Sera üreticisi “Sebze-Meyve Hali” istiyor …

ÖNDER Haber / Adem KANKAYNAR -

Sera üreticisi “Sebze-Meyve Hali” istiyor …

Ülkemizde ve bölgemizde kırsal kesimde nüfusun tutulmasının en önemli sorunlarından biri toprak sermaye büyüklüğüdür.Artan nüfus, gittikçe parçalanan araziler, her geçen gün küçük alanlarda, daha fazla yararlanmayı gerektirmektedir. İşte bu gerçeği gören bölge halkı, son yıllarda seracılığa yönelmiş durumda, ancak üreticinin en büyük derdi pazar bulamaması …

 

Ülkemizde ve bölgemizde işsizliği azaltan, daha fazla ürün alınmasını sağlayan, nüfusu kırsal kesimde tutarak çarpık şehirleşmeyi önleyen girişimlerin en önemlisi olarak görülen seracılık, son yıllarda çiftçinin adeta can simidi olarak sarıldığı üretim seçeneklerinden biri olarak görülüyor.

Sofralarımızın vazgeçilmezi domates, salatalık, patlıcan, kabak, taze fasulye, yeşil biber gibi birçok temel ürünün yanı sıra, yeşil soğan, roka, tere ve maydanoz gibi çeşitli ürünleri 4 mevsim yetiştiren üretici, kendi geçimini sağlamanın ötesinde, bölge ve ülkemiz ekonomisine de oldukça yüksek oranlarda katkı sağlıyor.

Uzmanların hemen her gün insan sağlığını yakından ilgilendiren konularda yaptığı açıklamalar arasında belki de en önemli kalem olarak yiyecek ve içecekler yer alırken, insan sağlığı yönünden sebzelerin her mevsimde taze olarak yenilmesi gerektiğine vurgu yapılıyor.Sebzelerin insan sağlığı yönünde önemini; içinde bulunan vitaminler, hormonlar, bazlar, mineral ve biyokimyasal maddeler olarak belirten uzmanlar, sebzelerin çeşitli şekillerde saklanarak yetişme mevsiminin dışında tüketilmesi sorununa bir ölçüde çözüm arayışında olunduğunu dile getiriyor.Çünkü dondurularak soğuk hava depolarında saklanan, konserve yapılan veya kurutulan sebzelerin, tazesine göre birçok özelliğini kaybettiği öne sürülüyor.

Sebze üretimindeki bu dar boğazı aşmak ve tüketiciye her zaman taze sebze sunabilmek için bazı özel yapılarda uygun çevre koşullarının sağlanarak, her mevsim taze sebze yetiştirmek de ancak seralarda mümkün ... Dolayısıyla, son yıllarda seracılıkta tanımlanan özel tesisleri planlı bir şekilde kuran çiftçilerimiz, birçok ürünü seralarda ekonomik olarak yetiştirmek ve en iyi şekilde gelişmesini sağlamak için uygun ısı, nem, hava ve ışık gibi etmenleri, en az yatırım ve işgücüyle sağlamaya çalışıyor.

 

Dünyada ilk kez 16.ve 17’nci yüzyıllarda yapılan seracılığın mazisi, ülkemizde ise 30 - 35 yıl kadar öncesine dayanıyor. Antalya ve Mersin’de başlayan seracılık, sonrasında, aralarında ilçemizin de bulunduğu Muğla genelinde yaygın hale geldi.Ülkemizdeki sera alanlarının son yıllardaki dağılımına rakamsal olarak bakılacak olursa, Türkiye’de sera alanlarının yaklaşık % 65’i Antalya’da, % 21’i Mersin’de, % 7’si Muğla’da, % 2’si İzmir’ de ve % 1’i de İstanbul’da bulunmaktadır.

Kısaca; “iklime bağlı kalmadan, bütün yıl boyunca ekonomik olarak sebzeciliğin yapıldığı tesisler” olarak tanımlanan seracılık, ilçemizin de aralarında bulunduğu ilimize bağlı bazı ilçelerde, son yıllarda yükselme trendi gösteren tarımsal faaliyetler arasına girdi.

 

Üretici, ‘pazar’ sorununu aşmaya çalışıyor …

İklimle ilgili çevre koşullarına, tümüyle veya kısmen bağlı kalmadan, gerektiğinde sıcaklık, ışık, nem ve hava gibi etmenler denetim altında tutularak bütün yıl boyunca değişik şekillerde yapılan, yüksek sistemli bir ‘örtü altı’ yetiştiriciliği olan seracılığın, bölgemizdeki en önemli sorunu, yetiştirilen ürünlerin satıldığı iç pazar ve girdi maliyetlerinin yüksek oluşudur.

Pazara sürekli mal çıkarma olanağı bulunan seracılıkta, birim alandan yüksek verim almanın yanında, ürünün niteliği de önem taşırken, tarımsal işletmelerde görülen ve mevsimlik olan işgücü kullanımı, sera ile düzenli ve sürekli olarak değerlendirilebiliyor.

Seracılık, günümüzde birçok teknolojinin kullanıldığı bir sektör haline gelirken, Milaslı üretici de günün koşullarına uymak adına çaba harcıyor.

Yaz aylarında en önemli sevkiyat, Bodrum Yarımadasındaki otellere yapılırken, iç piyasa olarak sadece ilçe merkezinde kurulan halk pazarlarının olması, üreticinin en önemli sorunu…

Çünkü üretici, çok büyük emek ve sermaye harcayarak yetiştirdiği ürünü değerinin altında sattığını, kimi zaman maliyetleri dahi karşılamayan fiyatlarla yetiştirdiklerini elden çıkarmak zorunda kaldıklarını ileri sürüyor. Zamanında elden çıkaramadıkları ürünlerin kısa zamanda bozulması, kendilerini düşük kâr marjıyla satışa yönelttiğini söyleyen üretici, bir an önce Milas’ta, bir “Sebze-Meyve Hali”nin kurulması gerektiğine işaret ediyor.

 

“Sebze-Meyve Hali”ni kurma görevi Büyükşehir belediyelerinde …

Muğla, 2014 yılından itibaren büyükşehir statüsüyle yönetilmeye başlandı ve dolayısıyla geçmiş yıllarda ilçe belediyelerin elinde olan birçok yetki büyükşehir belediyesine devredildi.

Geçmiş yıllarda Milas Gıda Maddeleri Yapanlar ve Satanlar Esnaf Odası tarafından konuyla ilgili birçok girişim yapılsa da, bu girişimler sadece resmi yazışma boyutunda kaldı. Oda Başkanı Mustafa Sezgin, işin peşini bırakmadıklarını, bir an önce ilçeye bir “Sebze-Meyve Hali” kurulması için girişimlerinin devam ettiğini belirtiyor.

Milas, bünyesinde barındırdığı birçok zenginliğine son yıllarda seracılığı da eklerken, üreticinin en önemli sorunu olan ‘pazar’ bulma sorunu da ortadan kalktığında, sektörün daha da gelişeceği, sağlayacağı ekonomik katkının yanında yaratacağı istihdamın da bölgemizin ve ülkemizin hayrına olacağı kuşkusuz ...

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık