Sedat Atay / Eğitimci -
msedatatay@gmail.com
AKP, güç kazandıkça ittifaklarından teker teker ayrılarak yoluna devam ediyordu. En büyük ve güçlü ortağı Fetullah Gülen ekibiyle de Mavi Marmara olayından beri işler iyi gitmiyordu. İp gerildi gerildi, bugünlere gelindi. Dünya’da herkes biliyor ve de Hanefi Avcı kitabında yazdı. "Türkiye’deki dinleme sistemleri İsrail’den alındı. Fakat amacı dışında kullanıldığını gördüğüm için ben ayrıldım. Başıma da bunlar geldi" dedi. Türkiye’deki legal ve illegal dinlemeler FT yandaşları tarafından yapılırken, Başbakan da MİT’te oluşturduğu bir ekip tarafından kendi ekibini kurmaya çalıştı. Sonuçta demokratik devletlerde olmaması, olursa tasfiyeleri gerektiren işler ortaya saçıldı.
Bu gelişmeler halk tarafından tahmin edilip konuşuluyordu. Ama belgesi yoktu.17 Aralık, ülkemizin kimler tarafından ve de nasıl yönetildiğini gözler önüne serdi. Böyle gergin, şaibeli bir ortamda ülkemiz önce Yerel seçim, ardından Cumhurbaşkanı seçimi ve daha sonra da Milletvekili seçimini yaşayacak.
Her geçen gün elindeki iktidarın kaydığını gören Başbakan daha da hırçınlaşıyor. Korkarım bu olumsuz gerilim halka da yansıyacak. Bu konuda allak bullak edilen güvenlik birimleri gerekli önlemleri alabilirler umarım.
Daha şimdiden Başbakan, seçimden sonra internetle ilgili kapatmaları konuşmaya başladı. Korkarım, seçimi beklemeden de bazı yasaklar koyabilir. Halkı korumak adına!!??
Yerel seçim, bir yerde Cumhurbaşkanlığı seçiminin bir provası niteliğinde olacağı için, özellikle AKP’nin güçsüz olduğu yerlerde hiç kimsenin rehavete kapılmadan çalışması gerekmektedir. Eğer muhalefetin oyları ciddi oranda önde olursa, Cumhurbaşkanlığı seçimi muhalefetin ittifakı ile olumlu sonuç verebilir.
Ülkemizde her gün yeni bir gelişme oluyor. Doğal olarak da gündem çok çabuk değişiyor. Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tahliyesi, yerel seçimler öncesi muhalefete bir moral oldu. Bir anda Cumhurbaşkanlığı için öngörüler tartışılmaya başlandı.
Yerel seçime değin bakalım daha neler gelişecek, bu gelişmeler neler getirecek.
Kısaca genel durum bu, ilimiz Muğla özeline gelince; Muğla Belediye Başkanı ve CHP Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Osman Gürün ekibiyle tam gaz çalışıyor. Görünen o ki sayın başkana Muğla dar geliyormuş. Diğer adaylara gelince, kendileri de bir umutsuz gayretin içinde olduklarını görüyor gibiler.
İlçelerde adaylar ekipleri ile çalışıyorlar. İlçe çalışmalarına zaman zaman Büyükşehir adayları da katılıyorlar. İl Genel Meclisi, son toplantısını yaparak görev süresini bitirdi. Bundan böyle yeni yasa ile birlikte her şey ilçe ve Büyükşehir belediyesi tarafından planlanacak ve yaşama geçirilecek.
Ula ilçemize gelince, CHP, sayısal gücünü de kullanarak daha aktif görünüyor. Bir de büyükşehiri CHP’nin kazanma olasılığının kendileri için avantaj olduğunu düşünüyorlar. AKP iktidarda olmanın avantajını kullanarak sessizce, derinden bugüne değin katkı sağladıkları ile sonuç almaya çalışıyor. CHP’de ön seçimde elenen adayla yerel seçimlere giren MHP, umudunu son gelişmelerden sonra AKP’ye küsenlere bağlamış durumda. Diğerleri sadece bayrak göstermek için seçime katılıyorlar.
Hem yasanın yeniliğinden, hem de pratik eksikliğinden, seçimden sonra seçilenlerin işleri oldukça zor görülüyor. Bu nedenle deneyimli kadrolara ve büyükşehir kadroları ile uyum içinde çalışacak yönetim, Ula’nın bekleyen sorunlarını çözebilir. Ula, hem turizmden hem de tarımdan beslenen bir zenginliğe sahip. Bu zenginliği aşa-işe dönüştürecek bir kadroya gereksinim var.
Muğla’nın denize ve dünyaya açılan kapısı Akyaka, Büyükşehir Belediyesinin de katkıları ile bir Dünya Markası olabilir. Bu çalışmalar yapılırken mutlaka Kent Konseyleri ve STK’lar özgürce görüşlerini projeleri ile geniş katılımlı toplantılarda sunabilmeliler.
Ula Belediyesi, yeşil turizmin giderek yaygınlaşan ivmesini görüp gerekli projeleri oluşturarak Sakar üzerini de turizme kazandırmalıdır.
Kısacası, Ula bir bütündür. Bu zenginliğin farkında olan çağdaş, demokratik bir yerel yönetim Ula’ya çok şeyler kazandırabilir.