Gülçin ERŞEN -
Atatürk'ü bazen düşümde görürüm. Bu düşler, ülkemin ve benim yaşamımdaki dönüm noktalarına işaret ederler genelde. 1990'ların başında gördüğüm ve bazı yakınlarıma anlattığım düş şöyleydi: Kurtuluş Savaşı henüz bitmiş, Mustafa Kemal Atatürk ve bazı ileri gelenlerle toplantıdayız. Hepimiz ayaktayız. Atatürk ağlıyor. Niye ağladığını soruyorum. Atatürk'ün aşık olduğu bir kız varmış, ölmüş. Onun ölüm haberini önünde, masanın üzerinde duran gazetede okuyoruz. Gazeteye kızın fotoğrafı da basılmış; yirmili yaşların başında, sarışın, çakır gözlü, iki örgü saçlarını boynunun yanlarından öne almış... Sonra, birden toplantı odasının kapısı açılıyor ve kız içeriye giriyor. "Aa! Bakın Atam, sevdiğiniz kız ölmemiş, yaşıyor!" diyorum sevinçle. Atatürk, kederli bir sesle "Hayır, bu o değil ki; bu kız yalnızca onun bir benzeri" diyor. Bu kez ben de ağlamaya başlıyorum. Gözyaşlarım gazeteyi ve kızın fotoğrafını ıslatırken uyandım.
Mustafa Kemal Atatürk gibi bir komutana, lidere ve devlet adamına sahip olmak, büyük bir gurur ve mutluluk; bizler için büyük bir şans. Aslında, onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin bugün bu durumda olması yas vesilesidir. Bizler bunun için kederli ve karamsarız. İşte anlattığım düşte Atatürk'ün aşık olduğu kızın simgelediği bu güzel ülke, artık çok değişmiştir. Bu değişim ne yazık ki geriye ve olumsuz yöne doğru olmuştur. Ancak, yine de gençlere ve çocuklara, bazı olaylara ve durumlara bakınca, umut ve şevkle doluyoruz.
İşte bu yıl 10 Kasım'da Güllük İlköğretim Okulu'nun birinci ve ikinci sınıf öğrencileri ve öğretmenlerinin hazırladığı tören de içimizdeki umutların yeşermesine, gözlerimizin gurur ve hüzün duygularıyla yaşarmasına neden oldu.
Öğretmenlerin Cuma gününden tembihlemesi nedeniyle, bugün okula gitmeden topladığımız çiçeklerle güzel bir demet hazırladık. Öğrencilerin çoğu çiçek getirmeyi unutmamışlardı. Çocuklar getirdikleri çiçekleri, öğretmenlerinin eşliğinde, sırayla Atatürk büstünün, çevresine, kaidesi üzerine yerleştirdiler. Öğretmenlerden Ramazan Karakuş, öğrencileri günün anlamı ve önemi üzerine bilgilendiren, bayrağın niçin gönderin yarısına kadar çekili olduğunu açıklayan kısa bir konuşma yaptı. Öğrenciler de ezberledikleri şiirleri, şarkıları tek tek ya da toplu halde okudular. Bu güzel ve anlamlı töreni gelen tüm veliler sonuna dek izlediler. Bazılarının göz yaşlarını tutamadıklarını gördüm. Ben de çok duygulandım.
Kimilerinin pek eleştirdiği, benimse hoşuma giden bir söz var: "Atatürk Türklerin peygamberidir". Atatürk soyadındaki gibi bizlerin "Ata"sı. Benim örnek aldığım, oğlumun da örnek almasını istediğim kişilerin başında Mustafa Kemal Atatürk gelir. O’nun bu ülke üzerindeki izini, emeğini; bu halkın yüreğindeki sevgisini; halâ umut, güç ve şevk aşılayan rehberliğini, ışığını kimse yok edemez. Bu yıl Anıtkabir'e akşam saatlerine dek akın akın gelen yüzbinler, Türk Yıldızları'nın gökyüzüne çizdiği kalp de, okuldaki tören gibi bu gerçeğin altını çizmektedir. 10 Kasım 2014 / Güllük