“Doğal değerlerimize sahip çıkmak, Cumhuriyete sahip çıkmak demektir!”

A.Kemal KAŞKAR -

“Doğal değerlerimize sahip çıkmak, Cumhuriyete sahip çıkmak demektir!”

Türkiye Kent Konseyleri Platformu (TKKP) 21. Genel Kurulu, 25-26 Şubat 2017 tarihlerinde Milas Belediyesi ve Milas Kent Konseyi ev sahipliğinde Milashan Otel’de yapıldı.

“Kent Konseyleri de demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır” başlığıyla yayınladığımız ilk gün programının ardından genel kurul toplantısı 26 Şubat Pazar günü saat 10’da, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruşen Keleş’in konuşmacı olarak katıldığı ve “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan Doğal Sit Alanları ile ilgili Yönetmelik değişikliğinin olası sonuçları” konulu panel ile başladı.

 

Kent Konseyleri

hakkında da birkaç söz

Prof. Dr. Ruşen Keleş, sözlerine ‘Kent Konseyleri hakkında da birkaç söz söylemek istediği’ni belirterek başladı ve “Tarihi gelişim süreci içinde demokrasi, ‘doğrudan demokrasi’ olarak başlamış, nüfus artışı ile birlikte temsili demokrasi ortaya çıkmıştır. Günümüzde, zaman içinde yaşadığı, yaşattığı sıkıntılarla büyük ölçüde sarsılan güveni yeniden tesis etmek üzere telafi mekanizmaları olarak ‘doğrudan demokrasi’nin unsurları Kent Konseyleri, Mahalle Meclisleri devreye girmiştir” dedi.

Sözlerini; ‘Devlet ve Ulus’un, tarih sahnesine ilk çıktıkları dönemde ‘içiçe’ olarak değerlendirildiğine, ancak bunların günümüzde artık ‘ayrı kavramlar olarak’ ele alındığına dikkat çekip ‘yönetim’ ve ‘yönetişim’ kavramları üzerine açıklamalarda bulunarak sürdüren Prof. Dr. Keleş; “Yönetim dediğimizde, ayrı ayrı yöneten ve yönetilenden söz ediyoruz. Diğerinde ise demokratik katılım yollarının açılmasıyla çok aktörlü, çok taraflı bir yönetimdir söz konusu olan. Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler’in, 1960’lardan bu yana bu konuda çalışmaları vardır. Türkiye’nin 1988 yılında, bazı çekincelerle imzaladığı ‘Yerel Yönetim Özerklik Şartı’nda, ‘yeni yönetim anlayışları’nın yansımaları görülüyor. Örneğin, belediye meclislerinin, doğrudan demokrasi yöntemleriyle desteklenmesi konusunda yerel yönetimlerin çalışmalar yapacağı belirtiliyor. Bu konuda ön şart, ‘katılım kültürü’nün tüm toplumda yüksek bir düzeyde oluşturulup geliştirilmesidir. Bu olmadığı takdirde, doğrudan demokrasinin uygulanmasında güçlükler olacaktır” dedi.

 

“Bu tür etkinliklerin,

örgütlenmelerin gelişip

yaygınlaşmasını takdirle

karşılamaktayım”

Konuşmasında daha sonra, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan Doğal Sit Alanları ile ilgili Yönetmelik değişikliğinin olası sonuçları”na ilişkin görüşlerini dile getiren Prof. Dr. Keleş, 11 Şubat 2017 tarihinde Menteşe’de, Muğla Büyükşehir Belediyesi ile Mimarlar Odası Genel Merkezi’yle birlikte düzenledikleri “Doğal Mirasımız Doğal SİT Alanları” Panel ve Forumuna Muğla Büyükşehir ve Menteşe Belediyeleri, Milas, Marmaris ve Bodrum Kent Konseyleriyle birlikte çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisinin katıldığına ve 2000 yılında, yaklaşık 50 belediyenin katılımıyla kurulan Tarihi Kentler Birliği’nin (TKB) üye sayısının bugün 500’e ulaştığına dikkat çekerek, “Bu tür etkinliklerin, örgütlenmelerin gelişip yaygınlaşmasını takdirle karşılamaktayım. TKB’nin Edirne’de yaptığı bir toplantıda yaptığı konuşmada, ev sahibi Edirne Belediye Başkanı, yakın zamana dek, ‘doğal ve kültürel miras’a sahip çıkan belediye başkanlarının seçim kaybettiğini, son dönemlerde ise ‘doğal ve kültürel miras’a sahip çıkan belediye başkanlarının kazanmaya başladıklarını belirtmişti. Bu durum, halkta ve yöneticilerdeki gelişmeyi gösteren umut verici bir durumdur” dedi ve sözü Doğal ve Tarihi Değerlerimize ilişkin derecelendirmeler, Ankara Atatürk Orman Çiftliği’ne (bir tür tenzil-i rütbe yapılarak) 1’inci dereceden 3’üncü dereceye indirilip ‘saray inşa edilmesi’, 2B Kanunu, İstanbul Çamlıca Camii, İstanbul’a 3. Köprü ve 3. Havalimanı, Kanal İstanbul gibi olumsuz örneklerden de söz edip Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2011’de kurulmasıyla birlikte yapılan değişiklikler ve değişiklik girişimlerine ilişkin değerlendirmelerini katılımcılarla paylaşarak, “Trabzon’daki Atatürk Köşkünün önündeki çam ağaçları, 12 Eylül 1980 darbesi sonrası ilin sıkıyönetim komutanı tarafından, ‘denizden geçen gemileri görmesine engel olduğu için’ kestirilmişti. Yine Trabzon’da, Trabzon Lisesi binasının yenilenmesi ihtiyacı hasıl olmuş ve bu konuda hazırlatılan proje, okulun bahçesindeki manolya ağaçlarının kesilmemesi için yenilenmişti. Yalova’daki köşkün hikayesini hemen hepimiz ‘Yürüyen Köşk’ diye biliyoruz. Köşkün yanındaki ağacın dalları pencereden içeri girecek şekilde uzayınca, bahçıvan ‘ağacı kesmek lazım’ diyor. Bunun üzerine, bugünkü yöneticilere hiç benzemeyen Mustafa Kemal Atatürk, ‘Hayır’ diyor ve köşk ağaçtan uzaklaştırılıyor. İşte, aradaki büyük anlayış, yaklaşım farkı budur” dedi.

Prof. Keleş, konuşmasının son bölümünde, Doğal SİT Alanlarının yeniden kategorize edilmesi girişimlerine  Muğla’da sivil toplumdan gelen, gösterilen tepkilere değinip bu çalışmaları olumladı ve sözlerini şöyle tamamladı:

“Doğal değerlerimize sahip çıkmak, Cumhuriyete sahip çıkmak demektir!”

 

Çevre Çalışma Grubu

raporunun sunumu

Yaklaşık 50 Kent Konseyini temsilen 110 kişinin hazır bulunduğu ve Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, Başkan Yardımcısı Faik Karagöz ve Belediye Meclis Üyesi Enver Tuna’nın da katıldıkları ikinci gün programında daha sonra, Türkiye Kent Konseyleri Platformu Çevre Çalışma Grubu raporunun sunumu, Kırklareli Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Göksal Çidem tarafından yapıldı.

 

‘Dikkat İş Makinası

Çıkabilir!’

Ergene Nehri başta olmak üzere Trakya’daki çevre sorunlarına dikkat çekilen sunumda Çidem; Ergene’de artık ‘su değil’ ‘niteliği belirsiz bir sıvı’ aktığını belirterek, “Bütün yıkım projelerinin hepsi bu bölgede. Enerji şirketlerine tanınan haklar, sadece çevresel değil yaşam haklarımızı da tehdit etmeye başladı. Tarım üreticisine kapalı olan yeraltı su kaynakları termik santrallar ve kömür ocakları için açılıyor. Bu olumsuz gidişe karşı hukuk mücadelesi veriliyor ama bu da çare olamıyor. Bizim oralar için, ‘Ne ekersen onu biçersin’ sözü geçerli değil. Çeltik ektik AVM çıktı, Mısır ektik Cezaevi çıktı. Istranca dağlarının üçte biri Bulgaristan’da. Orada, ‘Çadır Kurmak Yasak’, ‘Kamp Yapmak Yasak’, ‘Evcil Hayvanla Dolaşmak Yasak’, ‘Avlanmak Yasak’ diye tabelalar var. Bizim tarafımızdaki tabelalarda ise şunlar yazıyor: ‘Dikkat Kamyon Çıkabilir!’, ‘Dikkat İş Makinesı Çıkabilir!’…” dedi. Göksal Çidem’in bu sözleri, katılımcılardan büyük alkış aldı.

 

Doğadan ve doğrudan

yana olmak yeterli

Çidem, konuşmasının son bölümünde, Rüzgar Enerji Santrallarıyla (RES) ilgili sorunlara dikkat çekerek, “Biz RESlere değil, tıpkı Karaburun’da olduğu gibi, bunların yanlış yere yapılmasına karşıyız. Bu durumu en iyi şöyle açıklamak istiyorum. Bize sürekli. ‘enerji ihtiyaçtır’ diyorlar ya; tuvalet de bir ihtiyaçtır, ama salonun ortasına yapmıyoruz değil mi!?” dedi ve yine destek-beğeni alkışları arasında sözlerini şöyle tamamladı:

“Ergene’yi bu hale getirenlere ‘Allah kahretsin’ diye beddua ediyorum. Gelecek kuşakların bizimle ilgili olarak beddua etmemesi için doğadan ve doğrudan yana olmak yeterli!..”

 

Katkılar

Genel Kurul toplantısında daha sonra, Doğal SİT Alanları ile ilgili değişiklik girişimleri konusunda katılımcıların katkıları alındı. Bu bölümde söz alan Kent Konseyi Temsilcileri, bölgelerinde yaşanan çevre sorunlarını dile getirdiler.

 

Milas Kent Turu

Türkiye Kent Konseyleri Platformu Milas Buluşması, ‘Genel Kurul Sonuç Bildirgesi’ne son şeklinin verilmesi ve bir sonraki buluşmanın Mayıs sonu Haziran başında Süleymanpaşa’da (Tekirdağ) yapılacağının duyurulmasının ardından, saat 15:30’dan itibaren, Milas Müzesi Görevlisi Selim Sıkar’ın rehberliğinde; ‘Gümüşkesen ve Hekatomnos Anıt Mezarları, Çöllüoğlu Hanı, Hacı Aliağa Evi ile Baltalı Kapı’dan oluşan Milas kent merkezi tanıtım turuyla sona erdi.

 

‘Genel Kurul Sonuç

Bildirgesi’

Milas Kent Konseyi’nin ev sahipliğinde 25-26 Şubat 2017 tarihlerinde gerçekleştirilen Türkiye Kent Konseyleri Platformu 21. Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi şöyledir …

 

1. Anayasa metinleri toplumsal uzlaşma metinleridir. Bu anlamda toplumun tüm kesimleri ve kurumları tarafından etraflıca tartışılması ve demokratik katılımla oluşturulması gerekmektedir. 16 Nisan 2017 tarihinde halkoyuna sunulan anayasa değişikliği metni, söz konusu demokratik süreçler işletilmeksizin, OHAL koşulları altında hazırlanmıştır. Türkiye Kent Konseyleri Platformu’nu oluşturan Kent Konseyleri olarak, anayasa değişikliği metninin getirdikleri ve götürdükleri üzerine halkımızı bilgilendirmek konusunda kendimizi sorumlu hissediyor ve bu sorumluluğu yerine getirme konusunda Kent Konseylerini göreve çağırıyoruz.

Hukuk dışı, anti demokratik uygulamaların ülkemizi yeni olumsuzluklara sürükleyeceğini vurguluyor; demokratik kurumlara, üniversitelere, basına ve seçilmiş temsilcilere yönelik uygulamalardan duyduğumuz kaygının altını çiziyoruz.

Kent Konseyleri, yerel demokrasinin güçlenmesini, uzlaşı kültürünü, ortak aklı ve demokratik katılımı esas alan yerel yönetim mekanizmalarıdır. Kent Konseyleri; gelişmiş demokrasi koşullarında, çoğulcu ortamlarda oluşur ve yaşarlar. Bu anlamda tekçiliği ve katı merkeziyetçiliği reddederler.

 

2. Ülkemizde uygulanan çevre politikaları; tarihi, kültürel ve doğal olmak üzere, koruma altındaki tüm alanlarımızı ve yaşam hakkımızı tehdit etmektedir. Çevre konusunda tarihi, kültürel ve doğal varlıklarımızın gelecek nesillere bırakılması için Kent Konseyleri olarak verilen mücadeleleri her şartta destekliyor ve yanında yer alıyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından projelendirilen Doğal Sit Alanları derecelendirme değişikliğine ilişkin, Türkiye’nin 20 bölgesindeki hazırlıkların derhal geri çekilmesini; yapılacak hazırlık çalışmalarının bilimsel normlara, planlama ilkelerine uygun, bütüncül ve katılımcı bir yaklaşımla yapılmasını istiyoruz. Bunun sonucu olarak yerel yönetimler başta olmak üzere, tüm kurum ve kuruluşları, ülke menfaatini ve geleceğini göz önünde bulundurarak karar vermeye davet ediyoruz.

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık