Sedat ATAY / Eğ[email protected]
Hiçbir güç sonsuz değildir. Fakat tarih boyunca muktedirler, güçlerinin kalıcı olması için çareler aramışlardır. Ülkeleri yönetenlerin erdemleri ile iktidar sürelerini kullanımlarındaki farklılıklar, tarih önünde olumlu veya olumsuz tanımları ile adlandırılmaktadır.
Ülkemizi yönetenlerden, tarihe Kanuni Sultan Süleyman olarak geçen ihtişamlı padişahın karizması 600 yıl sonra bile olsa halk tarafından çiziliyor. Tarihçiler ve aydınlar bu saptamayı baştan beri biliyorlardı. Siz ne kadar kimse bilmez diye bir şeyler de yapsanız, artık teknoloji çağı olduğu için daha erken halk tarafından öğreniliyor.
Devlet adamı ile politikacı arasındaki fark, şahsi çıkarları yerine toplumun ve dolayısı ile devletin çıkarları arasındaki tercihlerdir. Genellikle sağ parti politikacıları, doğaları gereği kendi çıkarlarını önde tutarlar.
Onbir yıldır ülkemizi yöneten AKP iktidarının da bir sonu olduğu bilinmektedir. Ne yaparsanız yapın, genellikle halkta ve yönetenlerde bir doygunluk oluşur. Bu durum da, demokrasilerde genellikle üçüncü dönemin sonuna denk gelir. Bu üç dönemi şaibesiz geçirebilen iktidarlar alkışlarla ve de teşekkürlerle uğurlanır ve de tarih içinde hayırla anılırlar. Eğer yolsuzluk ve olumsuzluklar varsa, ya yüce divanda hesap verirler veya halk arasında fısıldanan olumsuz söylemlerle anılırlar.
AKP ülkemizi onbir yıldır yönetiyor. Son dönemde gizli ortağı ile araları açıldı. Ve bir dolu kirli çamaşır ortalığa saçıldı. AKP, iddia edilen konuların soruşturulmaması için her gün yeni bir yasa çıkararak iktidarını sürdürmeye çalışıyor.
AKP, gizli ortağı ile yıllardır Türkiye’nin tüm değerleri ile oynadı. Orduyu itibarsızlaştırma ile başlayan süreci FT yandaşları ile birlikte yaptı. Eğitim yasasını, yine bu ortağı ile tarumar etti. Şimdi ortaya saçılan yolsuzluk iddialarını örtmek için yasalar çıkarıyor. Bu yasaların anayasaya aykırı olduğunu kendileri de biliyorlar. Fakat Anayasa mahkemesinin kararları geriye dönük işlemediği için aradaki süreci değerlendirmek istiyorlar. Geçmişte Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarının yasalarını değiştirerek istedikleri gibi kadrolaşmayı yaptıkları gibi, tüm toplumu kontrol altına almak istemektedirler.
Son çıkarılmak istenen HSYK yasası ile yargıyı yürütmenin yani hükümetin, hatta bir bakanın emrine vermek istiyorlar. İnternet yasası ile demokratik ülkelerde var olan özgür birey kavramı yerine otoriter devlet baba kavramını getirmeye çalışıyorlar. Bu iki yasa ülkemizi, ‘Şanghay Beşlisi’nin de gerisine götürecektir.
Devlet bütünlüğü içinde tüm kurumlar uyum içinde çalışırlar. Fakat; AKP iktidarı döneminde her şey maalesef anlamsız bir şekilde AKP yanlısı veya karşıtı diye ikiye bölündü. Bunları bilerek ve de isteyerek iktidar yaptı, çünkü iktidarını sürdürmek için böyle uygun gördüler.
Son dönemde yaşanan TIR krizlerini duyunca, devlet kademelerinde görev yapmış biri olarak hayretler içinde kalıyorum. Doğal olarak halk neler olduğunu anlayamıyor. Başbakan da gerçekleri söylemiyor. Gerçek şudur: Herhangi bir ilin sınırlarında MİT’le ilgili bir çalışma yapılacaksa, o ilin MİT başkanı ilin valisine bilgi verir. Vali de jandarma ve polise gerekiyorsa savcılığa bilgi verir. Böylece devlet kurumları arasında tatsızlıklar olmaz. Ama davul başkasının boynunda tokmak başkasında olursa, geçmiş koalisyon dönemleri gibi bu ve benzeri tatsızlıklar gereksiz yere yaşanır.
Son bir yıldır yaşananlardan herhangi biri demokratik bir ülkede olsa idi, anında hükümet düşer, belki de erken seçime gidilirdi.
Fakat ülkemizde, halkın yeterince örgütlü olmaması nedeniyle meydanı boş bulan yöneticiler iktidarlarını sürdürebilmektedirler.
Unutulmamalıdır ki; her toplumun bir taşıma kapasitesi vardır.





