Balavca deremiz, yıllardır çeşitli kereler yurttaşlarımızın şikayetlerine neden olageliyor … MUSKİ, Balavca’nın ıslahı için çaba harcıyor, yatırım yapıyor ama yurttaşların şikayetleri sürüyor …En son, dere yatağının betonlanmasıyla umutlanan yurttaşlar, atılan bu adımın, biriken ‘kanalizasyon sistemi dışı’ atıksu sorununa çözüm bulunamaması yüzünden yine dert yanıyor … “Sinekten oturamıyoruz” yakınmalarının yanısıra, havaların giderek ısınmasıyla artan kötü kokudan da şikayetler yükseliyor.Yapılan zemin betonlamasında ‘cazibe ile akış’ın yeterince sağlanamaması nedeniyle de dere yatağının belli yerlerinde atıksu birikmeleri artarak sürüyor.Uzunca süredir yağış almayan ilçemizde, normal koşullarda buharlaşıp kuruması gereken dere yatağındaki su birikmeleri ise, kanalizasyona bağlanmamış pissulardan kaynaklanıyor ve yurttaşlarımızın haklı olarak endişelenmelerine yol açıyor!Bu durumdan memnun olanlar da var elbette: Sevgili Kurbağalar!Her gün, dere yatağından artarak yükselen kurbağa sesleri, “Milas’ın meşhurları” arasındaki yerini almış durumda …Yurttaşlarımızın, büyüyerek yaşanan bu sorunun bir an önce çözüme kavuşmasını istediğini de ekleyip noktayı koyalım …Niyet neydi, akibet ne oldu!Geçtiğimiz aylarda Muğla Büyükşehir Belediyesi Basın Bürosundan gazetemize de iletilen bilgi notunda, “Bilindiği üzere Muğla Türkiye’nin en fazla yağış alan ikinci ili. Bu nedenle derelerin ıslah çalışmalarını bir an önce tamamlayarak, derelerde yoğun yağışın sebep olabileceği olumsuzluklardan vatandaşlarımızın etkilenmemesi için gerekli önlemler ekiplerimiz tarafından alınıyor. Bunun yanı sıra şehrimizin görselliğinin bozulmaması ve kötü kokuların yayılmaması adına Balavca deresinde ıslah çalışmaları da yürütülüyor. Ayrıca dere tabanının betonla kaplanması ile birlikte derede su birikintisi oluşması ve yabani otların çıkması engellenecek. Temiz bir çevre için tüm ilimizdeki derelerin ıslahını kısa sürede tamamlamak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” denilmişti.Niyet çok güzel(di) ama ‘akibet’ ne yazık ki öyle olmadı “Hazır gelmişken …”Haber için fotoğraf çalışması yaptığım sırada beni önce ‘yetkili’ sanan birkaç yurttaş, “Geldiğiniz iyi oldu, sinekten ve kokudan balkona çıkamıyoruz, bu soruna bir çare bulun” diye söze başladıkları sırada, “Ben gazeteciyim” deyince, “O zaman, hazır gelmişken, az ilerde yolun kenarında çok sayıda köpek bakıyorlar … Gürültüsünden hepimiz şikayetçiyiz … Onu da haber yapsanız da Belediyeciler gelip bir ilgilense …” diye sürdürdüler …Gidip köpekleri de görüntüledim … Bir anda köpeklerin havlamaları, hırlamalarıyla yüreğim ağzıma geldi ama neyse ki iki büyücek köpek bağlı imiş … Ayrı bir bölümde de 5 – 6 yavru köpek vardı …Yol kenarında, güneşin altında, biri römorktan imal edilmiş iki ayrı kafes … Ben bilemedim … Hem köpeklerin hem de sevgili mahallelilerimin ruh ve beden sağlıkları bakımından bi bakılsa iyi olur





