Umur ÖZLÜER / Marmaris
Marmaris’te sokakta inşaatlarda çalışan az sayıda insanın göründüğü bu Mart ayında öğlen saatlerinde İçmeler yoluna park etmiş yüzlerce aracı gören sanırım bu kimin düğünü, ya da hangi partinin adayı geldi, millete kim bilir neler ikram ediyorlar ki burası dolmuş taşmış diye düşünmüştür.
Hâlbuki Grand Yazıcı Mares Hotel otoparkından ana caddeye taşan bu araçların sahipleri ne bir düğün davetlisi, ne de bir partinin oradan oraya taşınmış kuru kalabalığı idi.
Üstelik ikram da sadece çay-kahveden ibaretti.
Bu insanları oraya toplayan bir sanatçı, Sunay Akın ve onun anlatımı ile ‘Çanakkale Söyleşisi’ydi
Salondaki altı yüz sandalye dolmuş, birçok insan ayakta bu farklı söyleşiyi izlemek zorunda kalmıştı.
İnsanlar bu söyleşi sırasında zaman zaman duygulanarak buğulanan gözlerini mendilleri ile sildiler, zaman zaman da gülümsediler ve yaklaşık bir buçuk saat süren söyleşi sonunda Sunay Akın’ı coşku ile dakikalarca alkışladılar.
Marmaris Ticaret Odası tarafından davet edilen Sunay Akın’ı dinlemek, söyleşisinde sözü geçen tarihin karanlıklarına gömülmüş gerçeklerin belgelerle gün yüzüne çıkışını paylaşmak bir şanstı.
Hepimizin ortak noktasının olduğu bu söyleşiyi dinleme şansını değerlendirenlerin çoğunlukta olduğu Marmaris’te, kendini ayırımcılıklarının yalnızlığına mahkûm edenler yine yoktu, onlar adına bir kez daha üzülmedim dersem yalan olur.
Fatma Gebeş Çimen’in Dedesinin de anılarak, Marmaris’ten Çanakkale’ye giden mayınlardan bahsedildiği söyleşide, tanık Gazi Mayın sahne önünde, protokolde hak ettiği yeri almıştı.
Sunay Akın, söyleşisi sırasında tarihin ışığını günümüze taşıyarak, içinde bulunduğumuz durumu eleştirdi ve toplumun değerlerini kökleyen rantın, partisi olmadığını vurguladı.
Sunay Akın, "Müzesi olmayan bir Kentin geçmişi de, geleceği de olamaz" derken, yıllardır tüm önerilerime rağmen bir Marmaris Kent Müzesi kurulmasına katkı koymayı bırakın, var olan Taşhan’daki Halıcı Ahmet Urkay Müzesi’nin yok olmasına sessiz kalan bu salondaki birçok kişinin umarım bu kez en azından yüzü kızarmıştır.
Acaba söyleşi öncesinde Sunay Akın’a verilen Marmaris bilgilendirmesinde, M.S. 2015 yılında Turizmin en yoğun yaşandığı Marmaris’te, halen bir Konser, bir Tiyatro salonunun bulunmadığı söylenmiş midir?
Armutalan Kültür Merkezi diye yapılan işhanı görünümündeki mimari estetikten yoksun, bölgenin geleneksel mimari kültüründen kopuk, 600 kişilik salonu olan binada, sahnenin yetersiz, sahne arkasının ve kulisin bulunmadığı salonda, amacına uygun akustik önlem olmadığı bilgisi aktarılmış mıdır?
Sanmıyorum, söylense idi Akın bu konuya değinmeden geçmez, üstelik Atatürk’ün Marmaris’e geldiği varsayılan günün yıldönümünde "Atam bıraktığın yerdeyiz, Cumhuriyetin Kalesiyiz" diye mesaj çekenleri, "Evet Atam, aradan 80 yıl geçmiş, Marmarisliler halen bıraktığın yerdeler, ne bir tiyatro ne bir konser salonları var, çok amaçlı salonlarda (ne demekse) bu işi idare ediyorlar" diyerek inceden tiye alırdı.
Mehmet Baysal Başkanlığındaki Marmaris Ticaret Odası bu başarılı organizasyonu, hizmette devamlılık ilkesi doğrultusunda, kendi yönetiminden önceki dönemde basılmış olan Fatma Gebeş Çimen’e ait baskısı tükenen "Denizde Efelik Olmaz" kitabını genişletilmiş şekli ile yeniden bastırarak ve halka dağıtarak devam ettirmenin ötesinde, bir adım daha atarak, Dora Ajans işbirliği ile "Marmaris’i Yazarak Yaşayanlar" araştırması ve kitapçığını hazırlayıp, Yazarları bu organizasyona davet ederek, halkla buluşmalarını, kendilerini ve kitaplarını tanıtma olanağını sağlamıştır.
İşte bu nedenlerden dolayı Marmaris Ticaret Odası, yazımın başlığındaki teşekkürü hak etmiştir.
Hoşça kalın, dostça kalın.
Eleştirilerin daha iyi, daha güzel bir Marmaris ve Türkiye için olduğunu unutmayın.
(20 Mart 2015 / Marmaris)