Metin SALMAN / Sanayi Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Emekli Başkanı
ÖNDER Gazetesi’nde 26.11.2014 tarihinde (KANMAK-KANDIRILMAK) – (ALDANMAK-ALDATILMAK) üzerine bir yazımız çıktı. Bu tarihten sonra da bazı kimseler -özellikle kendisinin Cumhurbaşkanı mı, Başbakan mı, ya da AKP Genel Başkanı mı veya hepsi birden mi olduğu belli olmayan R.T. Erdoğan- bir grubun, devlet yönetiminde kendilerini kandırdıklarını ve aldattıklarını (PARALEL YAPI) sık sık söyler oldular. Bunu o kadar sık tekrarladılar ki sınırsızlık iktidarları dönemlerinde dakika başı kandırılmak ve aldatılmak iftihar edilecek ve övünülecek bir şey?!...
Oysa ki bir insan bu kadar çabuk ve çok kandırılıyorsa veya aldatılıyorsa, onun zeka seviyesine bir bakmak gerekir. Ayrıca bu kadar sık ve çok aldatılmak da övünülecek bir durum değildir. Aklın boyla bir ilgisinin olduğuna dair bilimsel bir çalışma olup olmadığını bilmiyorum. Bunun doğruluk derecesinin araştırılmasını bilim adamlarına -(yoksa din adamlarına mı)- bırakıp biz konumuza dönelim.
Şimdi bu KANDIRILANLAR kervanına Murat Belge isimli AKİL bir kişi de katıldı.
Biliyorsunuz 12.09.2010 tarihli ANAYASA REFERANDUMUndan önce yapılan propagandalarda bir grup AYDIN(!) ve AKİL(!) kişi de referandumda EVET oyu verilmesi için çok çalıştılar ve YETMEZ AMA EVET kampanyası yürüttüler. Oysa o ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİN daha ileri demokrasi, daha özgürlükçü hükümler getirilmesi ile bir ilgisi yoktu. O anayasa değişikliği ANAYASA MAHKEMESİNİN ve HAKİMLER ve SAVCILAR YÜKSEK KURULUNUN yapısının değiştirilmesi için yapılıyordu. Diğer değişiklik maddeleri o niyeti gizlemek için geliştirilmiş DOLGU MADDELERİ idi.
O değişikliğe göre YETMEZ AMA EVET oyu verilmesi için çalışan AKİLLER (!) ve AYDINLAR (!), bugün yanıldıklarını söylüyorlar. Yani iktidar tarafından aldatılmışlar.
Peki! AKİL ne anlama geliyor? Akil kelimesinin sözlükte iki anlamı var. 1) akıllı, 2) yiyen, yiyici demek. Kelime hükümetin oluşturduğu heyete bakınca AKILLI anlamında kullanılmış. Bu heyet Hükümetin AÇILIM dediği süreci Türk Milletine anlatmak ve bu sürecin hayırlı bir şey olduğuna ikna etmek için oluşturulmuş bir heyetti.
Hükümetin çeşitli adlar kullanarak -Kürt açılımı, demokratikleşme paketi ve daha benzerleri- Türk Milletine yutturmaya çalıştığı BALDIRAN ZEHRİNİN, zehir değil aslında BAL ŞERBETİ olduğunu anlatmak için bir araya getirdiği ve kendilerine AKİL ADAMLAR denilen gruptan bazıları bugün KENDİLERİNİN KANDIRILDIĞINI beyan ediyor ve onlardan Murat Belge: "Bizim desteklediğimiz adam, uydurma Tayyip Erdoğan’mış, adımız akildi ama, akil falan değildik, aklımızı kullanmıyorduk, bize verilmiş bir şey yok, sadece defter kalem verildi, lüzumsuz adamlardık, akil insanlar konu mankeniydi" diyor. (Gazeteler)
Murat Belge: "Bize verilmiş bir şey yok" diyorsa da, yine AKİL ADAMLAR heyetinde bulunan o zaman MEMUR-SEN sendikasının genel başkanı olan AHMET GÜNDOĞDU akil adamların ne kadar faydalı bir heyet olduğunu anlatırken: "Ziyaretlerim sırasında yolda gördüğüm çobanla konuştum, hükümetimizin bu yaptıkları sayesinde hayvanlarının yüzünün güldüğünü söyledi, ÇÖZÜM SÜRECİNİ hayvanlar bile anlamış, bazı insanlar anlamıyor" diyor. O AHMET GÜNDOĞAN Murat Belge’nin aksine AKİL ADAMLAR heyetinde olmaktan çok şeyler kazanmış durumda. Önce hükümetle yapılan memurların toplu sözleşme pazarlıklarında en büyük memur sendikası olarak % 3 artı % 3’e memurları satarak ve AKİL ADAMLAR heyetinde kendisine verilen görevleri layıkı (!) ile yapmış olmalı ki, kendisi MİLLETVEKİLİ YAPILARAK ödüllendiriliyor. Bundan daha büyük VERİLMİŞ BİR ŞEY olur mu?
Bu akiller heyetinde bulunan, kendilerine aydın ve sanatçı(!) denilen kimileri ise halk nezdinde olduğuna inandıkları prestijlerini, kimi üç beş program, kimi konser, kimi dizi film, kimi de miktarı belli olmayan reklam almak karşılığında kullanarak BALDIRAN ZEHRİ olan ÇILIMI Türk Milletine BAL ŞERBETİ olarak yedirebilmek için uğraş verdiler. AHMET GÜNDOĞDU dışındaki AKİLLERİN de bir çoğu demek ki "BİR ŞEYLER ALDILAR?" Şimdi Murat Belge gibi kandırıldıklarını ileri sürmelerini ne kadar ciddi ve kabul edilebilir bir mazeret olarak görebiliriz?
Birisi (R.T. Erdoğan) hemen her konuşmasında PARALEL YAPI tarafından –malum, paralel iki çizgiden oluşur. Ortada bir PARALEL YAPI varsa, onun bir de öteki çizgisi olmalı. Paralel yapının ikinci çizgisini kim oluşturuyordu?- aldatıldığını ve kandırıldıklarını sık sık söylüyordu. Şimdi de akillerden Murat Belge de KENDİLERİNİN KANDIRILDIĞINI söylüyor.
Demek ki kandırılanlar da kandırabiliyormuş.