Okuma Sevdasını Tarihi Atmosferle Birleştirdi
Milas’ta kitaplarına kendi deyimiyle bir yuva arayan ve okuma sevgisini sahaflık yaparak sürdürmek isteyen emekli öğretmen Besalet Alkaya, “Bu iş para kazanmak için yapılacak bir iş değil, şehrimi ve kitabı çok sevdiğim, aynı zamanda da okuma alışkanlığını artırmak için yaptığım bir iş” dedi.
Milas Belediyesi tarafından restore edilerek Milas'a kazandıran tarihi bir mekân olan Çöllüoğlu Hanı’a yakışacağını düşündüğü için sahaf dükkanı için buraya seçen Alkaya, öğretmen olması ve okumaya olan merakı nedeniyle kendine ait kitaplarla, okumayı sevenleri buluşturmayı hedefliyor.
70 yaşındaki emekli öğretmen Besalet Alkaya. Kitaba olan ilginin azaldığını düşünse de bir yuva bulması gerektiğine inandığı kitaplarını kitapseverlere ulaştırarak, sahaf kültürünü yaşatmaya çalışan Alkaya, bu zamana kadar çeşitli türlerde edindiği, evinde ve deposunda muhafaza ettiği kitapların bir kısmını dükkanında okuyucuların istifadesine sunuyor.
Gazetemize açıklamalarda bulunan emekli öğretmen Besalet Alkaya okuma ve Milas sevgisine değinerek, sahaf dükkanı açmasının nedenlerini anlattı.
MİLAS VAZGEÇİLMESİ ZOR BİR ŞEHİR
Uzun yıllar farklı şehirlerde öğretmenlik yapan ve memleketi Milas’a geri dönen Alkaya, Milas’tan vazgeçilemeyeceğini Şair Lorcan’ın söylediği ‘Granada’ya gelenler buradan ayrılamaz, gidenlerin de aklı orada kalır’ sözünü örnek vererek anlatıp, “Milas da böyle bir şehirdir. Coğrafyası, tarihi, iklimi, insanının yaşanabilir dost olması, Milas’ı daha cazip ve yaşanılabilir kılıyor” dedi.
SAHAF DÜKKANI KİTAPLARIM İÇİN YUVA OLDU
“Öğretmen olmamdan ve okumaya olan merakım nedeniyle böyle bir yer açtık. Kendime ait kitaplarım da evde kolilerde atıl vaziyette duruyordu. Bunları nasıl koruyacağımı düşünürken,
Çöllüoğlu hanı restorasyon çalışmaları tamamlanınca, burada kitap ve antika için de bir bölüm ayrıldığını duydum. Belediyeye başvurdum. Burayı bana tahsis ettiler” diyen Alkaya, sahaf açmasının üç temel sebebini de sıraladı.
Birinci sebebinin kitaplarını hurdacıya veya bir yere satmaya kıyamadığı için onlara bir yuva bulma arayışı olduğundan bahseden Alkaya, “Burada bulunan kitapların yüzde 70’i bana ait. Kaldı ki burada bulunan kitaplar, kitaplarımın 3’te 1’i bile değil.” derken, “İkincisi sebebim ise Milas eskiden çok okurdu. Küçük bir ilçe olmamıza rağmen Türkiye’nin neresine giderseniz gidin okumuşu, ressamı, karikatüristi, yazarı, şairi ile karşılaşırız. Şunu anlatmak istiyorum nüfusuna oranla çok daha fazla aydını çıkan bir şehirdir. Özellikle 7-8 yıldır gözlemlediğim Milaslılar artık okumuyor. İnsanların okumasını sağlamanın bir yolunu bulmam gerekiyordu.” diye konuştu.
Çöllüoğlu Hanı’nı rast gele seçmediğini, buranın Karya’dan günümüze geçen zamanı görebildiğimiz bir mekan olduğunu söyleyen Alkaya, “Çöllüoğlu Hanı rastgele bir mekân değil. Bizi tarihinin derinliklerine götüren, taşlarının her biri Karya’da 2 bin yıl önce dizilmiş taşlar. Burada Karya’dan günümüze kadar olan süreyi peş peşe görebiliriz.” Dedi.
BURASI BİR KİTAPÇIDAN FAZLASI
Sahafın isminin neden ‘Karya’ olduğunu da açıklayan Besalet Alkaya “Büyük Menderes Nehri ile Dalaman Çayı’na kadar olan bölüm Karya’dır. Karya’nın yüzde 75-80’i Muğla sınırları içerisindedir. Ayrıca burayı sadece bir kitapçı değil Karya kültürünü tartışan, araştıran, derinleştiren bir mekan yapmak istedik. Karya’yı araştıran birinin kolaylıkla bilgi edinebileceği, kaynak ve eserleri bulabileceği bir yer yaratmak istedik. Biz bazı kitapları satmıyoruz. Örnek veriyorum çok eski tarihlerde yayınmış bir kitabın parasal değeri bir yana bunu bulamayız. Herkesin araştırması ve öğrenmesi için bu kitapları satmıyoruz. Bütün Karya coğrafyası ile ilgili her şeyi burada bulabilecekler. Milattan önce ve Milattan sonra 4 bin yıllık süreçteki her şeyin izini sürüp bulabildiğimiz her kaynağa burada yer vereceğiz. Bunun için de bu ismi seçtik” dedi. “İleriki zamanlarda Karya Türküleri, yemekleri ve alışkanlıkları konularında da etkinlikler yapmayı hedefliyoruz” diyerek, “Burayı açarken bu kadar ilgi göreceğini düşünmemiştim. Amacımız sönmüş olan kitap okuma ateşini harlamaktı. Bu zaman alır diye düşünmüştüm ama çok zaman almadı. Arkadaşlarımın ve çevredeki insanların ilgisi büyük oldu” şeklinde konuştu.
BURAYI KİTAP ÇÖPLÜĞÜ HALİNE GETİRMEK İSTEMİYORUM
Sahafın açılış amacı hakkında da kısa bilgiler veren Alkaya, “Hareketli bir insan olmam nedeniyle de sürekli dolaşırım. Dostlarımla kahvehanelerde buluşmak yerine bize faydalı olabileceğini düşündüğüm, kitabın içinde söyleşebileceğimiz bir yer oluşturmak istedim.” derken, “Amacına daha da uygun olması için bende olmayan kitapların peşine düştük. Burayı bir kitap çöplüğü haline getirmek istemiyorum. Amacım burayı belli alanlarda derinleşmiş güzel bir yer haline getirmek. Okuyucularımı nitelikli kitaplarla buluşturmak istiyorum. Çöllüoğlu Hanı’nda farklı bir atmosfer yakalayacağımıza inanıyorum“ dedi.
YENİ BİR HAYALİM DAHA VAR
Başka bir hayali olduğundan da bahseden Besalet Alkaya, “Milas’ın bütün mahallelerinde küçük bir kütüphane kurmak istiyorum. Kahvehanelerin bir köşesinde 30-40 tane kitap bulunan bir köşe yapmak istiyorum. İnsanlarımız için zaman öldürülen bir yer değil, zamanını daha verimli kullanabileceği bir yer olsun istiyorum. Okumasalar bile merak ederek kitaba bakacaklar, sayfaları çevirecekler yani kitaba dokunmuş olacaklar.” diyerek, ufak bir ricada da bulunan Alkaya, “Dostlarımın bu hayallerime ortak olmaları ve yaymalarını istiyorum. “ dedi.
KİTAP FİYATLARI ÇOK PAHALI
Son olarak kitap fiyatlarının pahalılığına da değinen Alkaya, sahaflarda kitapları daha uygun fiyatlara bulabilirler. Kültürümüze artık popülist konular hâkim oldu. Örnek verecek olursak Behçet Necatigil’in ‘Edebiyatçılarımız Sözlüğü’ isimli gibi kitaplar artık yayınlanmıyor. Bu kitap en son 30 yıl önce yayınlanmış. Artık eski eserleri bulamıyoruz nedeni ise daha popülist kitaplar var. Edebi değeri olan kitaplar ise artık yok denecek kadar az. Bu noktada sahafların daha da önemli olduğunu düşünüyorum.” diyerek sözlerini tamamladı.