“Bir araya gelip sorunları çözeceğiz!”

Oktay ÇAYIRLI -

“Bir araya gelip sorunları çözeceğiz!”

Bodrum’da önceki gün düzenlenen ‘Türkiye’deki Ormancılık Politikalarının Toplumsal Yansımaları, Orman Köylüleri ve Kentler Üzerindeki Etkileri’ konulu Çalıştaya katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çalıştayın ardından Bodrum Belediyesi’ni ziyaret edip İskele Meydanında halka hitap ettikten sonra akşam saatlerinde ilçemize geldi.

Saat 17.30 sıralarında Milas’a gelen Kılıçdaroğlu, ilk olarak Milas Belediyesi’ne geçip Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ı makamında ziyaret etti. Burada Belediye Meclis Üyeleri ve Belediye Çalışanlarıyla bir araya gelen Kılıçdaroğlu daha sonra MİTSO Lokali’nde sivil toplum örgütü temsilcileri, mahalle muhtarları ve partili yurttaşlarla buluştu.

 

CHP bu ülkenin

sağduyusudur

Programın açılış konuşmasını yapan Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, “Hangi partiye oy verirlerse versinler, Milas’taki muhtarlar ve sivil toplum yöneticileri, sorumluluk sahibi, tutarlı insanlardır. CHP bu ülkenin sağduyusudur” dedi.

 

Başkan Tokat’ın ardından söz alan CHP Milas İlçe Başkanı Suat Özcan ise, “Ülkemizin içinde bulunduğu bu koşullarda, her gün üzücü olaylarla karşı karşıya olduğumuz bu ortamda, sayın Genel Başkanımızın Milas’ta olması bizleri mutlu etti. Bugün burada vereceğiniz mesajlar geleceğe daha umutla bakmamızı sağlayacaktır” dedi.

 

“Belki beni yeteri kadar

tanımıyorsunuz”

Tokat ve Özcan’ın konuşmalarının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yoğun alkışlar arasında kürsüye geldi.

Konuşmasına, “Belki beni yeteri kadar tanımıyorsunuz. Bazen televizyonlardan bağırarak konuşuruz, sitem ederiz. Sizler televizyonlarda gördüğünüzde de kim bu Kemal Kılıçdaroğlu demişsinizdir. Ben 7 kardeşli bir aileden geliyorum. Ailede tek okuyan çocuk benim. Devletin birçok kademesinde görev yaptım. Siyaset hiç aklımın köşesinden bile geçmezdi. Ama kader bizi siyasetle bile tanıştırdı. Siyasete başladığım gün mal varlığımı açıkladım. Çünkü siyasete giren adamın dürüst olması lazım” dedi.

 

“Dış politika

milli olmaktan çıktı”

Türkiye’nin birçok sorunu olduğunu, ama bu sorunlardan 5’nin (Dış Politika, Ekonomi, Eğitim, Hukuk ve Terör) çok büyük önem taşıdığını belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’nin birçok sorunu var. Bunların 5’i çok büyük önem arz ediyor. Bu beş büyük sorun çözülmediği sürece Türkiye’nin rahatlaması mümkün değil. Bunlardan birincisi dış politikadır. Dış politika milli olmadığı sürece Türkiye’nin başı beladan kurtulmaz. Son on dört yılda dış politika milli olmaktan çıkmıştır. Bu ülkede başbakan olmak için ilkokul diplomasının olması ve halkın en çok oy verdiği bir partinin genel başkanı olması lazım.

15 Temmuz’dan sonra bir kere Saraya gittim. Sayın Cumhurbaşkanına, ‘devlette liyakat sistemini çökerttiniz, onun için bu hale geldik’ dedim. Kendimden örnek verdim. Memur olduğum dönemde başbakanlarla bir araya gelip çalışmalar hakkında görüş alışverişinde bulunurduk.

‘Dış politikada yanlış yapıyorsunuz’ dedik. Dinlemediler. Devleti yöneten kişinin, sadece Türkiye’nin değil dünyanın dengelerini iyi okuması lazım. Hukuku savunan, evrensel hukuku savunan bir Türkiye Cumhuriyeti terör örgütüyle muhatap oldu. Dış politikamız iyi gitmiyor, herkesle kavga ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devletini kimse bu duruma sokmamalı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sıradan bir devlet olmamalıdır. Bir başka devletin başkanı bizim devlet başkanımızı dizayn etmemeli. Dışarıdan yapılan müdahaleleri kabul etmemeli.

 

“Bir devleti devlet yapan

o devletin kurumlarıdır”

Ekonomi ikinci büyük sorun alanımız. Dolar, aldı başını gidiyor, yatırımcı önünü göremiyor. Bu kriz neden şu anda Türkiye’de var. Çünkü ekonomi iyi yönetilmedi. Şu anda ekonomimiz hiç de iç açıcı değil. Hiçbir yatırımcı ne olacağını bilemiyor. Ekonomide yatırımcıya güven vermek gerekiyor. Siz güven vermezseniz nasıl gelecekler, yatırım yapacaklar? Merkez Bankasına müdahale ediliyor, ‘faizi indir, kaldır’ diye. Bir devleti devlet yapan o devletin kurumlarıdır. Amerika’yı ele alalım. Başkan değişir ama kurumlar değişmez, çalışmalarından ödün vermez. Ali’ye Veli’ye göre değil Amerika’nın çıkarları doğrultusunda çalışırlar. Bizde kurum kültürü yıkılıyor.

 

“Osmanlı niye battı?”

Üçüncü sorunlu alanımız eğitim. Bir ülkenin geleceğini belirleyen temel unsur eğitimdir. Zaman zaman televizyonlarda Osmanlı’yı överler. Atalarımızdır övsünler ama Osmanlı niye battı? Bunu araştıran var mı? 600 yıllık Osmanlı kendi tebasını eğitememiş, okuma yazma bilmiyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk işi millet mekteplerini kurmak oldu. Osmanlı, tek tüfek üretemeyen devletti. En güçlü olduğumuz dönem Fatih Sultan Mehmet dönemidir. O bile top dökecek ustasını dışarıdan getirdi. Teknolojiyi dışlarsanız sadece başkasının ürettiklerini tüketirsiniz. Üretenler, eğitim, bilgi düzeyi yüksek olanlar. Tüketenler ise bizim gibi toplumlar. Teknolojiyi kullanmak uygarlığın belirtileri değildir, yaratmak belirtileridir. 4 + 4 + 4 sistemi diye bir reform yaptılar. Önerilen sistem daha önce hiç gündeme gelmedi ve konuşulmadı. Beş milletvekili gitti imza attı kanun teklifi verdi. 5’inden biri bile eğitimci değil. Düşünün Pisa sonuçlarını. Okuduğunu anlamayan bir toplum yarattık. ‘Eğitim sistemini dinamitlediniz’ diyoruz; bize ‘imam hatiplere karşısınız’ diyorlar. İyi de, imam hatipleri kuran zaten biziz niye karşı olalım. İran’ın bilimsel yayınları Türkiye’yi geçti. Üniversiteler her türlü fikirlerin görüşüldüğü yerlerdir. Bilime Müslümanlık kadar önem veren başka bir din de yoktur, bunu da söyleyeyim. Biz ilimi bilimi de mahvettik. Üniversite hocalarını aldık hapse attık. Hepimizin sorumluluğu var. Sizin de benim de. Sizler de sorumluluklarınızı bileceksiniz ben de.

 

“Cumhuriyeti bir adama

teslim edersek hep

birlikte kaybederiz”

Başka bir sorunlu alanımız hukuk. Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırırsak, Türkiye dünyada saygınlık kazanır. Eğer cumhuriyeti bir adama teslim edersek hep birlikte kaybederiz. Hiç metni görmeden anayasa değişikliğine imza atan milletvekili var. Böyle insanların bir daha o meclise gelmemesi lazım. Anaya değişikliği içerisinde partili cumhurbaşkanı da var. Bu mümkün mü? Başbakan partili olabilir ama tarafsızlık yemini eden bir cumhurbaşkanı nasıl partili olur! Ben o cumhurbaşkanıyla nasıl bir araya gelip de görüşme yapabilirim. Cumhurbaşkanı seçildi diyelim partinin genel başkanı. Cumhurbaşkanını bu durumda il başkanı mı temsil edecek, vali mi? Tüm bu ayrıntıların konuşulması lazım. Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesi var, 12’sini ben tayin edeceğim diyor. Yarın sen bunların karşısına çıktığın zaman kim ceza verecek sana! Devlet, hukukun üstünlüğü üzerine kurulmazsa hiç kimse kazanamaz. Sistemin olmazsa olmazı hukuk devletidir. Kanun hükmünde kararname çıkarması için yetki verilmesi gündemde. Yani bir sabah kalkıp ‘ben maliye bakanlığını kapatıyorum’ diyebilir. Cumhuriyette öyle bir şey yoktur. Bu rejim değişikliğidir. Diyorlar ki rejim değişikliği yoktur. Yapılanlarla yetki devri yapılıyor ve bu rejim değişikliğidir. Bir kişinin arzusu doğrultusunda rejim değişmez. Sayın cumhurbaşkanı eğer bu anayasa kabul edilirse istediği zaman meclisi bile feshedebilir. Mustafa Kemal Atatürk’e bu yetki verilmedi. Böyle bir yetki verilmek istenmiş ve 3 genç milletvekili bir konuşma yapıp ‘milletin seçtiği bir meclisi bir kişi feshedemez’ demişlerdir. Başkomutanlık da ayrı bir konu. Başkomutanlık meclis tarafından verilen bir yetki. Atatürk’e başkomutanlık 3 aylık bir süre için verilmiştir. Şimdi süresiz bir başkomutanlık verilecek. Bu tartışılmıyor.

 

“O bankanın kuruluşuna

kim izin verdi?”

Terörden nasıl kurtuluruz diye bir rapor hazırladık verdik, siz bilmezsiniz dediler. İllegal örgütlerle masaya oturdular. Terör örgütü üyelerinin ayaklarına cumhuriyet savcısı gönderdiler. Her gün şehitlerimiz geliyor. Bu konuda çok açık, çok net, çok kararlı bir duruş sergilenmesi lazım. Terörle mücadele akılla, mantıkla, birikimle, deneyimle yapılır. Diğer ülkelerin çalışmalarına bakılır. Şu anda bizim bir sorumluluğumuz yok. Ama millete karşı sorumluluğumuz var. Türkiye’de IŞİD diye bir şey yoktu. FETÖ diye bir şey yoktu. Bunları topraklarımıza, kurumlarımıza kim yerleştirdi? Bunların hesabını veremeyenler, Bank Asya’ya para yatıranlara hesap soruyor. E, o bankanın kuruluşuna kim izin verdi? Hesap soruyor musun, sormuyorsun. Terörle mücadelede çifte standart olmaz. Akılı, azimli bir çalışma yapılmalıdır. Kendi sorunlarımızı kendimiz çözebiliriz. Ortak akıl. Bir araya gelip sorunları çözeceğiz. Türk siyaseti kendine çeki düzen vermek zorundadır. Bu işin sağı, solu yoktur, ortası yoktur.”

 

“Dünyanın en köklü

4 eski siyasi partisinden

biriyiz”

Konuşmasının son bölümünde, 15 Temmuz sürecine değinen Kılıçdaroğlu, “15 Temmuz’da çok şey değişti. Hepimiz darbeye karşı durduk. Bir daha darbe ile karşılaşmamak için neler yapmamız gerektiğini de Yenikapı’da dile getirdik. Sonra ne oldu, hiçbir şey olmadı. ‘Yenikapı ruhu’na ne oldu? Bir müsibet bin nasihattan iyidir. Ama ders almıyoruz. Oturup bir araya gelmesini, konuşmasını bilmeliyiz. Söylüyoruz, gereği yapılmıyor. Başbakanın iradesi yok, yapamıyor. Bizim, vatandaş olarak oturup yeniden düşünmemiz lazım. Çünkü bizim bayrağımıza karşı borcumuz var. Biz sıradan bir parti değiliz. Dünyanın en köklü 4 eski siyasi partisinden biriyiz. Bizi kendi geleneklerimiz ve töremize bağlıyor” dedi.

Kılıçdaroğlu konuşmasının son bölümünde, Türkiye’nin başarılı bir ülke olması için demokrasi, üretim, sosyal devlet ve sürdürülebilirlikten oluşan 4 aşamalı stratejiyi hayata geçirmesi gerektiğini dile getirerek, yoğun alkışlar arasında sözlerini tamamladı.

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık