“Kadınların insan yerine konmadığı şeriat devleti istemiyoruz!”
Adem KANKAYNAR -

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Milas Şubesi tarafından, Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6’ıncı maddesinin TBMM’nde kabulü ile (Resmî Gazete’de yayınlandıktan sonra yürürlüğe girme koşuluyla) il ve ilçe müftülerine de resmî nikah kıyma yetkisi verilmesinden yaklaşık beş saat önce yapılan açıklamada; ‘Müftülüklere resmi nikâh kıyma yetkisi’ veren ve TBMM İçişleri Komisyonu’ndan geçen yasa tasarının ‘yangından mal kaçırır gibi’ alelacele çıkarılmaya çalışıldığı belirterek; “Sahip olduğumuz haklarımızı elimizden almak isteyenlere karşı haykırıyoruz… Toplumun yarısını oluşturan kadınların duygu ve düşüncelerini görmezden gelemezsiniz. Kadınların insan yerine konmadığı şeriat devleti istemiyoruz” denildi.
CKD Milas Şubesi tarafından Atapark’ta yapılan basın açıklaması sırasında, “küçük yaştaki bir kız çocuğu ile yaşlı birinin evlendirilmesi” de canlandırılarak, Türk Medeni Kanunu tarafından 1926’da verilen; evlenmede, boşanmada, miras, nafaka ve şahitlikte erkeklerle eşit haklara sahip olan kadınların günümüzde, bu haklarından mahrum edilmek istendiğine dikkat çekildi.
CHP Milas İlçe Örgütü, CHP İlçe Kadın Kolları, Milas Haziran Hareketi üyeleri, Vatan Partisi Milas İlçe Yöneticileri, ADD Milas Şubesi temsilcileri, Eğitim-Sen Milas Şube temsilcileri, Eğitim İş Milas Temsilcileri, Sağlık-Sen üyeleri, PSAKD üyeleri ve CKD üyelerinin katıldığı basın açıklamasında açıklama metni, CKD Milas Şube Başkanı Gülden Sökelioğlu tarafından okundu.
Tam bir kargaşa yaşanacak!
Konuyla ilgili olarak, CKD Milas Şubesi tarafından yapılan açıklama şöyle …
Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda yapılan değişiklik ile ‘Müftülüklere resmi nikâh kıyma yetkisi verilir’ sözü, Meclis İçişleri komisyonunda, ‘İl ve İlçe Müftülükleri’ olarak değiştirildi ve sert tartışmalara rağmen kabul edildi.
Bu hafta içinde TBMM’de bu yasa tasarısı görüşülecek; ülkemizin kaderini değiştiren tüm tasarılarda olduğu gibi, şiddet görüntüleri ve arbede içinde geçirilmeye çalışılacak ama kadınlarımızın direnci üzerine sanki yangından mal kaçırır gibi gizleniyor ve ne zaman Meclis Genel Kurulu’na geleceği belli değil.
‘Müftülerin resmi nikâh kıymasında ne sakınca olabilir?’ diye düşünen olabilir.
Belediye Başkanları, nikâh memurları, köy muhtarları nikâh kıyabilirken, hiç ihtiyaç yokken bu konu niye gündeme geldi?
Çok masum bir istek gibi görünen bu tasarı yasalaşırsa, çok önemli değişiklikleri de beraberinde getirecektir:
-Resmi nikâhını müftülere kıydıranlar ‘dindar’, nikâh memuruna kıydıranlar ise ‘dinsiz’ olarak nitelendirilecek, toplum daha da ayrıştırılacak.
-Tek eşli evliliğin yerini çok eşli evlilikler alacak, kadınların evlilik sözleşmesi ile kazandığı hakların güvencesi kalmayacak.
-Türk Medeni Kanunu (17.02.1926) ile evlenmede, boşanmada, miras, nafaka ve şahitlikte erkeklerle eşit haklara sahip olan kadınlar haklarından mahrum bırakılacaktır.
-Eğitimde uygulanan 4’lü parçalı model ile okuldan koparılan kız çocuklarının, iki, üç ve dördüncü eş olarak alınmasına kim engel olacak?.
-Yoğun tepkiler üzerine, tecavüz yasa tasarısıyla dönüştüremedikleri toplumumuzu, imamlara resmi nikâh kıyma yasa tasarısı ile dönüştürmek istiyorlar.
-Törelerin ağır bastığı ülkemizde, Büyükşehirlerin uzak mahallelerinde, müftülerin, vekili olarak imamların ve vekil imamların kıydığı nikâhın resmi mi, dini mi olduğunu kim denetleyecek?.
Tam bir kargaşa yaşanacak.
-Ayrıca Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda yapılan değişiklikle; ‘evlenme’ ve ‘doğum bildirimi yok’ sadece aile büyüğünün nüfusa başvurması yeterli, çocuklar babanın nüfusuna kaydediliyor ve ana adının yazılmaması da amacın ne olduğunu gösteriyor.
Böylece; kaçırılan, taciz edilen ve okuldan koparılan kız çocuklarının evlendirilerek hayatlarının karartılması anlamına geliyor.
Türk Medeni Kanunu ile sağlam bir temeli olan Türk aile yapısı değiştirilerek karmaşık hale getirilmek isteniyor.
Buradan, bu tasarıyı yasalaştırmak için uğraşacak olan milletvekillerine şunu sormak istiyorum:
‘Sizler; kız çocuklarınızı, babası dedesi yaşındakilerle evlendirmek, hayatlarını karartmak ister misiniz?
Toplumun yarısını oluşturan kadınların duygu ve düşüncelerini görmezden gelemezsiniz.
Bizler; kız çocuklarımızın ve kadınlarımızın hayatını karartacak, kazanımlarımızı elimizden alacak bu tasarıya karşıyız.
Atatürk’ün bizlere sağladığı haklara sonuna kadar sahip çıkacağız.
Sahip olduğumuz haklarımızı elimizden almak isteyenlere karşı haykırıyoruz: ‘Kadınların insan yerine konmadığı şeriat devleti istemiyoruz.’
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınlara verdiği değeri şu sözünden anlıyoruz:
‘Erkek herşey olabilir; ancak ana olamaz. Onun için kadın erkekten önce gelir. Bu nedenle uygar toplumlarda erkek kadına saygı duymuştur.’
Biz de, sizlerden saygı bekliyoruz.





