Yeni Türkiye

Bana göre de

Yeni Türkiye
  • 19 September 2014, Friday 6:28
Bana göre de ... / Raşit CENGİZ Siyasal çizgimin iktidar ve alkışçılarınca itilip kakılıp, aşağılanmasından bıktım. Bazen, ülkedeki gelişmeleri görmeyecek kadar kör, bazen darbecilikle eşanlamlı kılınarak, ulusalcı olmakla suçlandım. Belki de suçlamaları gönüllü olarak  üzerime aldım, gerekçelerine bakıp haklı olarak alındım. Suçlayıcılar, kendilerini yeni, yenici, benim gibileri ise eski ve eski özlemcisi olarak sınıflandırdılar. En çok borç aldıkları yıllarda Topkapı Sarayını yaparak göz boyamaya çalışan padişahları taklit ederek nasıl yeni olunacağını anlamadığımı anlatacak değilim. Önce kendimi tanımlayıp sonra yenicilerin "Yeni Türkiye"sini tanıtacağım. Ben sol düşünceliyim ve "sol"u emekten ve sınıftan yana olmak olarak anlar, algılar ve yaşarım. Yoksa, daha çok taraftar bulmak için içine etnik milliyetçiliği de katıp sonra faşizmden ayıklanmak için bin dereden su taşımam. Ben, uygulamada içine etnikçilik ve dincilik katılarak daha sağlam kılındığına inandığım milliyetçilik kavramından ayrı olmak ve kalmak için ulusalcıyım. Başka bir deyişle "Atatürk milliyetçisi"yim. Özetle , sol görüşlü Atatürk milliyetçisiyim. O nedenle, ülkemde yapılanları hiçbir zaman doğru ve  yeterli bulmadım, yönetenleri de alkışlamadım. Kısaca eski özlemcisi değilim. Fakat ilkel bir yöntem olan "halefin kendini aklamak için selefi suçlaması"nın hep karşısında oldum ve kendimce tepki duydum. Tıpkı bugün olduğu gibi. Bu nedenle yeni denilen Türkiye ile eski diye suçlanan Türkiye’yi kıyaslamak istedim. Şöyle ki, Eski Türkiye, kendine muhalif olacak kindar ve dindar nesillerin kendi okullarında, bazen de yatılı okullarında yetişmesine olanak tanırdı. Eski Türkiye’nin Cumhurbaşkanının makam aracı trafikte  kırmızı ışıkta durur, kendisi kendine ayrılan ödeneğin artanını hazineye geri  gönderir, özel  günlerinde cumhurbaşkanlığı konutunun elektrik  faturasını maaşından öderdi. Eski Türkiye’de, her gün 4 işçi iş kazalarında ölmez, kendilerine yakınları avunsun diye "şehit" denmezdi. Eski Türkiye’de, "isteyen istediği hastaneye gidiyor" diye yalan söylenip, öğrenciler istemedikleri okullara zorla  gönderilmezdi. Eski Türkiye’de, aynı kişi bir gün "Tek millet, Tek bayrak, Tek vatan, Tek devlet" derken bir başka gün "Her Türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık" demezdi. Eski Türkiye’de, "Basına kapalı basın toplantısı" yapılmazdı. Eski Türkiye’de, bir ilçede herkesin ayrı bir kaymakamı olmazdı. Eski Türkiye’de, devlete rağmen devlet okulu açılmazdı. Eski Türkiye’de, Başbakanlar çocuklarına "sen benim adımı satacaksın" dediği için onlar ticaret yapamaz, ceplerini dolduramaz; deniz feneri ve aralık soruşturmalarındaki gibi davalar açık havada dondurulamazdı. Eski Türkiye’de iktidar, kuyruğundan, "safmışız" diyerek kurtulamazdı. Eski Türkiye’de, hem "faiz haramdır" deyip hem de faizin ne kadarının helal olabileceği tartışılmazdı. Eski Türkiye’de, canlı yayında insan başı kesenlere "öfkeli çocuklar" ya da "unsurlar" denmezdi. Eski Türkiye’de, önceki başvekil sonrakini seçmez, seçmeyenler de "biz seçmişiz" diye sevinmezdi. Eski Türkiye’de, yurt dışındaki askerlerimizin başına çuval geçirilmez, yurt içinde de subayımız yabancılar tarafından dövülemezdi. Daha da kötüsü, bu olaylar sineye çekilmezdi. Yeni Türkiye’de nelerin olduğunu söylemeye gerek yok. Eski  Türkiye’de olanların tersini yazdığınızda ortaya "Yeni Türkiye" çıkar. "Kişi nasıl bakarsa, öyle görür" denilir ya, benim gibilerin de ulusal pencereden bakınca  gördükleri, yenicilerin görmek ve konuşmak istemedikleridir. Ben bu yenicilerin "daha yeni", "en yeni", "son yeni" Türkiye’sinden korkmaktayım. (18.09.2014)
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık
19mayis-acilis