“Soma’da yandık! Yatağan’da, Milas’ta yanmayalım!”

ÖNDER Haber - T

“Soma’da yandık! Yatağan’da, Milas’ta yanmayalım!”
ÖNDER Haber - T. Maden İşçileri Sendikası Yatağan ve Havalisi Şube Başkanı Süleyman Girgin ve Tes-İş Sendikası Yatağan Şube Başkanı Fatih Erçelik, Soma katliamıyla ilgili olarak dün yaptıkları ortak yazılı açıklamada; maden işkolunda ülkemiz yakın tarihinden ‘acı örnekler’ verilerek, özelleştirme ve taşeronlaştırmanın öldürücü olduğuna, insan sağlığına ve doğaya zarar verdiğine dikkat çekildi ve "Özelleştirme, Rödovans, Kiralama, Taşeron, Hizmet alımı gibi uygulamaların durdurulması, bu amaçla çıkarılan bütün yasaların kamu yararına yeniden düzenlenmesi ve madenlerin devlet eliyle işletilmesi" en başta olmak üzere önerilerini sıraladılar. Girgin ve Erçelik’in, -tarihe not düşülmesi bakımından- bu çok önemli açıklaması şöyle ... ÖZELLEŞTİRME İNSAN SAĞLIĞINA VE DOĞAYA ZARAR VERİR Acılar doldu yine yüreğimize, ciğerlerimiz yandı, parçalandık. Yüzyıllar boyu geçmeyecek bir leke sürdük alınlarımıza… 21. Yüzyılda madenciliğimizin aslında çok daha geride olduğunu üzülerek, kahrolarak, aramızdan koparılan maden işçileriyle ibretle gördük ve yaşadık. Madenciliğimizin nerelerde olduğunu ve nerelere götürülmekte olduğunu anlamak ve görmek için daha kaç can verilecek? Bütün dünya bizden bahsediyor!!! YAKIN TARİHTEN ACI ÖRNEKLER EÜAŞ’a ait Afşin Çöllolar Kömür sahasında 6 ve 10 Şubat 2011 tarihlerinde 2 kez şev kayması yaşanmış ve 11 işçi yaşamını yitirmişti. 2007 yılında ihale edilen sahada, 2011 yılı sonuna kadar yaklaşık 200 milyon metreküp toprak kazısı, 12 Milyon ton kömür üretilmesi planlanmış olmasına karşın 60 Milyon metreküp eksik kazı yapılarak, planlanandan 14 milyon ton daha fazla kömür üretilmiştir. Yani, gerekli güvenlik sağlanmadan bir üretim zorlaması olmuş, 11 işçi hayatını kaybetmiş ve milyarlarca lira zarara yol açılmıştır. Karadon, Kozlu ve diğer yeraltı maden ocaklarından sonra, en son Soma faciası da göstermiştir ki, özel sektörün kâr hırsı, üretim baskısı, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerini maliyet olarak görmesi ve yoğun emek sömürüsü gibi nedenlerle, yeraltı ve yerüstü madenlerin devlet eli ile işletilmesi zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Madenlerin özelleştirilmesiyle üretim maliyetlerinin düştüğü söyleniyor. Peki, bu üretim maliyetleri nasıl düşüyor? Bu sorgulanmalıdır. Üretim maliyetlerinin düşmesi sonucunda kömür fiyatları ucuzluyor mu? Elektrik fiyatları ucuzluyor mu? İşçi ücretleri artıyor mu? Maden işyerleri daha güvenli, sağlıklı hale geliyor mu? Bunların hepsine verilecek cevap "HAYIR"dır. O zaman, maliyetlerin düşmesi kimlere yarıyor? Çalışanlara ve halka yaramadığı gerçektir. Bu faciaların bir daha yaşanmaması için madencilikte ulusal bir politika belirlenmesi ve acilen hayata geçirilmesi, her şeyden öte bir insanlık görevidir. Bu anlayış ile köklü bir çözüme yönelik olarak tüm tarafların bir araya geldiği geniş çaplı bir organizasyon gerçekleştirilmeli ve bir eylem planı hazırlanmalıdır.   ÖZELLEŞTİRME İNSAN SAĞLIĞINA VE DOĞAYA ZARAR VERİR 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 14.03.2013 tarihinde geçici 8. Madde eklenerek EÜAŞ ve ortaklığı, iştiraki olan tüm elektrik üretim tesislerini (özelleştirme halinde de geçerli olmak üzere) 2018 yılına kadar, 3 yıl daha uzatma hakkı ile tüm çevre izinlerinden muaf tutan bir düzenleme getirilmiştir. Bu düzenleme ile, özelleştirme öncesi çevre kanununda öngörülmüş ilgili idari hapis cezaları ve kamu sağlığını korumak amacıyla idare veya yargı tarafından verilebilecek kararların uygulanması olanaksız hale getirilmiştir. Baca gazı filtre sistemleri ve desülfirizasyon sistemleri, ortalama bir santralin ürettiği elektriğin yaklaşık % 10’unu tüketmektedir. Bu gerçekten yola çıkılarak, özelleştirmeler öncesi yapılan bu düzenlemenin, özelleştirme sonrası firmalara önemli miktarda ek bir kâr marjı sağlayacağı öngörülebilir. Dolayısıyla, özelleştirme, insan sağlığına ve doğaya zarar vermektedir. ÖNERİLERİMİZ Özelleştirme, Rödovans, Kiralama, Taşeron, Hizmet alımı vs uygulamaları durdurularak bu amaçla çıkarılan bütün yasalar, kamu yararına yeniden düzenlenmelidir. Madenler devlet eli ile işletilmelidir. Çünkü madencilik tarıma benzemez. Madeni bir kez üretirsiniz, yerine yenisi gelmez. Bu nedenle, maden potansiyelimizin çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Sadece kârlılığı değil geleceğimizi de düşünmeliyiz. Maden ocaklarında sendikasız çalışma yasaklanmalıdır. Türkiye, ILO’nun 1995 tarihli Maden İşletmesi sahiplerine ve hükümete önemli sorumluluklar getiren 176 sayılı "Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesini" imzalamalıdır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği kanununun işçi ölümlerinin, meslek hastalıklarının önlenmesinde tek başına yeterli olmadığı Soma faciası ile bir kez daha açığa çıkmış ve bu facia fiilen yasanın iflasının kanıtı olmuştur. Yasanın kendisi iş güvenliği hizmetlerinin özelleştirilmesinin önünü açmıştır. Bu nedenle, yasa geri çekilerek sendikaların, odaların ve meslek örgütlerinin görüşleri doğrultusunda yeniden düzenlenmelidir. İş Güvenliği uzmanının mesleki güvencesi, iş akdi ve ücreti, devlet tarafından güvence altına alınmalıdır. İş güvenliği denetiminden 1. derecede sorumlu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, yaşanan iş kazalarının önlenebilmesi için görevlerini tam olarak yerine getirmelidir. Türkiye Kömür İşletmesi, kuruluş amacına uygun olarak yeniden yapılandırılmalı ve TKİ bünyesindeki 2,7 milyar tonluk rezerv masaya yatırılarak tamamı devlet eli ile işletilmelidir. TKİ, faaliyetlerinin % 75’ini özel sektörden hizmet alarak yapmaktadır. 20 yıl önce 20 bin kadrolu işçisi olan TKİ’nin bugün 4000 kadrolu işçisi vardır. 22 bin de taşeron, hizmet alımı yöntemi ile çalışan özel sektör işçisi vardır. TKİ’den iş alan taşeron firmalarda çalışan işçiler ucuz, emek yoğun ve sendikasız çalışmaktadır. Firmalarda çalışan işçilerin hangi şartlarda hangi ücretlerle çalıştığı araştırılmalıdır. Taşeron firmalarda çalışan işçilerin iş kanunun 2. Maddesi ve ILO sözleşmesine göre o işyerinde çalışan işçiler ile aynı ücreti almaları sağlanmalıdır. İş Kanununun 2. maddesi gereğince, asıl işler alt işverene verilmemeli, bu konudaki yargı kararlarına uyulmalıdır. 2006 Temmuz ayında Meclisten geçen yasa ile ‘Kamu’da çalışan taşeron işçilerinin o işyerindeki Toplu İş Sözleşmesinden yararlanmaları ve İş Kanununun 2. maddesi gereğince kadro talebinde bulunmaları engellenmiştir. Yasa ile getirilen bu engelleme kaldırılmalıdır. Meclise getirilecek olan ve taşeron firma işçilerinin hak gasplarını sonlandıracağı iddia edilen taşeron yasa tasarısı kesinlikle kabul edilmemelidir. Muğla İli Yeniköy, Kemerköy Termik Santrallerinin ihalesi yapılmış ve IC İÇTAŞ firmasına satılmıştır. Henüz Özelleştirme Yüksek Kurulu imzalamamıştır. Yatağan Termik Santrali ve Kömür Ocaklarının ihalesi Soma’daki facia nedeni ile ertelenmiştir. Yatağan, Yeniköy, Kemerköy Santral ve Maden ocaklarının özelleştirilmesi durdurulmalıdır. SOMA’DA YANDIK. YATAĞAN’DA MİLAS’TA VE DİĞER YERLERDE YANMAYALIM. (22.05.2014) Girgin ve Erçelik, bu açıklamalarının tüm Milletvekillerine gönderildiğini belirttiler.
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık