Milaslı Ressam Turan Erol ve eşi aynı gün yaşamını yitirdi

​​​​​​​Milaslı Dünyaca ünlü Ressam Turan Erol ve eşi Türkan Erol, dün akşam saatlerinde iki saat arayla Ankara’da tedavi görmekte oldukları hastanede vefat ettiler.

Milaslı Ressam Turan Erol ve eşi aynı gün yaşamını yitirdi
  • 17 February 2023, Friday 9:51

Turan Erol ve Eşi Türkan Erol’un bir haftadır yoğun bakımda yattıkları Milas’taki yakınları tarafından ifade edildi. Turan Erol (96) ve eşi Türkan Erol (90)’un vefatları Milas’taki yakınlarını üzüntüye boğdu. Milaslı Ressam Turan Erol ce Eşinin Ankara’da defnedileceği öğrenildi.

BAŞKAN TOKAT’TAN PAYLAŞIM

Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, Erol çiftçinin kaybını sosyal medya hesabından şu cümleleriyle paylaştı:

“Milas’ımızın adını dünyaya duyuran Devlet Sanatçısı, Ressam, Akademisyen Prof. Dr. Turan Erol ve eşi Emekli Öğretmen Türkan Erol’un ikişer saat arayla vefat ettiği haberini büyük bir üzüntü içerisinde öğrenmiş bulunmaktayım.

“Hocaların Hocası” olarak bilinen ülkemizin en önemli ressamlarından kıymetli hemşerimiz Turan Erol ve eşi Türkan Erol’a Allah’tan rahmet, ailesine ve tüm Milas halkına başsağlığı diliyorum…”

TURAN EROL KİMDİR? (*)

Türk ressam Turan Erol, 1927’de Milas’ta doğdu.

İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinde öğrenim gördüğü sırada Nedim Günsür, Orhan Peker gibi atölye arkadaşlarıyla “On”lar Grubu’nun kuruluşuna katıldı.

1947’de ilk sergisini Akademi’nin yemekhanesinde açan bu grubun etkisinde kaldı (büyük ölçüde Bedri Rahmi’nin, nakış beğenisine bağlı yöresel değerlerle çağdaş Batı sanatının büyük ustalarına dikkati çeken önerilerini temel alan, doğadan ve yaşanan çevreden alınan bazı konuları, çağdaş sanat düzeyinde soyutlamayı, yaşama yöre gözüyle bakmayı amaçlayan grubun sanat anlayışı, gerçekten daha o yıllarda Turan Erol’un sanatını yönlendiren başlıca etmenlerden biri oldu).

1951’de Akademi’yi bitirince, Diyarbakır’a giderek 1960’a kadar öğretmenlik yaptı ve bir yandan resim çalışmalarına ağırlık verdi. Devlet sergilerine katılırken, bir yandan da sanatında “Diyarbakır dönemi” diye adlandırılabilecek resimlerin biçim – içerik bağıntılarını kurdu. 1960’tan başlayarak Milli Eğitim Enstitüsü Resim-iş Bölümü’nde öğretmenlik yaptı.

Daha sonra Basın-Yayın Yüksek Okulu’nda öğretim üyeliği yaparak profesörlüğe yükseldi. 1960 yıllarında sanatını geliştirmek için bir süre Paris’te Friedlander atölyesinde gravür çalıştı. Avrupa’nın çeşitli kentlerinde, müzelerde incelemeler yaptı. Türkiye içinde ve dışında düzenlenen karma sergilere katılan sanatçı, değişik tarihlerde büyük boyutlu duvar resimleri ve mozaik uygulamaları yaptı.

ÖDÜLLERİ

 

1961’deki 22. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde Tarlada adlı yapıtıyla ikincilik, 1968’deki 29. sergide Yamaç adlı yapıtıyla birincilik ödülü aldı. 1971’de TRT’nin düzenlediği yarışmanın resim dalında başarı, 1973’teyse Atatürk ve Cumhuriyet ödülü alan Turan Erol, 1980’de Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar dalı ödülünü Adnan Varınca’yla paylaştı. 1984 ve 1987’de İstanbul’da, 1986’da Ankara’da kişisel sergiler açtı. Resim çalışmalarının yanı sıra, sanat yazarı olarak 1960’lardan bu yana ağırlık verdiği eleştiri, inceleme yazıları ve araştırma kitaplarıyla dikkati çeken sanatçı, 1972-1975 yılları arasında başkanlığını yaptığı Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği adına, Sonat adlı aylık bir derginin yayınını yönetti. Türk Resminde İnsan ve Hayvan Figürü ve Günümüz Türk Resminin Oluşum Sürecinde Bedri Rahmi Eyüboğlu (doçentlik tezi) adlı iki incelemesinin yanı sıra, Başlangıcından Bugüne Çağdaş Türk Resim Sanatı Tarihi adlı bir kitabı yayımlandı.

Sanat Anlayışı

Turan Erol, kendi resmini, 1938-1946 döneminde çağdaş sanatımıza yöresel bir içerik kazandırmış olan yurt resimleri hareketinin doğal bir uzantısı sayar. Daha başından bu yana, yurt doğasıyla ilişkisini her zaman aynı ölçüde canlı tutmuş olan bir ressam için, bu, yerinde bir yorumdur. Gerçekten, Turan Erol, resim sanatına büyük bir tutkuyla bağlandığı ilk gençlik yıllarının çalışmalarından başlayarak daha yakın yıllara kadar uzanan resimlerinde, içinde yaşadığı, gezip dolaştığı çevreleri yansıtmış, doğanın içli ve şiirsel etkilerini, bir tür çağdaş yöresel romantizme uzanacak düzeylerde işlemiştir. Önceleri yarı kübik, yarı inşacı bir eğilimle birbirini kesen sert çizgilerin, yatay ve dikey hatların belirlediği geometrik bir kompozisyon iskeletine bağlı kalmışsa da, 1960 yıllarından başlayarak daha yumuşak ve lekeci, aynı zamanda renkçi bir anlayışa yönelmiştir.

Issız doğa parçalarının etkili görünümlerini sanatına konu yapmıştır. Zaman zaman natürmort çok seyrek olarak da figür düzenlemelerine girmiş olmakla birlikte daha çok bir manzara ressamı sayılmaktadır. Sanatçının manzara resimlerini belirleyen başlıca öge, dingin ve huzurlu bir atmosferdir. Açık ve kesin etkilerin ötesinde, çıplak gözle izlenen doğanın bir ressam üstünde yaratacağı duru ve kalıcı izlenimleri ele aldı. Özellikle 1970 sonrası çalışmalarında ısrarlı bir motif olarak sık sık işlenmiştir. Bodrum resimleri, durgun ve pürüzsüz etkileriyle bu dönemin ağır basan çalışması olarak dikkat çeker. Mavinin, uçuk grilerin bütünleşen uyumunda kıyı çizgilerinin kenarlara itildiği büyük deniz görünümleri, sanatında soyutlayıcı öğelerle varılmış bir aşama, bir seçkin amaç olarak görünür. Sessizliğin ve durgunluğun gerisindeki anlamsal çağrışımlarla da ilgili olan bu amaç Turan Erol’un pastel ve suluboya resimleri için de geçerlidir.

(*) Kaynak: https://www.istanbulsanatevi.com/turk-ressamlar/turan-erol-hayati-ve-eserleri/

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık