• 05 May 2018, Saturday 20:24

Çölyak Hastalığında Beslenme

Diyetisyen Bakışı ... / Elif AKTAŞ / Diyetisyen

Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri, sosyal ve ekonomik yapıları ve bireylerin beslenme alışkanlıkları her geçen gün değişim göstermektedir. Bununla birlikte tüm dünyada ve ülkemizde tahıl ürünleri, toplumun en önemli besin kaynağıdır. Tahıllar beslenmemizin temelini oluşturmasının yanında çeşitli rahatsızlıklara da neden olabilmektedirler. Bu rahatsızlıklardan biri de çölyak hastalığıdır. (Gluten intoleransı/enteropatisi.) Çölyak hastalığı tarihte ilk kez milattan önce 2. yüzyılda Kapadokyalı Arathaeus’un yazılarında isimlendirilememiş bir hastalık olarak belirtilmiş, net olarak ise 1888 yılında İngiliz Dr. Gee tarafından bir grup çocuk ve erişkin hastanın diyetlerinde yapılan düzenlemeler sonucunda tanımlanmıştır. Türkiye’de hastalığın görülme sıklığı % 0,3 – 1 arasında değişmekle birlikte, ülkemizde 250.000 – 750.000 arasında tanı almış çölyaklı bulunduğu tahmin edilmektedir.

Çölyak hastalığı, genetik yatkınlığı olan bireylerde; buğday, arpa, çavdar, yulaf gibi tahıllarda bulunan bir bileşen olan “gluten”in alımıyla ortaya çıkan, bağışıklık sisteminin aşırı duyarlılık göstermesi durumudur. Bu hastalık, anlaşılması ve tanı konulması en zor olan ve yaygın görülen besin intoleranslarından biridir. Üst ince bağırsak mukozasında sindirim ve emilimi bozan kronik bir tahrişe neden olarak kendini gösterir. Hasta bireylerde glutenli besinlerin tüketilmesi, vitamin ve mineraller başta olmak üzere birçok besin öğesinin sindiriminde ve emiliminde yetersizliğe neden olmaktadır.

 

Çölyak hastalığının belirtileri nelerdir?

Çocuklarda; karın ağrısı, karında şişlik, ishal, huzursuzluk, iştahsızlık, enfeksiyonlarda artış ve gelişme geriliği, kusma, kilo alamama ve boy uzamasında yavaşlama gibi belirtilerle ortaya çıkabilir. Yetişkinlerde; karın bölgesinde öne doğru şişkinlik, yaşa göre zayıflık, kas güçsüzlüğü, demir eksikliği, düzensiz dışkılama, ishal, kusma, yorgunluk, nedeni tespit edilemeyen karaciğer hastalıkları, ağız içerisinde oluşan aftlar, iştahsızlık, gaz şikayetleri, eklem ve kemik ağrıları, sinirlilik ve ciltte kaşıntılı döküntüler görülebilir.

Hastalık teşhis edildiğinde en çok karşılaşılan sorun, hastaların bunu kabul etmeyip, inkar etmesidir.

“Bundan sonra ne yiyeceğim?” veya “Çocuğumu nasıl besleyeceğim?” gibi soruların oluşturduğu korkunun giderilmesi için doktor, diyetisyen ve psikolog yardımı hayati önem taşımaktadır.

Çölyak hastalığı için bilinen tek tedavi yöntemi, yaşam boyu sürdürülmesi gereken “glutensiz diyet” uygulamasıdır. Hastalığa sebep olan gıdalardan uzak durulup, dikkatli bir beslenme programı uygulandığı taktirde çölyaklı bireylerin sağlıklı bireylerden hiçbir farkı olmamaktadır.

 

Çölyak hastalığı nasıl teşhis edilir?

Çölyak hastalığı belirtilerinin görüldüğü durumlarda, gluten intoleransının ilk teşhisi, kan testiyle glutene karşı antikor seviyesi ölçülerek yapılır. Antigliadin antikorları (AGA), anti-endomizyum (EMA) antikorları veya antitransglutaminaz (anti-TG) antikorları araştırıldıktan sonra bunlardan en az birinin pozitif olması sonucunda kesin teşhis için “ince bağırsak biyopsisi” yapılmaktadır. Bu işlem için ince bağırsaktan alınan doku örneği incelenir ve bağırsak mukozasındaki körelme durumuna bakılarak çölyak tanısı konulur.

 

Tedavi için Glutensiz Diyet

Çölyak hastalığının bilinen tek tedavi yöntemi “Glutensiz Diyet” uygulamasıdır. Glutensiz diyet; buğday, çavdar, arpa ve yulaf içeren tüm gıdaları (makarna vb. işlenmiş gıdalar dahil) tüketmemek anlamını taşır. Mısır, patates, pirinç, karabuğday, soya unu ve nişasta, hastalar için zararsızdır. Bunların yanında et, meyveler ve sebzeler gluten içermeyen besinlerdir ve rahatlıkla tüketilebilir.

Günümüzde çölyak hastalarının tüketimi için glutensiz olarak un, ekmek, bisküvi, kek vb. özel birçok ürün üretilmektedir. Bu ürünler hastaların diyete uyumunu daha da kolaylaştırmaktadır.

Çölyak hastaları, glutensiz diyetin takibi için besin etiketi okuma konusunda bilinçlenmeli ve özellikle dışarıda yapacakları besin tüketimlerinde gıdaların içeriğini iyi sorgulamalılardır. Çok az miktardaki gluten bile glutensiz diyet uygulayan bireyler için risk oluşturabilmektedir.

Havadaki un ve glutenli bir besinin hazırlığında kullanılmış mutfak araç ve gereçleri bile kişide olumsuz semptomlara yol açabilmektedir.

 

Son olarak

Son yıllarda ülkemizde ve dünyada medyanın ve bazı sağlık uzmanlarının yanlış yönlendirmeleri sonucu, zayıflama veya benzeri amaçlarla glutensiz diyet uygulayan kişi sayısı oldukça artmaktadır. Oysaki sağlıklı bireyler için glutensiz beslenmenin hiçbir anlamı yoktur. Aksine, gluten içeren besinlerin diyetten çıkarılması, sağlıklı bireylerde bazı besin öğelerinin alımında yetersizliklere ve buna bağlı olarak gelişebilecek hastalıklara neden olabilir. Sağlığınız için moda diyet akımlarını değil, size ve sağlık durumunuza özel planlanmış diyet listelerini takip edin, mutlulukla kalın ...

(3S Diyet ve Beslenme Danışmanlığı / www.3sdiyet.com)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık