• 09 November 2016, Wednesday 18:50
Av. Ezgi EFENDİOĞLU

Av. Ezgi EFENDİOĞLU

Alternatif bir uyuşmazlık çözüm yolu olan arabuluculuk

HUKUK KÖŞESİ / Av. Ezgi EFENDİOĞLU ÇİÇEK / [email protected]

İlk kez 20. yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri’nde ticari uyuşmazlıkların çözümü için uygulanan arabuluculuk, ülkemizde 2012 yılında mevzuatta yerini almıştır. Yalnızca ticari uyuşmazlıklarla sınırlı kalmamakla beraber, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri her türlü uyuşmazlıkların çözümü için öngörülen arabuluculuk, mevzuatımızda yerini yeni almakla beraber adeta dava açmanın bir alternatifi olarak kabul edilmektedir. Bu yazımızda arabuluculuğun ne olduğunu ve arabuluculuk süreci ile dava süreci arasındaki farkları anlatmaya çalışacağız.

Arabulucu, sistematik teknikler uygulayarak, görüşme ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getirerek onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini ve aralarında iletişim sürecinin kurulmasını sağlamaya çalışan tarafsız üçüncü kişidir. Arabulucu asla hakim gibi karar veren bir merci değildir. Taraflara çözüm sunan, hukuki bilgi veren kişi de değildir. Arabulucu bu süreçte yalnızca tarafların birbirleriyle iletişime geçmelerini sağlayan, süreci kontrol eden, temel kuralları uygulayan, taraflar arasında güven oluşmasını sağlayan ve tarafların çözüm üretmelerini kolaylaştıran kişidir.

Bir çözüm süreci olmasına karşılık, her uyuşmazlık arabuluculuğa konu edilemez. Arabuluculuk ancak tarafların serbest iradeleriyle karar verebilecekleri konularda mümkündür. Kamu düzenini ilgilendirmeyen ve cebri icraya elverişli konularda taraflar arabulucuya başvurabilirler. Tarafların sözleşme konusu yapamayacakları konularda örneğin uzlaşma kapsamı dışında kalan ceza davalarında, aile içi şiddete yönelik uyuşmazlıklarda, nüfus kaydına ilişkin davalarda veya çocukların velayetine ve boşanmaya ilişkin davalarda arabuluculuk mümkün değildir.

Saymış olduğumuz durumlar dışında kalan her türlü uyuşmazlıkta arabulucuya gitmek mümkündür. Taraflar isterlerse dava açılmadan önce ya da dava açıldıktan sonra da arabulucuya başvurabilirler. Tarafların bu yöntemi seçmelerinde birçok etken vardır. Bunlardan en önemlisi zamandır. Dava açıldığı takdirde sonuçlanması oldukça zaman alacak olan uyuşmazlıkların, arabuluculuk yöntemi seçilmesiyle çok daha kısa bir zaman içerisinde örneğin 10-20 saat arasında çözümlenmesi mümkün olabilmektedir.

Bilindiği gibi mahkemelerde duruşmalar bir tören, merasim şeklinde gerçekleşmektedir. Uyulması gereken kati kurallar ve usuller bulunmaktadır. Arabuluculuk yönteminde ise bu şekilde katı kural ve usuller bulunmamaktadır. Emredici hukuk kurallarına aykırı olmadığı sürece taraflar arabuluculuk usulünü serbestçe belirleyebilirler. Taraflar, dava sürecinde olduğu gibi süre kısıtlamalarına ve delilleri doğrultusunda haklarını ispat etmeye mecbur değildir.  Daha açık bir ifade ile arabuluculukta hak değil, “tarafların menfaati” öncelikli ve önemli olan kavramdır.

Kural olarak duruşmalar alenidir ve dileyen herkesin duruşmalara izleyici olarak katılması mümkündür. Ancak arabuluculuk süreci gizlidir. Taraflar ve varsa vekilleri dışında hiç kimse görüşmelere katılamaz. Bu gizlilik nedeniyle de arabuluculuk, daha çok tercih edilen bir yoldur.

Arabuluculuk sürecinde taraflar, davadan farklı olarak herhangi bir harç yatırmak mecburiyetinde değildir. Tebligat masrafları, tanık, bilirkişi ve keşif ücreti ödemezler. Zaten arabulucu da tanık dinleyemez, bilirkişi atayamaz ve keşif yapamaz. Taraflar gerekli görürlerse konusunda uzman bir kişiden görüş alabilirler. Bu bakımdan da arabuluculuk dava açılmasına nazaran daha ekonomik bir yoldur.

Taraflar, anlaşma sağlanana kadar arabuluculuk sürecinden her zaman vazgeçip görüşmeleri sonlandırabilirler. Bu süreç içerisinde taraflar bir anlaşmaya varırlar ise arabulucu tarafından tarafların üzerinde anlaştıkları hususların belirlendiği bir tutanak düzenlenir. Bu tutanak arabulucu ve taraflarca imzalanır. Bu tutanağının mahkeme kararı gibi icra edilebilirliğine ilişkin yetkili ve görevli mahkemeden icra edilebilirlik şerhi alınır ve böylece taraflar hiç mahkemeye gitmeden var olan uyuşmazlığa kısa sürede son verebilirler. Tutanağa ilişkin mahkemeden icra edilebilirlik şerhi alındığı takdirde söz konusu tutanak ilam hükmünde sayılır.

Ülkemiz bakımından henüz yeni bir sistem olan arabuluculuk, dava sürecinden çok daha avantajlı olması nedeniyle ilerleyen zamanlarda vatandaşlar tarafından tercih edilen bir çözüm yolu olacaktır.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık