“En doğrusu ikisini bir arada yapmak”
TES-İş ve MADEN İş tarafından 4 Aralık Dünya Madenciler Günü dolayısıyla ortak basın açıklaması yapıldı. “Emek en yüce değerdir, enerji ve maden hayattır” ifadelerinin yer aldığı açıklamada “yerin altı da bizim, üstü de bizim… Madenlerimizi de kullanıp ülkemiz ekonomisine katkı sağlamalı, ağacımızı, havamızı, suyumuzu da korumalıyız. En doğrusu ikisini bir arada yapmak” denildi.
TES-İş ve MADEN İş tarafından 4 Aralık Dünya Madenciler Günü dolayısıyla ortak basın açıklaması yapıldı. “Emek en yüce değerdir, enerji ve maden hayattır” ifadelerinin yer aldığı açıklamada “yerin altı da bizim, üstü de bizim… Madenlerimizi de kullanıp ülkemiz ekonomisine katkı sağlamalı, ağacımızı, havamızı, suyumuzu da korumalıyız. En doğrusu ikisini bir arada yapmak” denildi.
4 Aralık Dünya Madenciler Günü dolayısıyla TES İŞ Sendikası Yatağan Şube Başkanı Türk İş Muğla İl Temsilcisi Fatih Erçelik ile Türkiye Maden İşçileri Sendikası Yatağan ve Havalisi Şubesi Şube Başkanı Osman İlhan tarafından ortak bir yazılı açıklama yapıldı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bildiğiniz üzere her yıl 4 Aralık tarihinde tüm dünyada “Dünya Madenciler Günü” kutlanıyor. Roma İmparatorluğu döneminde babasının gazabından korkup İzmit civarındaki bir madene sığınan ve madenciler tarafından korumaya alınan Santa Barbara, dünya tarihinde madencilerin koruyucusu olarak bilinir. Santa Barbara’nın madencilere sığındığı 4 Aralık günü, madencilere atfedilmiştir.
İnsanlık tarihinde çağlar açıp çağlar kapatan madenler, hayatımızın vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Bindiğimiz araçlardan kullandığımız cihazlara, sofralarımızda tükettiğimiz tuzdan kullandığımız enerjiye kadar tüm süreçlerde maden ve madencinin emeği bulunuyor. Kısaca maden demek medeniyet demek!
Dünyanın en zor ve bir o kadar da kutsal mesleklerinden biri olarak bilinen madencilik, maalesef son yıllarda ciddi sorunlar yaşıyor. Mesleğimiz büyük bir karalama kampanyasının unsuru haline gelmiş durumda.
Bugün madencilik adeta günah keçisi ilan edilip, hedef tahtasına konuldu. Bazı kötü örnekler nedeniyle artık ülkemizde mesleğimizi yapamaz hale gelmek üzereyiz. Hemen “kapatılsın” sesleri yükseliyor. Bu bir çözüm değil! Çünkü santraller kapanırsa karanlıkta kalırız, mermer ocaklarını, taş ocaklarını kapatarak yapı yapamaz, şehirler kuramayız. Altın olmadan uzay yolculuğuna çıkamayız, bakır olmadan telefon üretemeyiz!
Bugün standartlara uyarak hem madenlerimizi kullanmak hem de çevreyi korumak mümkün. Altını, mermeri, kömürü, taşı çıkardıktan sonra ağaçlandırma yapmak, atıkları değerlendirmek, yeni nesil teknolojiler kullanarak termik santralleri çevreci hale getirmek artık mümkün. “Çevre ve insan sağlığına duyarlı” bir üretim anlayışıyla maden zenginliklerimizi ekonomiye kazandırabiliriz.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de 1935 yılında TBMM’nin açılış konuşmasında madencilikle ilgili şu cümleyi kurmuştur: “Madenlerin planlı şekilde hemen işletmeye alınması lazımdır. Elde bulunan madenler için bir plan yapılmalıdır, maden hayattır, insanı maden yaşatır.”
Tüm Türkiye olmak üzere Enerji ve Maden Sektörü olarak faaliyet gösterdiğimiz bölgede planlı-programlı, işçi sağlığını temel alan, çevreyi koruyan bir madenciliğin mümkün olduğunu söylüyoruz.
Her zaman olduğu gibi doğaya, insana, yaşama ve emeğe saygı en önemli hazinemiz, yol göstericimiz olacak. Çünkü yerin altı da bizim, üstü de bizim… Madenlerimizi de kullanıp ülkemiz ekonomisine katkı sağlamalı, ağacımızı, havamızı, suyumuzu da korumalıyız. En doğrusu ikisini bir arada yapmak.
“Kapatın” demenin çözüm olmadığını, iyi örnekleri yaygınlaştırmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu yaklaşım değişmezse ülkemizde yüzbinlerce madenci ve ailesi işsiz kalacağı gibi, zor günlerden geçen ülke ekonomimize darbe vurulacaktır.
Sizden haberlerinizi yaparken, köşe yazılarınızı yazarken konunun diğer boyutunu da göz önüne almanızı rica ediyoruz.”