“Tıp mı bıraktınız? Sağlık mı bıraktınız?”
ÖNDER Haber / Oktay ÇAYIRLI - Türk Tabipleri Birliği (TTB), sendikalar ve diğer sağlık kuruluşları ortak kararı ile sağlıkta oynanan oyunlara dikkat çekmek amacı ile 75

ÖNDER Haber / Oktay ÇAYIRLI -
Türk Tabipleri Birliği (TTB), sendikalar ve diğer sağlık kuruluşları ortak kararı ile sağlıkta oynanan oyunlara dikkat çekmek amacı ile 75. Yıl Milas Devlet Hastanesi’nde basın açıklaması düzenlenerek 1 günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirildi…
75. Yıl Milas Devlet Hastanesi’nde görev yapan doktorlar ve sağlık çalışanları, dün bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdiler.
Yapılan eylem kapsamında saat 12.30’da hastane binası önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Eğitim Sen, ADD Milas Şubesi, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Milas Şubesi’nin de katılara destek verdikleri eylemde, Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Dişhekimleri Birliği (TDB), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Türk Sağlık Sen, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (DEV SAĞLIK İŞ), Türk Hemşireler Derneği (THD), Ebeler Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUD), Tüm Radyoloji Teknisyenleri/Teknikerleri Derneği (TÜMRAD DER), Türk Medikal Radyoteknoloji Teknisyenleri / Teknikerleri Derneği (TMRT DER) tarafından hazırlanan ortak basın açıklaması Tabip Odası Muğla İl Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Çağlayan Üçpınar tarafından okundu.
"Bugün ‘Tıp
Bayramı’ymış öyle mi?
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Bugün ‘Tıp Bayramı’ymış öyle mi? Tıp mı bıraktınız, sağlık mı bıraktınız? Hangi derdimizden söz edelim? Böylesi bir ortamda nasıl sağlık hakkından, hekimlikten, hemşirelikten söz edelim? İnci dişleriyle bir çocuk, gözümüzün önünde kafasından vurulup eriyip can verdi. Sağlıktan nasıl söz edebiliriz ki?
Yıllardır anlatmaya çalışıyoruz, sağlık her insan için doğuştan gelen bir haktır. Mesleğimizi özgürce yerine getirmek, ayrımsız herkese hak ettiği sağlık hizmetini, kendi haklarımızı da alarak vermek istiyoruz.
Sağlık; fiziksel, ruhsal ve toplumsal tam bir iyilik hali olarak tanımlanır. Bu tanıma bakarak toplumumuzun sağlık durumu hakkında fikir yürütmek pekâlâ mümkündür. Zira en azından toplumsal iyilik hali açısından incelenirse; alabildiğince kısıtlanmış özgürlük, zayıflamış satın alma gücü, kirlenmiş siyasal doku, çarpık ekonomik ilişkiler, tavana fırlamış yolsuzluk, güvensizlik, şiddet, bozulmuş laik, sosyal, hukuk düzeni gibi olumsuz olguların söz konusu olduğu bir zaman ve mahal içinde ‘iyilik hali’nden söz etmek olası değildir. Ne yazık ki bir 14 Mart’a daha bu koşullar altında giriyoruz. Her gün halk ile iç içe çalışan biz hekimler, bu toplumsal çalkantının tüm yansımalarını hissetmekle beraber, mesleğimize ve sanatımıza ait sorunları da taşımaya çalışıyoruz. Ancak bu yük giderek ağırlaşıyor. ‘Kutsal bir mesleği icra ediyorsunuz’ diyerek sırtımızı sıvazlayıp bu yükü biraz daha taşımamız istense de, evet, bu yük artık taşınamayacak kadar ağırlaşıyor. Doğru; kutsal bir mesleği sürdürüyoruz ve unutulmamalıdır ki yürütülmeye çalışılan bu sağlık sistemi, başka faktörlerin yanında, bizlerin derin sabrı, engin hoşgörüsü, görev bilinci ve insan sevgisi olmasaydı bu kadar sürdürülemezdi.
‘Hastalıklı’ sağlık ortamı
Hem bizlerin çalışma yükünü insafsızca artıran, hem de sağlıklı muayene hakkını zedeleyen performans sistemi, her ne kadar aksi gösterilmeye çalışılsa da, ancak çok az bir kurumda doğru dürüst ödenebilen, cılız ek ödemeler, acınası emeklilik ücretleri, zulüm haline gelmiş ve olağanlaşmış geçici görevler, sektörde karşılaştığı tüm sorunların faturasını sağlık görevlilerine çıkaran ve bu yönde doldurulmuş toplumsal zihniyet ve sonucunda oluşan şiddet, popülist halk seviciliğinin tipik birer örneği haline gelen hasta hakları uygulamaları, pek çok nedenle bozulan çalışma barışı, liyakatin ayaklar altına alındığı atamalar, sınav süsü verilmiş adrese teslim seçmelerle oluşturulan akademik kadrolaşma, mevcut ‘hastalıklı’ sağlık ortamının birer unsuru olarak karşımızda durmaktadır.
Neden hastaneler
bu kadar kalabalıktır?
Halen yürütülmeye çalışılan bu sistemin sakıncalarını tam olarak göremeyen, düşünme alışkanlığı çoktan kaybettirilmiş insanlarımız, kendileri, çocukları, torunları için uzun vadeli tehlikeleri görmek zorundadır. Polikliniklerde 90’ıncı hasta olarak muayene edildiklerinde bu muayenenin niteliğini sorgulamak zorundadır. Kanser hastası neden piyasada ilaçlarının olmadığını irdelemek zorundadır. Neden hastaneler bu kadar kalabalıktır? Penisilin niçin raflarda yok artık? Sağlık parasız derken eczanelerde karşımıza çıkan muayene ücretleri, ilaç katkı payları nedir?
Çare var
Bütün sorunların üstesinden gelinebilir, çareleri var. Tüm ülke sorunlarında olduğu gibi çözüm demokrasi, çağdaşlık ve bilim temelleri üzerinde yükselmelidir. Demokrasinin sözde değil; erkler ayrılığı, hukuk ve laiklik başta olmak üzere tüm kurum ve unsurlarıyla özde tesis edilmesi, bilimsel, laik ve çağdaş eğitimle güvence altına alınması, tüm çözümlerin başlangıcı olacaktır. İlkokuldan başlayan bu eğitim modeli, ülke koşullarına göre planlanmış, rasyonel tıp eğitimi ile taçlandırılmalıdır. Meslek örgütlerinin görüş ve düşünceleri ile de harmanlanmış hekim istihdamı ve dağılımı, herkesin ulaşabildiği, eşit, parasız ve kamusal sağlık hizmeti ilkesi ile hayata geçirilmeli, sağlık hizmetlerinin temel direği olan sağlık personelinin memnuniyeti en az hastaların memnuniyeti kadar önemsenmelidir."





