“Tam bir skandaldır!”

ÖNDER Haber - Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Muğla Şubesi’nden yapılan açıklamada, olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği arasında 17 Nisan 2015 tarihinde imzalanan işbirliği protokolünün ‘tam bir skandal olduğu’ belirtildi

“Tam bir skandaldır!”
ÖNDER Haber - Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Muğla Şubesi’nden yapılan açıklamada, olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği arasında 17 Nisan 2015 tarihinde imzalanan işbirliği protokolünün ‘tam bir skandal olduğu’ belirtildi. SES  Muğla Şubesi’nin açıklamasında, daha sonra şöyle denildi: Yapılan protokole göre sosyal incelemelerle ekonomik yoksunluk yaşadıkları tespit edilen bireylere ve ailelere ayni ve nakdi yardım desteği yapılması görevi Deniz Feneri Derneği’ne bırakılmaktadır. Maddi desteğe ve diğer etkinliklerden yararlanmaya ihtiyacı olan çocukları ve aileleri İl Müdürlükleri tespit ederek Deniz Feneri Derneği'ne bildirecektir, yardımı dernek yapacaktır. Çocukların ve ailelerinin bilgileri Deniz Feneri Derneği’ne verilecektir. Her ne kadar protokolde sosyal inceleme raporu ve diğer özel bilgiler dernekle paylaşılmayacaktır dense de, yardım alacak olanların iletişim bilgileri ve gerekli diğer bilgilerin dernekle paylaşılacağı belirtilmektedir. Maddi yardıma ihtiyacı olma bilgisi zaten özel bir bilgidir ve bu bilgi, kişilerin onayı olmadan dernekle paylaşılacaktır. Ayrıca, bu kişilerin iletişim bilgilerinin daha sonra dernek faaliyetleri için kullanılmayacağının herhangi bir garantisi yoktur ve bu alana dair herhangi bir denetim mekanizması bulunmamaktadır. Dernek, ayni ve nakdi yardımı sağlamanın yanısıra çocuk evlerinin fiziki koşullarının iyileştirilmesine de katkı sunacak, dernek tarafından çocuklara yönelik "mesleki hizmet" ve rehberlik de sunulabilecektir. Bu çalışmanın ise önce İstanbul’da başlatılması, sonra yine aynı dernek üzerinden diğer illere yaygınlaştırılması hedeflenmektedir." Bakanlık ile dernek arasındaki protokolün, dernekle ilgili dava sürecinin bitmesi bile beklenmeden imzalandığına dikkat çekilen açıklamada, "Bu protokoller, işbirlikleri, yıllardan beri söylediklerimizin ve uyarılarımızın ne kadar doğru olduğunu bir kez daha göstermiştir. Devlet özelleştirmelerle, taşeron şirketlerle, dernekler aracılığı ile sosyal hizmetlerden elini çektiği bir sistem yaratmaktadır. Böylece hizmetlerden yararlanacak olan kesimler de denetimden uzak, istismara açık hale getirilmektedir. Önümüzdeki protokol örneği ise, devletin çocuk bakımı ile ilgili tüm kamu kurumlarını tasfiye edişinin somut örneğidir. Önce kurumları çocuk evlerine dönüştüren, bu evlerde çocuklara sağlanacak hizmetleri taşeron şirketlere devrederek denetimsiz bırakan, çocukların şiddet ve istismara açık hale gelmesine neden olan da bu tasfiyenin kendisidir. Yardımlar ‘hak’tır, lütuf değil AKP iktidarının başta tüm kamu kurumları olmak üzere elindeki bütün olanakları kendi iktidarını güçlendirmek için kullandığını seçim döneminde net bir şekilde görüyoruz. Yoksulluğu ortadan kaldıracak politikalar üretmek yerine sosyal yardımlar adı altında ekonomik yoksunluk içerisinde olan kesimlerin iktidara bağımlı hale getirilmesi politikalarının, yardımları bir hak olmaktan çıkartarak bir lütuf haline dönüştürülmesi uygulamalarının Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı eliyle uygulandığını ise yıllardır söylüyoruz. Seçim sürecinde ise Bakanlık, sosyal yardımları AKP'yi güçlendirmek için nasıl kullandığını, sosyal yardımlardan yararlananları da nasıl oy deposu olarak gördüğünü hiç bir gizlilik çabası olmadan göstermiştir. Bakanlık, tüm illere gönderdiği 3 Nisan 2015 tarihli yazısı ile 1 Temmuz’a kadar yapılacak sosyal incelemelerde yardımların bağlanmasına ilişkin dosyalara öncelik verilmesi; evde bakım hizmeti ücreti alan ailelerle ilgili yapılması gereken incelemelerinin yapılmaması, çeşitli nedenlerle evde bakım hizmeti sonlandırılarak borç çıkarılan ve dosyaları defterdarlıklara gönderilen kişilerin dosyalarının ise geri çekilmesi, bu konudaki işlemlerin 1 Temmuz’dan sonraya, yani seçimden sonraya bırakılması talimatı vermiştir. Yani Bakanlık, ‘kesinti ve geri ödeme yapılacaksa bile bunu seçim sonrasına bırakalım’ demektedir. Bu şekilde ise Bakanlık mevcut mevzuat uygulamalarını AKP’nin çıkarları için değiştirmektedir. Bakanlık hizmetlerini AKP’nin oylarını artırmak için kullanmaktadır. Bu yapılanlar ise en başta yardımlardan yararlanan kesimleri mağdur etmektedir. AKP, oy için vatandaşı oyalamaktadır. Yardımların kesilmesi durumunda geri ödemeler, ödemenin başladığı günden itibaren yasal faizi ile birlikte yapılmaktadır. Bu durumda yapılacak kesintilerin seçim sonrasına ertelenmesi ile kişiler daha fazla faiz ödeyerek geri ödeme yapacaklardır. Bu talimat ve uygulama ile Bakanlık, alanda çalışan emekçileri hukuksuz davranmaya zorlamakta ve AKP’nin memuru gibi kullanmak istemektedir" denildi. Yetkililere soruyoruz Açıklamanın son bölümünde ise, ‘yetkililere hitaben şu sorulara yer verildi: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, ihtiyaç sahiplerini yardımlara bağımlı hale getirmek yerine yoksullukla mücadelede yoksulluğun önlenmesine, insan hak ve onuruna yaraşır esaslı çözüm mekanizmaları üretmeye yönelik ne tür sosyal politikalar üretmektedir? Sosyal yardımlardan yararlanan kişi sayısı ile sosyal yardım programlarının harcamalarındaki ciddi artışlar göz önünde bulundurulduğunda, özellikle 2011 yılından bu yana yapılan yardımlara ilişkin bilgiler ve istatistikler neden açıklanmamaktadır? Bakanlığın, sosyal yardımlar söz konusu olduğunda sivil toplum kuruluşları ile protokol imzalama kriterleri var mıdır? Varsa bunlar nelerdir? Söz konusu dernek ile protokol imzalanırken hangi kriterler göz önünde bulundurulmuştur? Protokolün imzalandığı tarihte (17 Nisan 2015) Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği yöneticileri hakkında sürmekte olan "toplanan paranın amaç dışı kullanımı" davasının halen sonuçlanmamış olduğu gözden mi kaçırılmıştır? Varsa daha önce imzalanan protokoller dâhil olmak üzere, bu dernek ve diğer sivil toplum kuruluşlarına yapılan yönlendirme sayıları ve yardımların içerikleri, şeffaflık ilkesi doğrultusunda kamuoyu ile paylaşılacak mıdır? Protokol çerçevesinde bir mali kaynak aktarımı söz konusu olacak mıdır? Protokol doğrultusunda yapılacak yönlendirme ve yardımlar sonrasındaki izleme ve denetlemeye yönelik ne tür önlemler alınmıştır?
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık