“Yatağan Termik Santrali’nde neler oluyor?..”

ÖNDER Haber - Tes-İş Sendikası Yatağan Şube Başkanı Fatih Erçelik, "Yatağan Termik Santrali’nde neler oluyor?" başlıklı yazılı bir açıklama yaptı

“Yatağan Termik Santrali’nde neler oluyor?..”
  • 09 September 2014, Tuesday 14:20
ÖNDER Haber - Tes-İş Sendikası Yatağan Şube Başkanı Fatih Erçelik, "Yatağan Termik Santrali’nde neler oluyor?" başlıklı yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamasına, Yatağan Termik Santralinin Kül tutucu Üniteleri Elektro Filtrelerin Rehabilitasyonu için yapılan ihalenin 25 milyon 324 bin 634 lira 40 kuruş bedelle Çinli bir firma ile Utku Endüstri, İnşaat, Temizlik San. ve Tic. Ltd. Şti. isimli firmada kaldığını ve sözleşmenin 19 Ocak 2012 tarihinde imzalandığını belirterek başlayan Erçelik, daha sonra şöyle sürdürdü:   Fazla mesai olmasın diye ... Bu sözleşmeye göre her ünitenin 150’şer günlük süre içinde rehabilitasyon işinin tamamlanıp teslim edilmesi gerekiyordu. 3. ünite 27/09/2012 tarihinde devre dışı edilip firmaya teslim edildi ama iş 150 günde bitmedi, 260 gün sürdü ve ünite 17/06/2014 tarihinde devreye alındı. 1. ünite ise 08/05/2013 tarihinde devre dışı edilmesine rağmen bugüne kadar devreye alınamamış 500 güne yakın devre dışı kalmıştır. Bu arada revizyon için açılan Türbin, Elektro Filtredeki işin uzamasından dolayı hem zaman çok, hem de fazla mesai olmasın diye düşünülerek Türbinin toplanması gecikmiştir. Dolayısıyla 1. ünite rehabilitasyonunda 15 ay sabit şekilde Türbin kotunda askıda kalan Türbin rotorlarında seyim meydana gelmiştir. Revizyonu yapan Türbin Bakım elemanlarına "fazla mesai verilmesin", "yıllık izin kullansınlar" diyerek Türbinin montajı bekletilmiştir. Ama  oluşan bu arızanın giderilmesi için firmalara milyonlarca lira para ödemek zorunda kalınacaktır."   Üretimsizlikten kaynaklanan kayıplar çok büyük Açıklamasında daha sonra, emekliliğini doldurmuş eski ve tecrübeli ustaların zorunlu izne çıkarıldığına, birçoğunun da izin baskısıyla emekli olmak zorunda kaldığına dikkat çeken Tes-İş Sendikası Yatağan Şube başkanı Fatih Erçelik; "Eğer bu işler zamanında bitirilmiş olsaydı üniteler çalışacak ve ülke ekonomisine ünite başına günlük 600 bin TL. girdi sağlayacaktı... 3. ünitede 110 gün, 1. ünitede bugüne kadar 350 gün, toplamda 460 gün programın dışında üniteler fazladan devre dışı kalmıştır. Ve ünitelerin çalışamaması nedeniyle günlük 600 bin TL’den hesap edilirse, karşımıza çıkan kayıp bugüne kadar yaklaşık 276 milyon TL’yi buluyor... Türbindeki arızanın giderilmesi için yapılacak milyonlarca liralık masrafla birlikte, bundan sonra da ünite durduğu sürece günlük 600 bin liralık kayıp hesaplanırsa, gerçekten çok ciddi rakamlar söz konusudur.   Sendika ‘yok’ sayılmış YEAŞ yönetimi düşmanca YEAŞ yönetiminin yaklaşık iki yıl önce Yatağan ve Yeniköy Termik Santrallerinde ‘kısmi özelleştirme’ olarak nitelendirilen işletme hakkı verilmesi düşünülen bazı birimler için ihaleye çıktığı, ancak sendikaları öncülüğünde işçilerin direnişiyle ihalelerin iptal edildiğini anımsatan Erçelik, yönetimin o tarihten itibaren Yatağan ve Yeniköy’deki işçilere ve onların örgütlü olduğu Tes-İş sendikasına karşı düşmanca bir tutum aldığını belirterek; "İşyerinde  örgütlü Tes-İş Sendikasının üyeleri adına yaptığı talepler dikkate alınmamış, sendikanın görüşme talebi kabul edilmemiş, sendikaya karşı olanlar koruyup kollanmış, birlikte olanlar ise disiplin cezaları ve fazla mesai uygulamalarıyla cezalandırılmaya çalışılmıştır. İki yıldır fazla mesai, bayram ve tatil çalışmaları işin gereği değil, adeta elemanları cezalandırma ve terbiye etme yöntemi olarak kullanılmıştır. "Revizyon önemli değil" denilerek tecrübeli ustalar kışın ortasında zorunlu yıllık izne gönderildi. Bir çoğu da bu yüzden emekli olmak zorunda kaldı" dedi. Nasıl olsa özelleşecek denilip gözden çıkarılmış Çalışanlar hakkında, bilgi ve deneyimlerine göre değil, kendi belirledikleri keyfi ölçütlere göre değerlendirmeler yapıldığı, toplu sözleşme ve işyerinde uyulması gereken etik kuralların yok sayıldığı, "Ben yaptım oldu" denilip kayırmacılık yapıldığı ve çalışanların haklarını gasp eden bir anlayışın hakim olduğunu dile getiren Erçelik, açıklamasının son bölümünde şu görüşlere yer verdi: Hiç bir şey birbirinden bağımsız değildir, santral nasıl olsa özelleşecek diyerek gözden çıkarılmışsa, işyerinde iş huzuru ve barışı yoksa, sürekli gerilim, kavga ve hak gaspı yaşanıyorsa, çalışanlarla yöneticilerin arasındaki bağlar kopuksa, sendikanın talepleri dikkate alınmıyorsa, üretimin en önemli ayağı yok demektir. Böyle olunca verim düşer, üretim aksar, santral çalışamaz duruma gelir. Devletin milyonlarca lirası özel firmalara verilebilir, üniteler çalışamadığı için, milyonlarca liralık üretim kaybı oluşabilir, hiç önemi yoktur. Yeter ki çalışanların çıkarına ve lehine bir şey olmasın. Bir de bunu sendika talep ediyorsa, hiç olmasın. Santrallerdeki üretim biçimi toplumsaldır. Yani elbirliğiyle üretim olur. Sendikasından, üyesine, yöneticisinden, suyun kaynağından, kül dağında çalışan elemana varıncaya kadar herkesin katkısıyla enerji üretimi gerçekleşir. Bu zincir koparsa üretim aksar. Bu nedenle santraldeki yönetim modeli de toplumsal olmak zorundadır. "Biz" değil "Ben yaptım" anlayışının enerji üretimine, dolayısıyla ülke ekonomisine bir katkısı olmadığı bir kez daha görülmüştür.
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık