Sedat ATAY / Eğ[email protected]
Baştan beri söylüyoruz, Türkiye’de özellikle son dönemde giderek hızlanan bir tempoda gündem değişiyor. Bazen gün içinde bile birkaç kez gündemin değiştiği oluyor. Bunun nedeni ülkemizi yönetenlerin zaaflarıdır. Derli toplu yönetilen ülkelerde tüm işler yasalar içinde cereyan eder. Herşey planlı programlı olduğu için sürprizler, doğal afetler gibi elde olmayan nedenlerle gündeme gelir. Bunu da herkes anlayışla karşılar.
Bir yazı için tam konsantre oluyorsun, ‘tamam kafamda yazdım, kâğıda dökeyim’ diyorsun, bir de bakıyorsun, yazmak istediğin konu gündemden düşmüş. Bu yazı da öyle oldu, yazıya başlarken, Berkin Elvan’ın ölüm haberi geldi. Gün boyu haklı olarak toplum sokaklara döküldü. Bu tepkiye hiç anlayış göstermeyen bir polis teşkilatı. Berkin, kuralına uymayan, belli bir açı ile havaya doğru kullanılması kullanma kılavuzunda yazılı olan gaz tüfeğinin yanlış kullanımı sonucu öldü. Dün de hemen hemen tüm polisler direk vatandaşı hedef alarak atışlar yaptılar. Bu kayıtlardan hareketle kask numaraları belli olan polisler ve şefleri için suç duyurusunda bulunulması gerektiğini düşünüyorum. Ama görüyoruz ki, ne yazık ki polisler yeni gerginlikler için çaba harcıyorlar. Buna benzer olayların örnekleri yakın tarihimizde bolca var. Yönetenler gidiyor. Olan halka oluyor. Bir örnek gerekirse; Bu gün herkesin baba dediği Süleyman Demirel, "Kimse bana sağcılar suç işliyor dedirtemez" diyordu. Binlerce masumu kimlerin öldürdüğü ortaya çıktı. Bu ve benzeri konularda daha çok yazıp çizeceğiz.
Tahliyelere gelince, bu film bitti. Yenisini vizyona süreceğiz, hatta sürüyoruz. Bekleyin diyor, büyük patronlar. Bu filimden yeterince kâr sağlandı. Doğal olarak bir ülkede toplum mühendisliği zaman alıyor. Bu nedenle ancak yirmi yılda hazırladığımız senaryo, yaşama geçirildi. Amaçlar elde edildi. Yerine yenileri hazır, onları yavaş yavaş piyasaya süreceğiz. Bu yeni senaryo, kısa süreli bir Kürt- Türk gerginliği ardından, Türkiye’nin bölünmesi olabilir mi?
Dedim ya o kadar konu var ki, birini yazarken bir de bakıyorsun diğer konuya girivermişsin. Tahliyeler meselesine bakarken,1990’ların başına geri gitmekte fayda var.1990’ların başında ordu, PKK ile boğuşuyor. Fakat ABD el altından, bazen de aleni olarak PKK’ya yardım ediyor. T.C ordusu bunu belgelerle biliyor. Bu arada ABD, Türkiye’ye adeta silah ambargosu uyguluyor. Parası ödenen silahları bile teslim etmiyor. Gece uçabilen helikopter ve kirpi denilen gece personel taşıyabilen zırhlı araçlar gibi. İnsansız hava araçlarının yazılımı İsrail ve ABD’de, isterlerse veriyorlar.
Bu durumdan rahatsız olan küçük rütbeliler konuyu kurmaylara iletince, Kurmaylar, 1990’lı yıllarda konuyu Turgut Özal’la paylaşıyor. Varılan sonuç, paramız var kim verirse oradan alırız. Rusya, ‘biz daha ucuza veririz’ deyince, her şeyden haberi olan ABD ve İsrail, T.C Ordusunu yeniden düzenleme gereksinimi duyuyorlar. Aynı yıl Uğur Mumcu, Turgut Özal, Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis öldürülüyor. Bu filmin iyi adamı kötü adamı yok. Önce Kemalistler gaza getiriliyor. N.Erbakan bir dolu yanlışlar yapıyor. Ardından, B.Ecevit iktidara taşınıyor. Ardından, ekonomik kriz ve AKP iktidarı gelsin önceden hazırlanan gayya kuyusu, Ordu yeniden yapılandı. Tüm kadrolar istendik şekilde oluşturuldu. Örneğin; Bilgin Balanlı ve ardılları bir daha Hava Kuvvetleri Komutanı olamayacaklar Yargı darmadağın edildi. Adı barış olan yeni senaryo yazılmaya başlandı. Şimdi bu hazırlanırken, rolü biten aktörleri yerlerine almak gerekiyor.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan, sanki son yedi sekiz yıldır ülkemizde olanları başkaları yapmış, hatta kendileri muhalefet partisi gibi konuşuyorlar. Özellikle Başbakan, halkımızın unutmak gibi bir özrü olduğunu çok iyi bildiği için, alanlarda çok rahat şekilde başkalarını suçluyor. Bir zamanlar, ‘Ben bu Ergenekon davasının savcısıyım’ diyordu. Bugün de, yargı ve polisi adeta partisine bağlamaya çalışıyor. Fakat yönetmen de yukardan bağırıyor: "KESTİK, KESTİK!"
Ülkemiz üzerinde başka ülkelerin söz sahibi olmasını istemiyorsak, iyi eğitilmiş örgütlü yurtseverlere acilen gereksinim vardır.





