Çok büyük bir iddia!...

Oktay ÇAYIRLI -

Çok büyük bir iddia!...

İlçemizde düzenlenen bir basın toplantısında müthiş iddialar ortaya atıldı… Barın Emlakçılık Gayrimenkul Limited Şirketi yöneticisi Tuncer Rıfat Barın tarafından yapılan açıklamada, Truva Hazinesi’nin yerinin tespit edildiği ifade edildi… Açıklamada, “Bu hazine tümüyle Truva Krallığı’ndan kalma, içlerinde ünlü Palladion, Baphomet, Repteliyan ve diğer heykeller ile kraliyet altınları ile mücevherlerin bulunduğu hazinedir. Allah’ın izniyle Cumhuriyet ve dünya tarihinde devletimizin ve de bir devletin bir kerede kazanabileceği en büyük hazine olacak. Bize göre toplam piyasa değeri 500 trilyon ABD doları civarında” denildi…

 

Piyasa değeri 500 trilyon

ABD doları

Güvercinlik Mahallesi’nde 200 yıl önce yaşayan Voyvoda Hacı Hüseyin Ağa’nın torunları olduğunu iddia eden 550 kişinin, yaklaşık 75 milyon lira değerindeki 170 dönümlük arazinin tapusunun kendilerine verilmesi için başlatılan hukuk mücadelesiyle adı gündeme gelen Barın Emlakçılık Gayrimenkul Limited Şirketi yöneticisi Tuncer Rıfat Barın, Avukat Devrim Deniz’in bürosunda dün bir basın toplantısı düzenleyerek “Ege Bölgesi’nde büyük bir hazinenin var olduğu”nu öne sürdü.

Hazinenin yerini keşfeden kişinin can güvenliği için fazla ayrıntı veremeyeceğini belirterek açıklamasına başlayan Barın, Truva hazinesi hakkında sadece Ege Denizi’ne komşu bir yerde olduğunu söyleyebileceklerini belirterek, “Arkadaşlar, bu hazine tümüyle Truva Krallığı’ndan kalma, içlerinde ünlü Palladion, Baphomet, Repteliyan ve diğer heykeller ile kraliyet altınları ile mücevherlerin bulunduğu hazinedir. Allah’ın izniyle Cumhuriyet ve dünya tarihinde devletimizin ve de bir devletin bir kerede kazanabileceği en büyük hazine olacak. Bize göre toplam piyasa değeri 500 trilyon ABD doları civarında” dedi.

 

İlk önce halkla

paylaşmayı uygun

gördük

Truva Hazinesi’nin yerini E. B. adlı kişinin bulduğunu ifade eden Baran, “E. B. adlı yeni bir müşterim, bundan yaklaşık 5 ay kadar önce yanıma gelip bu hazine hakkında bilgi verdi. Ben de neyin nesidir tam olarak bilemediğimden kendisinden bir müddet düşünmek için zaman istedim. Gerekli araştırmaları yapıp konuya biraz daha vakıf olduktan sonra müvekkilim ile birçok kez tekrar buluştuk. Bu konuyu devlet büyüklerimize hangi yollardan anlatabileceğimiz, konu hakkındaki endişelerimiz, kendisinin bulmuş olduğu bu hazinedeki benim sorumluluklarım, iş bitimindeki çıkarlarımız gibi birçok konuyu belli bir plana oturttuktan sonra basın aracılıyla bu konunun halkımızın da bilgisi dahilinde başlamasını münasip gördük. Ve kendisinden almış olduğum yetkimle bugünden itibaren bu konunun baş sorumlusu ve muhatabının vekili olarak karşınızdayım” dedi.

 

Yaklaşık 10 bin yıllık

bir hadise

Bulunduğu iddia edilen Truva Hazinesi ile ilgili açıklamalarda bulunarak konuşmasını sürdüren Baran sözlerini şöyle sürdürdü:

“Truva savaşı İ.Ö. 1184 yılında olduysa, buna 2016 yıl daha ilave ettiğimizde toprağa gömülme zamanı yaklaşık 3 bin 200 yıl öncesi oluyor. Bir de içindeki müştemilatın Truva Krallığı döneminden geldiğini göz önüne alırsak, yaklaşık 10 bin yıllı devirmiş bir hadise. Yani hazinenin bulunduğu çukurlardan bir çömlek parçası bile çıksa kendi başına kıymetliyken bir de size hazinenin içinde bulunan anlatacaklarımı da hesaba katarsak bizim rakamımıza gelirsiniz diye düşünüyoruz.

 

Bu hazine devasa güçte

Bu hazine mevcut kanunlarımıza göre; öyle git harcını yatır devletimizden 4 memur al onların nezaretinde kazı yaptır türünde bir iş değil. Tümüyle devletimizi, milletimizi ve devlet büyüklerimizi ilgilendiren devasa güçte. Bizim basına çıkma nedenlerimizden biri de buradan kendilerini bilgilendirmek. Çıkacak olan hazine öyle falanca müze müdürlüğünde veya yediemin deposuna konularak saklanacak türden değil.

 

Bir depoda tutulmasını

istemiyoruz

Bu işi çözse çözse sayın Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız ile Meclisimizin çözebileceğine inanıyoruz. Bundan en ufak bir endişemiz yok ve olamaz. Hem ayrıca diğer bir basına çıkma nedenimiz ise çıkartılacak bu hazineyi devletimize kazandırıp, tüm incelemeleri yapıldıktan sonra biz halkımız ile dünya insanlığının ziyaretine açılmasını istememizdir. Diğer bir deyişle devlet sırrı deyip saklanmasını ve de bir depoda tutulmasını istemiyoruz. En kısa sürede ülkemize ve dünya insanlığına mal olmasını istiyoruz.

 

Dünya dışı bir element

ya da cisim

Yine bu hazinenin ünü ve parasal değerinden başka hazineden çıkacak olan bazı heykellerin içinde yüksek enerji saçan dünya dışı bir element ya da bir cisim diye adlandırabileceğimiz nesnelerin oluşu. Bu hazinenin içinde bulunan yaklaşık 3’ü büyük ebatta 15 adet heykellerin içinde bulunan; bir tanesi Azazel veya Azazil olarak bilinen meleğin hatta tapınak şövalyelerini de kapsayan Baphomet’in de ilham kaynağı İLLUMUNATİ heykelinin aslı ile kendilerinin REPTELİYAN soyundan geldiğini iddia eden insanların, atalarını tasvir eden 10 bin yıllık orijinal heykelleri. Bu heykellerin içlerinde barındırdıkları özel bir enerji veya bir element yoksa dahi Truva tarihi Hz. Süleyman’ın tarihinden öncesine dayanıyor olması. Tapınak şövalyelerinin atası kurucusu Hiram usta ve de Masonların kurucuları kendi sembollerini üretirken bir yerlerden esinlenmek mecburiyetindeydiler. Bence o dönemde Truva Krallığı’nda bulunan bu heykelleri kendilerine referans ve örnek almış olmalılar ki günümüzde dahi halâ bu sembollerin yakın versiyonlarıyla anılmaktadırlar. Dünyayı ekonomik açıdan ellerinde tutan bu kişilerin bir anlamda bu heykelleri kendi kutsalları ve de bundan böyle onları kendi içlerinde motive edecek enerji kaynağı olarak kabul edildiğinde heykel başına 100 trilyon dolar onlar için sırf sahip olabilmek adına seve seve, kibarca ve kolaylıkla ödeyebilecekleri miktarlardır. Bu kadar parayı hemen vermeye razı olabilecek ülkelerin başında başta Amerika, İngiltere, Almanya gelecektir diye düşünüyorum. Ancak diğer yandan yancı devletler ise Fransa, İtalya, Yunanistan ile İsrail bir alt grupta ise Çin ile Rusya’yı düşünmeliyiz. Zaten ülkemizin bu konu hakkında deneyimi ve tecrübesi olmadığı için ve de hazine kasasına değerli varlıklar olarak envanterine işleyebilmesi için de kendi bünyemizde oluşturduğumuz ‘Değerlendirme ve Kıymet Taktir Komisyonu’nun bulunan hazine ile alakalı bilgi ve tecrübesi olmaması ve de ekonomimize katkısı için taraf olduğumuzdan dünya devletlerinin de ekspertiz raporlarını almak mecburiyetindeyiz. Yaklaşık 10 devletten alacağı görüşlerin ortalaması heykellerin dünya pazarındaki piyasa değerini gösterecektir. Bu durumda 2 heykel 200 trilyon doları görecekse, Palladion heykeli kendi başına ayrı bir gizem 100 trilyon da o olsa, diğer çıkacak olan heykeller ile hazineyi de işin içine katarsak bu arada ekspertiz değerini hesaplarken Rusya’nın elinde bulunan 8 – 10 parça Truva mücevherlerine biçilen parasal piyasa değerini ölçü aldığımızda bu hazinenin toplamda 500 trilyon dolar civarında bir rakamı görmesi gerektiğine inanıyoruz.

 

Bilim adamları gözetiminde

Dolayısıyla yaklaşık 10 bin yıllık geçmişi olan büyük hazinenin gerek ilk gün yüzüne çıkacağı kazılar sırasında, gerekse heykeller ile hazinenin kayıt altına alınması ve de incelenmesinde adlarını az önce saydığım ülkelerin bilim adamlarının da gözetiminde olması gereklidir. Yine dünya ülkelerine bu hazine sayesinde oluşacak yeni ilave maddi gücümüzü, ülkemizin tanıtımın, ekonomimizin neden bir anda coştuğunu iyi anlatmalıyız. Bizim kanunsuz yaptığımız bir iş yok. Aksine her ne yapılacaksa kanunlar çerçevesinde olmalı. Kanunlar belli ve de açık her şey ortada. Dolayısıyla bu saatten sonra beni ‘şahsı gözaltına aldık’ deyip apar topar karga tulumba yakalayıp götüreceklerini zannetmiyorum. Hepimizin normal günlük rutin yaşadığımız hayatımız var. Bu iş benim ve ailemin normal yaşamını etkilememeli.”

 

Bakan davet ederse giderim

Sözlerine “konunun muhatabının Kültür ve Turizm Bakanlığı olduğu”nu belirterek sürdüren Barın, “Sayın Kültür Bakanımız Nabi Avcı, bu konu hakkında bana davetiye çıkartırlarsa elbette ki icabet eder derhal makamına giderim. Arkadaşlar, bu arada bu haberden sonra benim tanıdığım veya tanımadığım kişilerin bu konu hakkında bana ulaşmalarını da istemiyorum. Hatta kendilerinden rica ediyorum. Lütfen bana ulaşmaya çalışmayın. Basına şimdiki anlattıklarımdan daha farklı veya fazla bir bilgi benim de yok. Zaten sorumluluk almamak adına hiç merak etmedim bile. Ancak ilk öğrendiğimden bir müddet zaman geçtikten sonra merak ettiğim husus şu olmuştu. E. B.’ye kerametin, sırrın nedir diye sordum. Kendisinden aldığım yanıt ise hazinenin bulunduğu araziyi asla kazmadığını, dolayısıyla devletimiz ile anlaşmamız halinde bu durumun devletimizin atayacağı uzmanlarınca da tespit edilebileceğini, ilgili kanunda 4 günlük ihbar süresini okuduğunu ve de bildiğini onun için de yerin altında tam olarak ne olabileceği hususunda % 100 bir delil veya garantisinin elinde olmadığını, buna karşılık bu orana yakın güçlü tahmininin olduğunu, hatta hatırı sayılır ciddiyette zannettiğini ancak olayı ilk başlangıcından bu zamana kadar olan başından geçen tüm olayı bana hazinenin haritasını verirken anlatacakmış, söz verdi” dedi.

 

Hazinenin bulunduğu yere

“yarım para” işareti

E. B.’nin teknolojik araçlarla hazinenin olduğu yerin röntgenini çektiğini belirterek basın mensuplarına çekilen fotoğrafları gösteren Barın, “Size şimdilik temsili resimlerden başka E. B. tarafından hazinenin bulunduğu arazinin iki başına tedavülden kalkmış seri numaraları M46 417536 ile M70 489952, eski 1.000.000 TL’lik paraların yarısını birer taşın altına koymuş. O paraların diğer yarısı kendisinde. İnşallah hazinenin çıkarılması için çalışma başlatılırsa yakında paranın tümünü görmek hepimize nasip olacak” dedi.

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık