• 01 February 2017, Wednesday 18:41
Av. Ezgi EFENDİOĞLU

Av. Ezgi EFENDİOĞLU

‘Anlaşmalı Boşanma’

HUKUK KÖŞESİ / Av. Ezgi EFENDİOĞLU ÇİÇEK / [email protected]

Eşlerin anlaşmalı boşanmayı tercih etmeleri çoğu zaman her iki tarafın ve hatta müşterek çocukların dahi lehine olacak şekilde sonuçlanmaktadır. Anlaşmalı boşanmada taraflar ortak iradeleriyle boşanmak istediklerini, nafaka, mal paylaşımı ve velayet konularında hemfikir olduklarını bir protokole bağlamak koşuluyla evliliği sona erdirebilirler.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi, anlaşmalı boşanmaya ilişkin hükümlere yer vermiştir. Buna göre, evlilik en az bir yıl sürmüş ise eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde, boşanma kararı verilebilmesi için hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır.

Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini gözönünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur.

Taraflar arasında hazırlanan anlaşmalı boşanma protokolü ile dava dilekçesi taraflardan birinin yerleşim yerinde bulunan Aile Mahkemesi’ne sunulur. Dava dilekçelerinin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak düzenlenmesi zorunlu olup, bu kanunda belirtilen hususlar dikkate alınmadan yazılan dava dilekçelerinin mahkemelerce reddedilmesi muhtemeldir. Dava açıldıktan sonra, mahkemenin yoğunluğuna göre duruşma için bir gün tayin edilir.

Anlaşmalı boşanma davalarında hazırlanan protokolün, tarafların ve çocukların menfaatlerine ve kanunun emredici hükümlerine açıkça aykırı olmaması halinde genellikle tek celsede boşanma kararı verilmektedir. Mahkemece verilen karar kesinleştikten sonra bu karar ilgili nüfus müdürlüğüne de gönderilir ve tarafların evlilik birliği sona ermiş olur.

Anlaşmalı boşanma davalarında dikkat edilmesi gereken son derece önemli noktalar bulunmaktadır.

Bunların en başında, tarafların gerçeğe uygun iradelerini eksiksiz olarak protokole yansıtmaları gelmektedir. Aksi halde, taraflardan birinin iradesi olmadığı halde protokolde iradesi varmış gibi hüküm bulunması telafi edilemez zararların ve hak kayıplarının doğmasına neden olabilecektir.

Boşanma protokolünde yeralan velayete ilişkin hükümlerin sonradan değiştirilmesinin mümkün olup olmadığı boşanma konusunda tarafımıza yöneltilen soruların başında gelmektedir.

Velayet kamu düzenine ilişkin olup, değişen koşul ve şartlara bağlı olarak velayetin değiştirilmesi davası her zaman açılabilir. Dolayısıyla boşanma protokolünde taraflardan birine verilen velayet hakkı, sonradan açılacak bir dava ile diğer tarafa bırakılabilir.

Bir başka durum ise tazminat talebine ilişkindir.

Protokolde tarafların maddi manevi tazminat talepleri yok ise taraflar daha sonra birbirlerinden tazminat talep edemeyeceklerdir. Bu nedenle boşanma protokolünün her iki taraf için son derece dikkatle ve iradeye uygun hazırlanması gerekmektedir.

Son olarak, tarafların birbirlerinden tazminat, nafaka talep edip etmeyeceği, talep edilmesi halinde bunların ne şekilde ve ne miktarla ödeneceği, yargılama giderlerini kimin karşılayacağı, mal paylaşımının ne şekilde yapılacağı hususlarının tereddüde yer bırakmayacak şekilde ve açıkça boşanma protokolünde bulunması gerekmektedir.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık