Sevgiden başka birtohum ekmeyiz
Gökhan GURBETOĞLU Sessiz bir bulut geçiyor üzerimizden, kara bir bulut… Kışa yoruyorum ben bunu… Yağmurunu bırakıp gidecek, gidecek de, giderken de illa ki zarar verecek topraklarımıza

Gökhan GURBETOĞLU
Sessiz bir bulut geçiyor üzerimizden, kara bir bulut…
Kışa yoruyorum ben bunu… Yağmurunu bırakıp gidecek, gidecek de, giderken de illa ki zarar verecek topraklarımıza. Biz çok gördük böyle bulutları, bundan da karaydılar, umutsuzluk bile serptiler içimize ama yeşerdi her şey kendi olurunda. Kendi doğallığında.
Malum, doğa doğal olmayanı temizleyip atar bir kenara. Ve bu topraklar, bunu hep başarmıştır. Güneş hep üstümüzde ışıldamıştır muştularla.
Bakın şimdi gökyüzüne, nasıl da uçuyor güvercinler, ürkmüş olsalar da silah seslerinden. Kimileri kafese kapatılmış da olsalar. Nasıl diyeyim ki sizlere Anadolu insanının o güzel yüreğini… Tüm baskılara rağmen, koca Osmanlı bile altı yüz yılda karartamamıştır onun içini.
O, sazında, sözünde hep doğru, hep insancıl kalmıştır.
Kim olursan ol, yine de gel… demiştir…
“Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi,
İster puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...
Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz,
Şu tertemiz tarlaya sevgiden başka bir tohum ekmeyiz biz...
Beri gel, beri! Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk?
Mademki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik...”
Mevlana Celaleddin Rumi… gibi, Yunus Emre gibi…
Kimi zaman kızmış dağlara çıkmış, kimi zaman isyan etmiştir dünyanın çarkına… Ama hep ayakta kalmış ve geleceğe umutla bakmıştır Anadolu insanı.
Ne basının üzerindeki baskılar, ne de demokrasi ve barışı savunanlara sıkılan kurşunlar, bu kara bulutların güneşimizi kapatmasına fayda edecektir. Çünkü rüzgar hep bulutları dağıtır ve güneş hepimizi tüm sıcaklığıyla, din, dil, ırk ayırmadan ısıtır.
Bu topraklarda da demokrasi ve barış arzumuz, önümüze konulan tüm engellemelere rağmen ilerleyecektir ve hiçbir şey kardeşliğimizi bozamayacaktır.
Çünkü biz aynı halayın çocuklarıyız, aynı türküyle ağlar, aynı fıkrayla güleriz.
“Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz.”





