Oktay ÇAYIRLI -
İlçemizde görev yapan din görevlilerine yönelik, organ ve doku nakli ile ilgili olarak bilgilendirme toplantısı düzenlendi… Toplantının sunumunu yapan 75. Yıl Milas Devlet Hastanesi’nde görevli Organ ve Doku Nakli Birimi Koordinatörü Dağıstan Daniş "Hıristiyanlık, Yahudilik, Budizm gibi diğer dinlerde de organ bağışı, insan sevgisinin bir parçası olarak kabul edilmekte" dedi…
12 ayrı nakil yapılıyor
Görev yapamayacak kadar hasta bir organın, yenisi ve sağlamı ile değiştirilmesi işlemine Organ Nakli denildiğini belirterek sunumuna başlayan Daniş, böbrek, karaciğer, kalp, pankreas, akciğer, kemik ve kemik iliği, ince bağırsak, kalp kapağı, kornea, tendon ve deri nakillerinin yapıldığını belirterek, "Türkiye’de organ naklini düzenleyen ilk yasa 1979 yılında çıkarıldı. 2238 sayılı ‘organ ve doku alınması, saklanması ve nakli hakkında kanun’ 1982 yılında yeniden düzenlendi. Halâ bu yasaya göre organ nakil hizmetleri yürütülmekte. Ülkemizde başarılı ilk organ nakli 1975 yılında canlı donörden böbrek nakli olarak yapıldı. Daha sonra ise 1978 yılında kadavradan böbrek nakli, 1988 yılında kadavradan karaciğer nakli, 1989 yılında ilk başarılı kalp nakli, 1990 yılında canlı akrabadan kısmi karaciğer nakli, 1991 yılında kalp kapağı nakli, 1998 yılında kadavra karaciğeri ikiye bölünerek iki kişiye nakledildi" dedi.
Böbrek nakli aile ve
akrabalardan
Türkiye’ de böbrek naklinin % 70’inin canlı verici denilen anne, baba, kardeş veya diğer akrabalardan, % 30’unun ise kadavra donör denilen vericilerden alındığını dile getirerek sunumunu sürdüren Daniş, "Oysaki diğer ülkelere baktığımızda durumun tam tersi olduğunu görüyoruz. Örneğin İngiltere’nin genel durumuna baktığımızda % 20’sinin canlı vericiden, % 80’inin kadavra vericilerden sağladığını görüyoruz" dedi.
Beyin ölümü ile bitkisel
hayat arasındaki fark
Açıklamasını, beyin ve beyin sapı fonksiyonlarının geri dönüşümsüz olarak kaybolması olayının beyin ölümü olarak adlandırıldığını belirterek sürdüren Daniş, "Beyin ölümü tanısı almış kişilerin hayata dönmesi mümkün değildir. Yoğun bakım ünitelerinde verilen tüm tıbbi desteğe rağmen bir süre sonra diğer hayati organlar da fonksiyonlarını kaybederler. Beyin ölümü ile bitkisel hayat arasında da fark vardır. Bitkisel hayatta, hastanın solunumu devam eder. Bu hastalar aylarca, yıllarca yaşayabilirler. Bazı durumlarda iyileşme şansları vardır. Beyin ölümünde ise hasta solunum cihazına bağlıdır. Bu vakalar tıbben ölüdür. Hayata dönmesi mümkün değildir" dedi.
Fenalıklardan kendisi
sorumludur
Organ bağışının dini açıdan uygun olup olmadığı yönünde de açıklamalarda bulunan Daniş, "Diyanet İşleri Başkanlığı 6.3.1980 tarih ve 396 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu açıkladı. Hıristiyanlık, Yahudilik, Budizm gibi diğer dinlerde de, organ bağışını insan sevgisinin bir parçası olarak kabul edilmekte. Organınızı vereceğiniz kişi, yaptığı iyilik ve fenalıklardan kendisi sorumludur" dedi.
Organ bağışında
bulunabilmek için
Kişi hayatta iken serbest iradesiyle tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi işlemine organ bağışı denildiğini belirten Daniş, organ bağışının nasıl yapıldığı hakkında ise şunları söyledi:
"18 yaşından büyük ve akli dengesi yerinde olan herkes 2238 sayılı yasaya göre organlarının tamamını veya bir bölümünü bağışlayabilir. Organ bağışında bulunabilmek için; organ bağışı kartını iki tanık huzurunda doldurup imzalamak yeterlidir. Bağışlanmış olan organın uygunluğu organ bağışlayan kişide beyin ölümü gerçekleştikten sonra araştırılır. Organ bağışı yapanların bu durumda ailelerini de haberdar etmeleri, daha sonra çıkabilecek problemleri önlemek açısından yararlı olacaktır. Organ bağışında bulunan kişilerin organ bağış kartını daima yanında taşıması organ bağışı işleminin karışıklık ve gecikme olmaksızın yerine getirilmesini sağlayacaktır.
Organ nakli yapan merkezlerde, hastanelerde, sağlık müdürlüklerinde, organ nakli ile ilgilenen vakıf, dernek gibi kuruluşlarda organ bağışı işlemi yapılabilir. Kişilerin bir bedel karşılığı organlarını vermeleri 2238 sayılı yasaya göre yasaktır. Organ ve Doku Nakli Ulusal Koordinasyon Sistemi ile ülkemizde tıbben acilliği bulunan ve doku uyumuna göre en uygun olan alıcıya nakil edilir. İleri yaş veya süregelen sağlık sorunlarınız olsa bile organlardan bazıları uygun alıcılara nakledilebilir. Ayrıca sigara ve alkol gibi alışkanlıklar organ bağışı yapmaya engel değildir.
Organ alımı, ameliyathane koşullarında uzman bir hekim ekibi tarafından gerçekleştirilir. İlgili organ alıcıya nakledilene kadar saklanır. Organ alındıktan sonra kadavranın yani insan cesedinin bakımı uygun ve saygın bir şekilde yapılır. Cesedin vücut bütünlüğü korunur."
Türkiye’de organ bağışı
yeterli mi?
Ülkemizde gerçekleştirilen organ nakillerine karşın bağışlanan organ sayısının yetersiz olması nedeniyle günümüzde bağışlanan organların ihtiyacı karşılamadığına da dikkat çeken Daniş, "Organ bağışı sayısı ve kadavra donör yetersizliği, ülkemizde ve tüm dünyada organ nakli alanındaki en önemli sorun" dedi.