‘Sulak Alan’a moloz!

Kemal KAŞKAR - İlçemizin en önemli doğal zenginlikleri arasında yer alan ‘Tuzla Sulak Alanı’nda, ‘Özel Koruma Alanı’ sınırları içindeki çok geniş bir alana moloz dökülmesi ve bu molozların düzleştirilerek sulak alanın kendine özgü yapısının tahrip edilmesi tepkilere neden oldu

‘Sulak Alan’a moloz!
Kemal KAŞKAR - İlçemizin en önemli doğal zenginlikleri arasında yer alan ‘Tuzla Sulak Alanı’nda, ‘Özel Koruma Alanı’ sınırları içindeki çok geniş bir alana moloz dökülmesi ve bu molozların düzleştirilerek sulak alanın kendine özgü yapısının tahrip edilmesi tepkilere neden oldu. Boğaziçi (Bargilya) yolu üzerinde, özel mülk olduğu öğrenilen ve tellerle çevrelenen bu alanda, önce ‘balık üretimi yapılması’ amacıyla bazı girişimlerde bulunulduğu, ancak bu girişimlerin sonuçsuz kalması sonrasında  yaklaşık 20 dönümlük alana bir süredir moloz dökülmeye başlandığı belirtiliyor. Şikayetler üzerine hakkında işlem başlatılan alanı görüntülemeye gittiğimizde, tellerle çevrili alanın yakın çevresinde derme-çatma evlerle giderek genişleyen bir ‘yerleşim’in ortaya çıkmış olması da dikkatimizi çekti.   Yetkililerin, buradaki yapılaşmanın ‘Sulak Alan Mevzuatı’ kapsamında ne denli uygun olup olmadığını değerlendirecekleri de gelen bilgiler arasında …   Yasal işlem başlatıldı Şikayetler üzerine harekete geçen Belediye ve Milli Parklar görevlilerinin, söz konusu alanın ‘Özel Koruma Alanı’ sınırları içinde olduğunu özellikle vurguladıkları, geçtiğimiz hafta, şikayet konusu alanda peşpeşe incelemelerde bulunan görevlilerin, gerekli tutanakları tuttukları ve görüntülemeleri yaparak yasal işlemleri başlattıkları öğrenildi.   Konuyla ilgili olarak Milas Belediyesi Encümeninin mevzuat gereği atılması gereken adımları atması beklenirken, konuyla ilgili olarak görüşlerini aldığımız Boğaziçi Köyü Muhtarı İbrahim Köksal, önemli bir doğa zenginliği olan Tuzla Sulak Alanı’nın bu şekilde haberlerle gündeme gelmesinden duydukları rahatsızlığı dile getirerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz, köyümüzün doğal zenginlikleriyle, pırıl pırıl deniziyle, mis gibi havasıyla, her geçen yıl artan konuklarıyla ilgili haberler yapılsın istiyoruz ama ne yazık ki halâ daha böyle olaylarla anılmaya devam ediyoruz. Şikayet üzerine başlatılan inceleme-tespit çalışmalarıyla ilgili bir yere kadar tarafıma bilgilendirmede bulunuldu. Bilebildiğim kadar, konu şu anda Milas Belediyesi Encümeninin gündemine girmek üzere hazırlanıyormuş. Milas Milli Parklar İlçe Şefliği tarafından yapılan incelemeye göre, alanın koruma alanı içinde olduğunun belirlendiği yönünde bir bilgim var. Daha fazlasını şu anda ben de bilemiyorum. Ancak, başta da belirttiğim gibi, biz Boğaziçililer olarak, hep tarihsel, kültürel ve doğal zenginlikleriyle anılmasını istediğimiz şirin köyümüzde böyle olumsuzluklar yaşanmasın istiyoruz."   Eskisi gibi olabilir mi? Söz konusu alana dökülen molozların, yöredeki bir site inşaatı alanından getirildiği, mevzuat gereği, dokunulmazlığı olan bu alana dökülen malzemelerin geri alınarak, bölgenin "eski hali"ne döndürülmesinin sağlanacağı, dökülen molozlar için bir de kamyon başına para cezası uygulanacağı, konuyla ilgili olarak edindiğimiz diğer bilgiler arasında … Bu hale getirilmiş bir alanın, yeniden ‘eski hali’ne getirilmesi ne denli mümkün olabilir bilemeyiz? Bildiğimiz bir tek şey var, o da, ülkemizde, bölgemizde, yöremizde ‘sulak alanlara ilişkin farkındalıklarımız’ın henüz daha yeterince oluşmadığı!   Yine ‘olan olmuş’! Çok yazık! Üzerindeki tonlarca malzemenin tonlarca ağırlıktaki iş makinasıyla "bir güzel" (??!!) yayıldığı bu özel alanda artık ‘hiç bir şeyin eskisi gibi olabilmesi mümkün değil’miş gibi görünüyor … Bu hep böyle olmuyor mu? Hep böyle yapılmıyor mu? Yazıklar olsun!…   Sulak alanlar hakkında birkaç not … Ülkemizde, 135'i uluslararası öneme sahip 300 sulak alan bulunduğu belirtiliyor. Sulak alanlar bakımından bunca zengin bir ülkeyiz ama,  sulak alanların değerinin bilinmesi, korunması konularında kamuoyu bilinci bakımından çok fakir olduğumuz kesin. Bu alanları sıklıkla ‘bataklık’ olumsuzlamasıyla tanımlayıp burun kıvırıyoruz. Sulak alanların, suyun ve ekolojik dengenin korunmasının yanısıra, ekonominin dünyası içinde de çok önemli bir ekosistem olduğu ve  bu anlamda önümüzdeki yıllarda su kaynaklarının ve sulak alanların daha da önemli bir hale geleceğine dikkat çekiliyor. Pek çok canlı türünün yaşamını sürdürdüğü ve pek çok canlı için de mükemmel beslenme, üreme ve barınma olanakları sunan sulak alanlar, yalnız bulundukları bölgelerin, ülkelerin değil, tüm dünyanın zenginliği olarak kabul ediliyor. 2005'te yürürlüğe giren 'Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği', ülkemizde sulak alanların yönetilmesinde temel teşkil ediyor. Ve önemli kuş göç yollarının ikisinin üzerinde bulunan Türkiye, zengin sulak alan varlığıyla dünyada önde gelen ülkeler arasında yer alıyor.
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık