Image Slider
Fevzi Topuz
Mehmet Cayirli
Durmus Ozdemir
Ahmet Aras

Tüm Emeklilerin Sendikası Milas Temsilcisi Mustafa Ali Demirci “Yastayız, isyandayız”

Tüm Emeklilerin Sendikası Milas Temsilciliği tarafından Salı günü saat 12:30’da Atapark’ta Kahramanmaraş merkezli depremler nedeni ile hayatını kaybeden ve yaralanan depremzedeler için açıklama yapıldı. Emekli vatandaşlar, “Depremden ölüm kader değildir, yastayız, isyandayız" pankartını açtı ve Tüm Emeklilerin Sendikası Milas Temsilcisi Mustafa Ali Demirci tarafından bir basın açıklaması yapıldı.  "Yağmurlu bir havada yapılan açıklamada toplanan emekliler, ‘hükümet istifa’ diye slogan attı.

Tüm Emeklilerin Sendikası Milas Temsilcisi Mustafa Ali Demirci  “Yastayız, isyandayız”
  • 08 March 2023, Wednesday 9:41

Atapark’ta yapılan açıklamaya Tüm Emeklilerin Sendikası Milas Temsilcisi Mustafa Ali Demirci’nin yanı sıra Milas Belediye Başkan Vekili Murat Yazar, ADD Milas Şube Başkanı Veysel Özalp ve havanın yağmurlu olması nedeniyle az sayıda emekli vatandaş katıldı.

İlçe Temsilcisi Demirci tarafından yapılan açıklama şu şekilde:

“Kaldı işte;

Çayımız bardakta,

Çocukluğumuz sokaklarda,

Mutluluğumuz kursağımızda,

Sevdiklerimiz uzaklarda,

Gülüşlerimiz fotoğraflarda kaldı 6 Şubat'ta...

6 Şubat depremi maalesef on binlerce canımızı aldı, yüz binlerce yurttaşımız yaralandı. Milyonlar; evinden, köyünden, şehrinden oldu. Bugün, yitirdiğimiz canlarımızı anmak onların anılarını yaşatmak yakınlarını yitirenlerin acısını paylaşmak için buradayız.

Evet yüreğimiz yanıyor, içimiz acıyor. On binlerce can. Dile kolay! Ama kaybımızın ne olduğunu da belki hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Kayıplar var. Çocuk kayıplar var. Milyonlarca acı içindeyiz. Bütün ülke acı içinde…

Yitirdiğimiz canlarımızı saygıyla anıyoruz. Yaralılarımızın bir an önce iyileşmesi temennimizdir.

Ayrıca buradan depremde dayanışmayı yaşatan, kendisi enkazdan çıkarak can kurtaran, hemen deprem sabahında deprem bölgesine ulaşarak elinden geleni yapan halkımıza da şükranlarımızı sunuyoruz.

Evet çok büyük bir acı yaşıyoruz. Günler, haftalar hatta yıllar geçse de acımız azalmayacak biliyoruz. Tesellimiz, umudumuzu yeniden yeşerten halkımızın gösterdiği dayanışmadır. Halkımız bir kez daha dayanışmanın, güzel gönüllü olmanın en güzel örneğini yaşatmış, yaşatmaya da devam etmektedir.

Biz biliyoruz ki ülkemiz deprem kuşağındadır ve dünyada çok büyük depremler farklı ülkelerde de yaşanmaktadır. Özellikle ülkemizde ilk defa yaşanan bir durum da değildir. Konunun uzmanı bilim insanları neredeyse adres göstermekte ve şiddetini de belirtmektedir. Yani bilinmeyen bir şey değildir.

Peki depremler için önlem almak mümkün müdür? Tabii ki mümkündür.

Eğer bilimsel davranırsanız, bilim ile yaşarsanız, bütçenize en yüksek payı halkın yaşamı için planlarsanız bu mümkün. Bilim ve teknolojinin ilerlediği böyle bir çağda böylesi ölümlerin 'Kader' olarak nitelendirilmesi; bilimi reddetmek, halkı yanıltmak, yaptığınız yanlış tercihlerin üstünü örtmeye çalışmaktır. Depreme dayanıklı binalar yapılması mümkün iken, zemin etütleri yapılması gerekirken, yerleşim alanlarının uygun olarak seçilmesi durumunda böyle ölümler kader değil olsa olsa ihmaldir!

Doğayı tahrip ederseniz, dayanıksız binaları belirleyip halkın güvenle yaşayacağı binalar inşa etmezseniz bu ölümlere kader dersiniz işte!

Ülkemizde çok sık büyük depremler yaşanmasına karşın, devlet kurumları sanki hiç deprem olmayacakmış gibi davranmaktadır. AFAD neden tek elden yönetilmektedir? Neden bütçeden pay çok düşük ayrılmaktadır? Yıllardır deprem vergilerini toplayan devlet neden yurttaşa IBAN numarası göndermektedir?

Deprem vergilerimiz nerededir? Her yaşanan doğa felaketlerinde devlet neden talimatsız çalışmamaktadır?

Bugün burada canlarımızı anarken yaşadıklarımızın kaderi olmadığını da açıkça belirtiyoruz. Bu ecelsiz ölümler nasıl ki Japonya'da, Şili'de can almıyorsa bizde de almayabilir. Bizim kaderimiz hep enkaz altında kalmak olamaz. Ve biliyoruz ki ülkemizde yeni depremler olacak. İstanbul, İzmir ve başka yerler için bilim insanları bas bas bağırıyor. Böyle ecelsiz ölmek istemiyoruz.

Bunun için;

Yerleşim yerleri, zemin, imar ve bina dayanıklılığı bilimsel kuruluşların denetimi ve kararlarıyla oluşturulmalıdır.

İmar affı, imar barışı gibi ne olduğu belli olmayan ve binlerce insanın yaşamına mal olan uygulamalar kesinlikle olmamalıdır. Binalar herkes standart bilimsellikte ve taviz verilmeden üretilmelidir. Devlet görevi verilen sorumlular kesinlikle atandıkları görevlerin uzmanı olmalı, liyakat yerine sadakat tercih edilmemelidir.

Yaşanan deprem sonrasında ülkemiz tümünün üstüne çöken enkazın her açıdan sorumluları kesinlikle hesap vermeli, bir daha böyle bir yıkım yaşatılmamalıdır.

Bu depremden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmamalıdır. Sorumluluğu olanlar derhal istifa etmelidir.

Futbol maçlarında hükümet istifa sloganları üzerine sporda siyaset olmaz diyenler, başkanlık referandumunda birçok ünlü sporcunun ben de varım derken, maçlarda Rabia işareti yaparken siyaset yapılmıyor muydu?

Korkuyla üniversiteleri kapatabilir, stadyumlara seyirci girişini yasaklayabilirsiniz. Ancak Pablo Neruda'nın dediği gibi ‘Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz.’ Depremde siyasi iktidarı eleştirenleri ‘Günü geldiğinde not tuttuğumuz defteri açacağız’ diye tehdit eden Sayın Erdoğan'a biz de tuttuğumuz notlardan bazılarını aktaralım:

Arama kurtarma ekiplerini 48 saat boyunca enkazlara müdahalesini engelleyenler ve depremin yanı sıra vatandaşların soğuktan donarak ölmesine neden olan sizi not ettik.

Evlatlık alınan depremzede ile evlenilebilir diyen diyaneti not ettik.

10 gün ortalıkta görünmeyen ve Osmaniye'deki konağını depremzedeleri açmayan Bahçeli'yi not ettik.

Askerin sahaya geç inmesine neden olan Hulusi Akar' ı not ettik.

Nerede bu devlet diyen vatandaşa mesaimizi böldürmeyin diye aba altından sopa gösteren Sayın Süleyman Soylu'yu not ettik.

Görevi afet zamanlarında çadır ve yemek dağıtmak olan Kızılay'ın çadır, konserve ve kan sattığını öğrendik. Bunu da not ettik.

1999 depreminden bu yana toplanan deprem vergilerinin yerinde kullanılmadığını not ettik.

Hani ilk günden beri her yere gidilmişti?

Hani ilk günden beri her şeyi kontrol altındaydı?

Hani AFAD nerede, Kızılay nerede, hükümet nerede diyenler; adi, namussuz, ahlaksız idi.

Şimdi kalkmış Adıyaman'da birkaç gün istediğimiz çalışmaları yapamadık, helallik istiyorum diyorsun.

Bizim helallik isteyenlere sözümüz şu;

Biz hakkımızı helal etmiyoruz! Helalleşmek değil, hesaplaşmak istiyoruz!

Hesap vereceksiniz ve hepiniz yargılanacaksınız.”

 

 

HABERE AİT RESİMLER

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık