MADENCİLİĞE KARŞI LATMOS BULUŞMASI

“Latmos/Beşparmak Dağları Bütünlüklü Şekilde Korunmalı” Etkinliğinde Madencilik Tehdidi ve Koruma Çağrısı Ön Plandaydı

MADENCİLİĞE KARŞI LATMOS BULUŞMASI
  • 02 December 2025, Tuesday 10:05

Muğla’nın doğal, kültürel ve tarihi mirası açısından büyük önem taşıyan Latmos/Beşparmak Dağları için düzenlenen “Latmos/Beşparmak Dağları Bütünlüklü Şekilde Korunmalı” başlıklı etkinlikte, bölgeyi tehdit eden madencilik faaliyetleri tüm yönleriyle ele alındı. Madenciliğin jeolojik yapıdan insan sağlığına, kültürel mirastan geleneksel yaşamın sürdürülebilirliğine kadar uzanan etkileri uzmanlar tarafından kapsamlı şekilde değerlendirildi.

MUÇEP Milas Meclisi, Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Milas Belediyesi ev sahipliğinde 30 Kasım Pazar günü  Milas Belediyesi Evlendirme Salonu’nda 12.00–14.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek panelde, Latmos’un benzersiz jeolojik ve arkeolojik yapısı, bölgenin doğal ve kültürel mirası, geleneksel yaşam dokusu, sömürge madenciliğinin doğaya ve insan sağlığına etkileri ile bölgenin geleceğine yönelik bütüncül koruma konuları detaylı şekilde ele alındı.

“Milyonlarca yıllık hafıza geri döndürülemez şekilde yok olabilir”

Etkinlikte ilk sözü alan İzmir Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Koray Çetin Önalan, Latmos’un benzersiz jeolojik yapısını hatırlatarak bölgedeki madencilik baskısına dikkat çekti.

“Bu dağlar milyonlarca yıllık hafızaya sahip, yapılacak her müdahale geri döndürülemez sonuçlar doğurur” diyen Önalan, Latmos’un bütüncül bir yaklaşımla korunması gerektiğini vurguladı.

Madenciliğin sağlık etkileri ve Akbelen örneği

Ardından söz alan Prof. Dr. Sebahat Genç, madencilik faaliyetlerinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini bilimsel verilerle aktardı. Genç, maden ocaklarının yol açtığı hava kirliliğinin iklim krizi ile bağlantılı olduğunu söyleyerek alınması gereken önlemleri detaylandırdı.

Genç, Toraks Derneği’nin Akbelen’de yaptığı hava ölçümlerinde maden kaynaklı toz yükünün yüksek çıktığını hatırlattı ve “Hava kirliliği bütün organları etkiliyor. Kirletenler zenginler; fakat kirlilikten en çok gelir düzeyi düşük olanlar etkileniyor” dedi.

Madencilik faaliyetleri sonucu yaşanan ölümleri de hatırlatan Genç, Türkiye’de son 10 yılda en az 1110 kişinin maden kazalarında yaşamını yitirdiğini ifade ederek mesleki hastalıkların, işçilerin hak kayıplarının ve psikolojik sorunların da altını çizdi.

Konuşmasının sonunda Genç, “Mümkün olan en az etkilenme için doğa korunmalı; kamu yararı ve şeffaflık esas olmalı” diyerek koruma politikalarının önemini vurguladı.

“Dağlarımız delik deşik; bu coğrafya elimizden alınıyor”

Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Milas Gönüllüsü Neşe Tuncer, bölgenin zengin biyoçeşitliliği ve binlerce yıllık yaşam kültürüyle eşsiz bir coğrafya olduğuna dikkat çekerken, madencilik faaliyetlerinin bölgeyi geri dönüşü olmayan bir tahribata sürüklediğini söyledi.

Tuncer, “Şahane bir coğrafyada yaşıyoruz. Ormanlarımız, kıyılarımız, zeytinliklerimiz, tarihi alanlarımız kazı ve taşıma faaliyetleriyle elimizden alınıyor. Dağlarımız delik deşik, ceset gibi ortada yatıyor” sözleriyle yaşanan tahribatı çarpıcı bir dille aktardı.

MUÇEP olarak yok edilen köyler, kaybedilen yaşamlar ve ödenen ağır bedeller için mücadeleyi sürdürdüklerini belirten Tuncer, “Böyle bir ortamda yok oluşu değil, yaşamı seçiyoruz” dedi.

Daha sonra Latmos’daki ocaklarda çalışırken kaza geçiren ve sonra da işten çıkarılan yöre insanı bir maden emekçisi, çocukluğundan beri bildiği bölgede doğanın mahvedildiğini, ayrıca bu madenlerde çalışan emekçilerin de hem maden tozlarından hem de meydana gelebilecek kazalar karşısında hiçbir güvencelerinin olmadığını anlattı.

 

Madende çalışan işçilerin maruz kaldığı mesleki hastalıklar, çalışma koşullarının ağırlığı ve hak kayıpları da ayrıntılı biçimde tartışıldı. Patronlar tarafından tazminatsız işten çıkarmaların gündelik bir sorun haline geldiğine dikkat çekildi.

Tarihi ve arkeolojik miras da tehdit altında

Etkinlikte sunum yapan Arkeolog Selahattin Aydın, madencilik faaliyetlerinin bölgede yer alan tarihi ve arkeolojik alanlara verdiği zararları örneklerle anlattı. Üreticiler ve köylüler ise madenciliğin tarıma, su kaynaklarına ve yaşam koşullarına etkilerini kendi deneyimleri üzerinden paylaştı.

Ortak çağrı: Latmos bütüncül biçimde korunmalı

Etkinlik boyunca Latmos/Beşparmak Dağları’nın hem doğal hem kültürel tüm bileşenleriyle korunması gerektiği vurgulandı. Katılımcılar, bölgenin geleceğine yönelik ortak bir koruma bilincinin oluşması çağrısında bulunarak, madencilik baskısına karşı kamu yararının esas alınması gerektiğini belirtti.

Etkinlik, Latmos’un sadece bugün için değil, geleceğin kuşakları için de korunması gerektiğini yeniden hatırlatan güçlü bir mesajla sona erdi.

HABERE AİT RESİMLER

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık