Kazak, kısa kollu gömlek ve ayran…

Melih KAŞKAR Havalar erkenden ısınıverdi

Kazak, kısa kollu gömlek ve ayran…
Melih KAŞKAR Havalar erkenden ısınıverdi. Daha kazaklarımızı yeni çıkarmaya başlarken üzerimizden, uzun kollu gömlek bile giyemeden ısınıverdi. Sonra yine soğudu.. Sonra yine.. Her yıl olduğu gibi bu yıl da ‘yazın görülmemiş sıcaklar olacak’ sözleri ortalıklarda dolaşmaya ve bizi yaza karşı korkutmaya başladı. Bakalım bu yaz ne olacak, nasıl olacak? Sizi bilmem ama, yaz ayları, çalışan insanlar için zor aylardır. Hep aklımızda olan ise serin bir yerde olmak, bulunmak arzusudur.. Örneğin, gölgesi büyük ve güzel bir ağaç altı, güzel bir kumsal veya bir dere kenarında aykalarımızı suya sokarak, başta ‘ayran’ olmak üzere birşeyler içmektir. (Günümüzde ise bu isteklere klimalı yerler de dahildir…) Ama zaman o kadar hızlı geçiyor ki, bir anda yazın bittiğini ve sonbaharı karşıladığımızı ve aynen ilkbaharı tam yaşayamadığımız gibi sonbaharı da tam yaşayamayıp kısa kollulardan kazaklara geçtiğimizi göreceğiz. Herşeyin bir zamanı var denir ama, çok sevgili dünyamız da, artık neyin ne zaman olacağına karar veremez durumda sanki. Tabii bunun baş mimarları her zaman olduğu gibi biz insanlarız. Aslında hepimizin yapması gereken belli başlı bazı basit şeyler var. Bunları tek tek yazmak bana göre ayıp, yani artık biliyorsunuzdur herhalde… Çevre zararlısı olmamak, enerji tasarrufu vs. vs.. Yani özetle, bu dünyanın canını acıtmamamız lazım. Yoksa bi silkelenirse, üstünde durabilemeyiz. Buraya kadar anlattıklarımla gözünüzde canlandırmaya çalıştığım tablo, akıllara hep şu soruları getiriyor, "Acaba dünyanın sonu ne zaman gelecek? Dünya bu işkenceye daha ne kadar dayanabilir?" Evet, bu soruları tekrar tekrar sormak yerine, (sanki bir çocuğun, oyuncaklarını bozmak için yapılabilecek her şeyi yapması gibi davranıp durmak yerine) daha dikkatli ve yaşama kalitemizi arttırmaya yönelik haraketler sergilersek, eminim dünyamız ve dolayısıyla hepimiz için daha hayırlı olur. Kabul ediyorum, hepimiz çok yoğun yaşıyoruz. O kadar yoğun yaşıyoruz ki, bazen gözümüzün önünde meydana gelen olayları bile görmüyoruz. Bu görememe, bazı kişilerde zaman içinde alışkanlık yaratıp kronikleşerek, ‘görmezden gelme’ye dönüşüveriyor. İşte o zaman ‘sonun başlangıcı’ kaçınılmaz olarak karşımıza çıkıyor. Bir düşünsenize, görmezden gelen ‘bir kişi’ değil, bu adeta bir virüs gibi yayıla yayıla çoğalıyor, büyüyor. Ve durdurulması çok güç bir hâl alıyor. Ama asla "Nasılsa dünyanın sonu yavaş yavaş geliyor, ben mi kurtarıcam dünyayı?" ya da "Nasıl olsa bir kurtaran bulunur" demeyin.. Yolda yürürken açık olan musluğu kapatmak, yerde yatan bir pili alıp atık pil depolarına atmak, insanı o kadar mutlu ve umutlu ediyor ki, bunu yaşayıp tatmanız lazım bence. Yaşadığımız yerleri temiz tutalım, oralara sahip çıkalım. Evet yere çöp atanı uyarmak günümüzde biraz tehlikeli ama yine de deneyelim. Herşey söylenir, yeter ki üslubumuzu bozmayalım. Daha temiz bir dünya, mevsimleri bildiğimiz özelliklerine uygun olarak yaşadığımız ve örneğin 4 mevsime göre giyinebildiğimiz günleri görmek umuduyla, herkese iyi bir yaz diliyorum…
Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

Site en altı
yukarı çık