“Alavara doğal sit alanı kararı geri alınmalıdır!”

Datça Özel  Çevre Koruma Bölgesi için yer alan Datça-Alavara Koyu ile ilgili yapılan doğal SİT status değişikliği sonucnda koyun yapılaşma tehditi altına girdiğini belirten Muğla Çevre Platformu Çevre Meclisi, bir basın açıklaması yaparak, bu kararın geri alınmasını istedi. Açıklama şöyle:

“Alavara doğal sit alanı kararı geri alınmalıdır!”

“Özel Çevre Koruma bölgesi olan Datça-Alavara’da, kritik öneme sahip bir alanın doğal sit statüsü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı kararları ile düşürüldü.

İlan edilen Bakanlık kararında, Alavara’nın  önemli bir bölümünün Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı olarak tespit edildiği görülüyor. Bu statü değişikliği, Yarımadanın bütünü açısından olumsuz sonuçlara sahip. Çünkü, söz konusu mevki, doğal yaşam alanlarının sürekliliğini kesintiye sokan bir noktada. Dolayısıyla, küçük bir alan gibi görülen bu alanda yapılan değişikliğin etkisi bütün yarımadaya yayılacak.

İçinde yaşadığımız corona virüsü salgınının bütün dünyayı tehdit eder düzeye ulaşmasında, doğal yaşam alanlarına doğru yayılan insan faaliyetlerinin ve bu alanların işgal edilmesinin önemli bir etken olduğu, konunun uzmanı bilim insanları tarafından açıklanmaktadır. Sürdürülebilir koruma alanı statüsünde (maden işletmeciliği dahil olmak üzere) yapılaşma olasılığı, bölgenin doğal yapısının tümden bozulmasına, büyük bir doğal yıkıma kapı aralamaktadır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan yetkililerin Alavara’ya ilişkin itiraz ve taleplerimizle ilgili, bir gazeteciye gerçeklere pek uymayan bir açıklama yaptığını da öğrendik. Bakanlık yetkilileri, Mutlak ve Nitelikli koruma alanlarında çivi çakılamayacağını söylemiş. 07 Aralık 2019 tarihinde yayınlanan, daha 3 yıl önce Ocak 2017’de ilan edilmiş ilke kararı yerine konulan 109 sayılı ilke kararıyla, Nitelikli Koruma alanlarında yapılaşma imkanının çok genişletildiğini; 10bin m2’den büyük alanlarda kamping ve 45 m2’ye varan büyüklükte 30 adete kadar bungalovlar (dolayısıyla yapılaşmaların 30 odalı otel büyüklüğünde çevresinde müştemilat alanları ile birlikte 1500-2000 m2 kapalı alanlı büyük motellere kadar büyümeye müsait hale getirildiğini) yapılmasının mümkün hale getirildiğini anlatmıyor. Geçmiş deneyimlerimiz, böyle yapılaşmaların giderek artan ölçüde başka yapılaşmalara, betonlaşmalara döndüğünü gösteriyor. Karara göre 30 adete kadar çıkabilecek bu bungalovlar neyin habercisi?  

Son ilke kararı, Sürdürülebilir Koruma alanlarında izin verilen yapılaşma imkanlarıyla, neredeyse koruma niteliğinin ortadan kalktığını düşündüren bir kullanımı mümkün kılıyor. Kararda açık olarak yer alan madencilik faaliyetinin söz konusu olmadığını söylemek  gerçekleri yansıtmıyor. Şu anda madencilik faaliyeti olmaması, bunun mümkün olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Madencilik faaliyetinin koşullara bağlandığı söylenirse, koşul olarak bahsi geçen ÇED Yönetmeliğinin ÇED raporu alınması zorunlu projeleri belirleyen 1 no’lu ekinin 27. maddesinde yapılan her düzenlemenin yargı kararıyla iptalinden sonra sözcük oyunu denebilecek değişikliklerle yeniden yürürlüğe konulduğunu biliyoruz.

Geçmiş deneyimlerimizle, Bakanlığın Muğla İl Müdürlüğünün, her nedense hep ÇED raporu alma zorunluluğu sınırı olan 25 hektarın hemen altında, 24-25 hektar arasında büyüklüğe sahip olan maden işletmeleri ile ilgili başvurularda Proje Tanıtım Dosyalarına ÇED gerekli değildir kararı vermeyi kural haline getirdiğini de biliyoruz. Bakanlık kendi biriminin görevi kötüye kullanma sayılabilecek bu işlemlerinden haberdar değil mi? 

Yatağan ve Milas’ta topoğrafyayı değiştirdiğine, çevreyi, ormanları, yöre insanının hayatını yıkım düzeyinde etkilediğine tanık olduğumuz, yıllardır orada duran maden kazı alanları, ilke kararında madenciliğin koşulu diye yazılmış olan bozulan alanı rehabilite etmenin pratikte nasıl yapıldığının açık kanıtıdır.”

Gündeme gelmesi hayal bile edilemez olan Ölüdeniz’de çok yakın günlerde jeotermal sondajı yapılmaya kalkılması ve geniş bir kamuoyu tepkisi üzerine vazgeçilmiş olması, Bakanlığın Alavara’da madencilik yapılmayacağı açıklamasını ve Alavara’yı bekleyen tehlikeyi değerlendirmek için belirgin örnektir. Ülke çapında yaşanan yüzlerce başka örnek, maden sektörünün sınır tanımaz bir doğa talanı yaklaşımı içinde olduğunun açık göstergesidir. Koruma-kullanma ilke kararında madenciliğin izin verilen faaliyetler arasına eklenmiş olması da bu anlayışı ortaya koymaktadır.

Bütün bunları göz önüne aldığımızda Bakanlığın Alavara ile ilgili bir gazeteciye yaptığı açıklamanın gerçekleri yansıtmadığı açıktır.  

Muğla Çevre Platformu olarak Alavara doğal sit alanı kararının geri alınması gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz. Bunu sorumlu resmi makamlara bir kez daha hatırlatıyor ve kamuoyu ile paylaşıyoruz. Datça Meclisimiz tarafından başlatılan change.org/datcaalavara adresindeki imza kampanyasında bir haftada ulaşılan 30bine yakın imza bu talebin haklılığının göstergesidir. 

Talebimiz, bölgenin bir bölümünde geleneksel olarak yapılagelen tarımın engellenmesi ve sona erdirilmesi değildir. Düzenlemenin, Alavara’nın yapılaşmasına neden olacağını, orayı bir rant alanına dönüştüreceğini öngörüyor ve buna karşı çıkıyoruz. Talebimiz, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kararının geri alınarak, Sürdürülebilir Koruma Alanı statüsüne yer verilmeyen, Nitelikli Koruma Alanı ve Mutlak Koruma Alanı statüleriyle yeniden düzenlenmesidir.

Bu çerçevede, resmi makamları kararı geri alarak yeni bir düzenleme yapmaya; basını ve duyarlı kamuoyunu da haklı talebimizi desteklemeye, başlattığımız imza kampanyasına katılmaya ve CİMER üzerinden talepte bulunmaya çağırıyoruz.

İlgililere ve kamuoyuna saygı ile duyururuz. 

Muğla Çevre Platformu

İmza kampanyamızın bağlantısı: www.change.org/datcaalavara

 

 

 

 

Editör: Gülçin Erşen
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık