‘Sürdürülebilir Yaşam İçin Doğanın Bir Parçası Olmaya davet!’

Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), 5 Haziran Dünya Çevre Günü için bir açıklama yaptı.

“Doğaya ve yaşama değer veren Yurttaşlar” seslenişiyle başlayan açıklama şöyle …

 

Doğanın sahibi değil yalnızca bir parçasıyız!

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 17’nci maddesi “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” derken, 56’ncı maddesinde de “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir” denmekte ve çevreyi geliştirmenin, çevre sağlığını korumanın ve çevre kirlenmesini önlemenin hem devletin hem de vatandaşların görevi olduğu vurgulanmaktadır.

İnsan faaliyetleri kaynaklı tehditlerin arttığı günümüzde, gezegenimizin ve ülkemizin tüm doğal varlıklarının korunmasında herkesi vatandaşlık görevini yapmaya davet ediyoruz.

 

Karamsarlığa vaktimiz yok!

Dünyayı ve Türkiye’yi çevresel zararlardan korumak için zaman kaybetmeden her birey bir çok şey yapabilir.

 

Kolları sıvamalıyız.

Türkiye’de pek çok noktada, ekonomik kalkınma niyetiyle doğal varlıkların ikinci plana atıldığını üzülerek görüyoruz. Kamu yararı adı altında özelleştirilmiş sektörlerle doğal alanlarda geri dönüşü olmayan tahribatlar yapılırken, sessiz kalmak hesabını veremeyeceğimiz yarınları getirir. Yaşamımızı sürdürebilmemiz, ancak ve ancak doğal varlıkların korunmasına bağlıdır.

Biz insanlar, doğanın sahibi değil yalnızca bir parçasıyız.

5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde herkesi, sürdürülebilir yaşam için doğanın bir parçası olmaya davet ediyoruz.

Ülkemizin tüm karar vericilerini, hükümeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, Birleşmiş Milletler “sürdürülebilir kalkınma hedefleri”ne uyumlu politikalar üretmeye ve imzalanan uluslararası çevre koruma anlaşmalarına uygun olmayan tüm yasaları iyileştirmeye davet ediyoruz.

 

Muğla Çevre Platformu olarak, tüm bileşenlerimizle;

“Sanayi Üretimini Geliştirme Torba Yasası”nın derhal geri çekilmesini talep ediyoruz.

Bu yasayla; ülkemiz ormanları, zeytinlikleri, meraları, tüm kıyıları ve sulak alanları maden şirketleri lobisine, taş ve mermer ocaklarına, HES’lere, RES’lere, termik ve nükleer santral işletmelerine, organize sanayi tesislerine, yeni tanımlanan “özel sanayi bölgelerine” tahsis edilebilecek veya kamulaştırılabilecek ve vergilerimizle bunların teşvik edilmesi sağlanacaktır.

Kamulaştırılan bu cennet alanlarda sanayi ve enerji yatırımları yerleşirken, köyler zorunlu göçe tabi tutulacaktır.

 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı; halkın, yerel yönetimlerin ve sivil toplum kesimlerinin haberinin bile olmadığı bir süreçte hazırlattığı “Muğla Ekolojik Temelli Bilimsel Raporu”nu iptal etmeye davet ediyoruz.

Yerel Tohumlarımızın üzerindeki yasakların kaldırılmasını istiyoruz.

Yerel çeşitlerin üzerindeki, Tohumculuk Kanunundan gelen yasaklamalar kaldırılmalı, şirket tohumlarının tarım destekleri ile zorla sattırılması yerine yerel tohumu destekleyen tarım politikaları geliştirilmelidir.

Bölgemizde yaşanmış kötü örnekleri varken yeni Termik Santrllar istemiyoruz.

Bölgemizde yapılacak her yatırımda, bölge yaşayanının bilgi ve söz sahibi olmasını istiyoruz.

Bölgemizdeki Biyoçeşitlilik ve Orman Varlığı konusunda bölge zenginliğimizin ÇED süreçlerinde heba edilmesine izin verilmemesini istiyoruz.

T.C. Hükümeti’ni, 2010 yılında imzaladığı ‘Biyoçeşitlilik Sözleşmesi’ bağlamında sözünü tutmaya çağırıyoruz.

 

Muğla Çevre Platformu olarak 5 Haziran Dünya Çevre Gününde; ülkesini, doğayı ve yaşamı seven bireyleri, çevresindeki doğal varlıkları tehdit eden uygulamaları takip etmeye ve sorumluluk alarak emek harcamaya davet ediyoruz. Çevre gönüllüleri, doğadan aldığını doğaya veren kutsal bir görevi yerine getirirler.

 

Muğla Çevre Platformu olarak herkesi;

“Yaşamı ve Doğayı savunmaya” davet ediyoruz!

Biz istemiyorsak yapamazlar!

Bu cennet toprakların günleri sayılı değildir!

Kararlıyız. Haklıyız. Korkmuyoruz. Kazanacağız!

Yöremiz ve ülkemiz kamuoyuna saygı ile duyururuz.