye Başkanı Muhammet Tokat ve Eşinin de yer aldığı grubu oluşturdu ve eğitime başladı… Birçok oyunu yönetti MİŞTİ’de…
Sanırım 1994 yılıydı. Nebi yeni emekli olmuş, özel bir dersanede görevliydi. Eşim, telefonla Nebi’nin iyi olmadığını söyleyerek beni çağırdı… Gördüğümde, konuşma ve yürüme zorluğu yaşıyordu... Hemen arabama alarak hastaneye oluştardım.
Yorgun kalbi pıhtı (emboli) atmıştı. Zorlu bir tedavi süreciyle iyileşti… Uzunca yıllar daha tiyatro camiasına, Milas tiyatro kültürüne hizmet etti. Belediyemiz, eğitim camiası da değerini takdir ederek adına bugünlerde Beşincisini gerçekleştirdiği NEBİ USLU TİYATRO ŞENLİĞİ ile O’nu saygıyla anıyor.
Bu cümleden olarak Sevgili Kardeşimi özlemle, saygıyla anıyorum. Merhuma rahmet, yakınlarına uzun ömürler diliyorum.
İyi ki Milas’tan bir NEBİ USLU geçti…