Milas’taki “İklim Grevi” etkinliğine kadınların ve çocukların yakarışı damga vurdu: “Ağacımızı, evimizi, toprağımızı almayın!”, “Ağaçlara tırmanmak istiyoruz”…

Bir hafta süreyle dünyanın her yerinde ve Muğla’da “Küresel İklim Grevi” etkinlikleri düzenleniyor. Karacahisar Akbelen girişinde ormanlık alanda MUÇEP ‘in düzenlediği etkinliğe çok sayıda siyasetçi de katıldı. Etkinliğe; görüşlerini dile getiren çocukların ve kadınların söyledikleri damga vurdu.

Milas’taki “İklim Grevi” etkinliğine kadınların ve çocukların yakarışı damga vurdu:  “Ağacımızı, evimizi, toprağımızı almayın!”, “Ağaçlara tırmanmak istiyoruz”…
  • 21 September 2019, Saturday 14:05

Küresel İklim aktivisti 16 yaşındaki Greta’nın iklim krizine dikkat çekmek üzere geçen yıl  Stokholm’de başlatığı okul grevi, “İklim için harete geç” çağrısı ile tüm dünyayı sardı. 20 Eylül’den başlanarak bir hafta dünyanın her yerinde “İklim Grevi” etkinlikleri düzenleniyor. Milas – Ören yolunda, kesilecek ağaçların işaretlendiği alanda Cuma  günü akşamüzeri Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) tarafından düzenlenen etkinliğe çok sayıda köylünün yanı sıra CHP Denizli Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Muğla milletvekilleri Mürsel Alban, Suat Özcan, HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, CHP Muğla İl Başkanı Adem Zeybekoğlu, Milas İlçe Başkanı İlgin Göktepe, Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, İYİ Parti yöneticileri, ADD Milas Şube Başkanı Gülçin Erşen, TEMA gönüllüleri, çeşitli demokratik kitle örgütlerinin yönetici ve temsilcileri katıldılar.

MUÇEP Sözcüsü Serdar Denktaş, çevresel sorunların iklim değişimine etkisine dikkat çekmek için bu etkinliği düzenlediklerini belirterek, etkinliğin düzenlendiği, asırlık çam ağaçları ve zeytinliklerin bulunduğu yerde, 60 hektarlık alanda kesilecek ağaçların işaretlendiğine dikkati çekti. “Siyasetçilerin ve demokratik kitle örgütlerinin, çevreci kuruluşların elbirliği ile bu kömür belasını Muğla’dan defedeceğiz inşallah” diyen Denktaş, 23 Eylül’de de Yatağan, Turgut’ta bir etkinlik düzenleyeceklerini anımsattı.

Geleceğin yetişkinleri, şimdileri uyarıyor

Çevre Mühendisi Deniz Gümüşel, yaptığı uzunca konuşmada; “İklim değişikliği hepimizin meselesi, sadece Muğla’nın değil; bütün ülkenin ve dünyanın meselesi. Dünya genelinde 20 milyon genç, biz yetişkinleri somut adımlar atmamız için uyarmak amacıyla, çeşitli etkinlikler düzenliyor. Bu nedenle önce geleceğimizin yetişkinlerine söz vermek istiyorum” diyerek,  çocuklara mikrofonu uzattı.

Çocuklar, duygu ve düşüncelerini çok kısa, ama vurucu tümcelerle ifade ettiler.

İlayda: Ağaçlarımızı kestirmek, köyümüzü kömüre verdirmek istemiyoruz. Geleceğimizi kömürsüz istiyoruz.

İncinaz: Evimizi yıkmak istemiyoruz. Ağaçlara tırmanmak istiyoruz. Köyümüzü yıkmasınlar.

Doğa: Ağaçları keserseniz, meyve yiyemeyiz.

Tema’nın genç gönüllüleri; “Bu dünya hepimizin.  Bunun için hepimizin bir şeyler yapması gerekiyor. Fosil yakıt kullanılmasıyla ortaya çıkan zehirli maddeler, insanların sinir sistemine, hayvanlara zarar veriyor. ‘Karbon izi’ yerine, güzel ayak izimizi bırakalım diyorum… Tek değil, bir olalım.

Milas Anadolu Lisesi öğrencileri ve mezunu gençler: “Dünya çapında küresel şirketler bunun sorumlusu. O yüzden dünya çapında küresel eylemler yapmak lazım. Devletler çevre ve enerji politikalarını belirlemeli. Bunun için de bilinçlenmek lazım… Kömür için ağaç kesmek çok yanlış; kömür sizi kısa süre idare eder, ama ağaçlar sizi daha ileriye götürür… Buraya geldiğimizde arkadaşlarımı aradım. Ama, birkaç kişi dışında gelen olmadı. Yetişkinlerin kendilerinden sonra geleceklere destek olmaları ve onları eğitmesi gerekir.”

“Muğla iklim krizinde önemli pay sahibi”

MUÇEP adına basın açıklamasını okuyan Zeynep Gündüzyeli, kısaca şunları söyledi:

“… Üzülerek ve utanarak söylemek durumundayız ki; Muğla bölgemiz de küresel iklim krizinde önemli bir paya sahip ve biz bugün bu sorumluluklara ve sorunlara bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz.

Çağrımıza destek vererek bugün burada bir araya gelen bölge halkımıza, basın çalışanlarımıza, etkinliğimize destek veren Muğla Büyükşehir ve Milas belediyelerimize, Milas ve Menteşe Kent Konseylerimize, TEMA Vakfı’na, milletvekillerimize, siyasi partilerimize, etkinliğimize renk katan yerel sanatçılarımıza teşekkür ediyoruz. Özel teşekkürümüzü de elbette bizleri küresel sorumluluğumuzu hatırlatan Milaslı çocuklarımızla birlikte tüm dünya çocuklarına ve gençlerine gönderiyoruz.

Bulunduğumuz yer, Milas’a bağlı Karacahisar ve İkizköy’ün arasında kalan yaklaşık 60 hektar büyüklüğünde bir orman alanı. Ne yazık ki bu güzel orman, iklim krizinin en önemli nedeni olan termik santrallere kömür sağlamak üzere maden sahası ilan edilen alanın içinde yer alıyor. Bu ormandaki tüm ağaçlar yakında kesilmek üzere işaretlenmiş durumda. Eğer Muğla’daki tüm linyit ruhsat alanları maden için kazılacak olarsa toplamda yaklaşık 30 bin futbol sahası büyüklüğünde orman alanı tahrip olacak. Eğer buna engel olmazsak, bu orman, daha önce yok edilen diğer ormanlarımız, köylerimiz, zeytinliklerimiz, yaşam alanlarımızla aynı kaderi paylaşacak ve barındırdığı tüm canlı hayatla birlikte maden çukuruna yuvarlanarak yok edilecek. Ne için? Ülkemizin izlediği kirli enerji politikaları çerçevesinde Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan termik santrallerine kömür sağlamak için…”

MUÇEP basın açıklamasının sonunda; çağdışı teknolojilerle işletilen, iklim krizinin baş sorumlusu kömürlü termik santrallerden derhal vazgeçilerek, yerine enerji verimliliğini ve doğa dostu enerji üretimini temel alan politikaların geliştirilip uygulanması istendi.  “Kömürsüz Muğla” hedefine ulaşıncaya dek mücadele vurgusu yapıldı.

“Kadınlarımız akciğer kanserinden ölüyor”

İkizköy’den Mehmet Oğultürk, söz alarak, şöyle konuştu: “ Eskiden burada hiç kimse kanserden ölmezdi. Ortalama insan ömrü uzundu. Son yıllarda kadınlarımız akciğer kanserinden ölüyor. Eskiden 1 ton zeytinyağı aldığımız yerden 5 kilo zeytinyağı alamıyoruz. Biz tamamen kömür madeni işine son verilmesini istiyoruz. Yoksa, burada yaşayan halk yavaş yavaş ölecek. Biz bu topraklarda hayatın zehredilmesine karşıyız.”

Rize’deki başka bir çevre etkinliğine katılmaya gideceğini belirten Milletvekili Mürsel Alban, “Muğla’yı ne Tek Adam’a ne de madencilere bırakmayacağız… Orman Bakanı, sadece insanı can olarak görüyor; cayır cayır yanan ormandan gelen canlıların, hayvanların çığlıklarını, ağaçların, bitkilerin canını umursamıyor. Yangın uçaklarına veremediği parayı beton firmalarına veriyor… Tekneye binip, koy koy doğayı, kıyılarımızı talan için dolaşan bir Turizm Bakanı var…” diye konuştu.

Köylü kadınların çığlığı, yakarışı

Kendilerine mikrofon uzatıldığında söz alan köylü kadınların bazılarının öfkeyle, bazılarının gözleri dolarak dile getirdiği isyan çığlıkları ve yakarışları dinleyenleri de duygulandırdı:

“Biz buradan çıkardığımız çıntarlarla çocuklarımızı büyüttük. Ağaçlarımız kesilirse, ne yer içeriz? Gerçek servet para değil, topraktır, ağaçtır. Biz köyümüzden, toprağımızdan olmak istemiyoruz. Şehirde yaşamak istemiyoruz… Ben sabah kahvaltıda kendi bahçemden kopardığım domatesi yemek istiyorum. Hepimiz 30 yaşın üzerindeyiz. Bu saatten sonra, nereye, kime alışacağız? Bütün komşularımız burada. Kömür önemliyse, zeytin ve çam ağaçları daha önemli. Biz burada doğduk, büyüdük, burada ölmek istiyoruz. Ölmek var dönmek yok!..  Bize gözyaşı döktürenin gözü kör olsun. Cumhurbaşkanım, seni biz ayaküstü diktiysek, sen de yanımızda dur. Önce Allah’a sonra size yakarıyoruz; ağaçlarımızı, toprağımızı, evimizi almayın!”

“Biz Suriyeli değiliz; obamızı terk etmeyiz”

Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, üç termik santralin etki alanı altındaki bir beldenin belediye başkanı olduğunu belirterek şöyle konuştu: “ Zaten coğrafi konum nedeniyle, Milas’ta hava kirliliği var. Siyasi çıkar peşinde koşanlar, seçim döneminde doğalgaz der, seçilemeyince çeker gider. ‘Madem sen oy vermedin, öl’ der. Doğalgazdan önce, fosil yakıttan vazgeçilmeli… Ben Karacahisarlıyım. İkizköy’ü kaybettik, şimdi önümüzde Karacahisar, Çamköy var… Biz bu tepkilerde çok geç kaldık. Buradakileri uyardık. Ama, köylüler gidip bizden habersiz arazilerini sattılar… Bu güzel doğanın, havanın kıymetini bilmedik, kaybedince acısını çekiyoruz. Herkes toprağına obasına sahip çıksın. Biz Suriyeli değiliz, obamızı terk etmeyiz… Çamköy’ü de imara açmıyoruz. Obamızı terk etmeyiz dedim. Etseydik, orası da giderdi. Güllük, Bodrum ve Havalimanı’na sesleniyorum; Eğer bize destek olmazsanız, susuz kalırsınız.

Aynı zamanda avukat olan HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki de şöyle konuştu:

“Burada bu eylemle, ülkeye, dünyaya örnek oluyorsunuz. Bu toprakları kimse sizlerden alamaz… Hasankeyf’de 12 bin yıllık uygarlıktan söz ediyorum; yalnızca 2 kez Moğol istilası nedeniyle zarar görmüş. 50 yıl ömrü olan bir baraj için bu uygarlığı yok eden iktidar var… Bu orman, birkaç elektrikli testere ile birkaç saatte yok edilebilir. Yenisini binlerce yılda oluşturamazsınız. Siz burada bütün insanlık için direniyorsunuz.”

Suat Özcan da öncelikle, direnci ve koltuğunu değil, memleketini düşünerek hareket ettiği için belediye başkanı Tokat’a teşekkür etti. Bu tür eylemlerde daha geniş katılımla Tek Adam’a sesimizi duyurmamız lazım diyen Özcan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Artık, doğal sanıp yiyip içtiğimiz her şey kirlendi. Tütün gibi değerli ürünlerden vazgeçilip, toprağa bağımlılık azaltılmaya çalışılıyor. Bundan sonra felaketin farkında değildik deme hakkımız yok. Hem Muğla’mız hem de ülkemiz için mücadele edeceğiz.”

Zengin kaynakların, fakir bekçisi…

CHP Genel Başkanı Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, yöre halkını evini, toprağını, ağacını korumak için nöbete çağırarak, nöbettekilere CHP’nin destek sözünü verdi. Ormanın, toprağın siyaseti olmaz, ama Milliyetçilik bu topraklara, ağaçlara, Muğla’ya, Salda’ya, Murat Dağı’na, Cerattepe’ye sahip çıkmakla olur diye konuşan Karaca, şunları söyledi:

“Bu siyasi iktidar Paris İklim Sözleşmesini imzaladı. Ona göre; ağaç kesmeyecek, fosil yakıttan uzak duracaksın, temiz enerji kullanacaksın… Buna uyarsan, biz de size fonlardan yardım vereceğiz diyor. Tüm ısrarlarımıza rağmen Meclis’e getirip bizlere onaylatmıyorlar… Sizler kömür tozları üzerinde yürürken, birilerinin cüzdanı doluyor.

Zengin kaynaklarımızın fakir bekçisi mi olalım? Bugün bizlere emanet olan bu zenginlikleri evlatlarımıza bırakalım. Evinizi, toprağınızı sattığınızda çok para verseler de o para bitmeyecek mi? Para onların olsun; bu topraklar, ağaçlar, evler, temiz hava ve su bizimi olsun… Bir gece içinde bu ağaçların hepsini birden kesebilirler. Sabah uyandığınızda bir bakmışsınız hiçbiri yok. Gece gündüz bu topraklar, evleriniz, ağaçlar için nöbete hazır mısınız?”

Etkinliğin sonlarını doğru söz alan Prof. Dr. Sabahat Genç de “İklim krizinin sonunda ölüm var” diyerek; “Önümüzde 12  yıl kaldığı söyleniyor. Zaten anormal iklim olayları başladı. Muğla’da çok fazla solunum hastalığı var. Yatağan’da kanser yaygın. Fosil yatıkları bırakmamız lazım. Ucuz enerji dense de maliyeti çok fazla. Sağlık sorunlarına ve harcamalarına neden oluyor” dedi.

Etkinlik, yöresel sanatçıların, genç müzisyenlerin mini konseriyle sürdü.

Editör: Gülçin Erşen
Beğendim 1 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık