• 14 January 2019, Monday 8:31

Mis Kokulu Bir Baharat: Tarçın

    Baharatlar, tanımı itibariyle pahalı ithal mallar olarak kabul edilmektedir. Baharat tüketimi tarih boyunca kişinin zenginlik, güç ve cömertliğini göstermesinin ve bunu kanıtlamasının bir yolu olarak görülmüştür. Baharatlar hediye olarak verilir; diğer kıymetli mallarla beraber miras olarak bırakılır ve bazen para olarak kullanılırdı. Tarçın, kökleri Güney Hindistan ve Sri Lanka’ya kadar uzanan Hint Okyanusu üzerinden, biber ve diğer baharatlarla birlikte gemilerle gelip dünyaya yayılan bir baharattır. Halk arasında “Darçın”, “Loğusa”, “Şerbet Kokusu” gibi adlarla bilinen Tarçın, bazı Cinnamomum türlerinin kurutulmuş kabuğudur. Çin Tarçını ve Seylan Tarçını olmak üzere başlıca iki cins tarçın kabuğu bulunmaktadır.Her iki tarçın da bileşiminde tanen ve %1-2 oranında uçucu yağ içermektedir ve her ikisi de Japonya, Seylan, Güney Amerika, Sumatra gibi yerlerde yetiştirilmektedir. Tarçın, sağlık açısından binlerce yıldır kullanılmaktadır.

    Tarihin babası olarak bilinen ve M.Ö. 5. Yüzyılda yaşamış olan Yunan tarihçisi Heredot, Çin tarçını bitkisini toplamanın, gözler dışında vücudun hemen her tarafını sıkıca saran öküz derisinden yapılma bir kıyafeti giymeyi gerektirdiğinden bahseder. Ancak bu kıyafet sayesinde kişi, “azgın ve çığlık gibi korkunç sesler çıkaran yarasa benzeri kanatlı yaratıklara karşı” kendini koruyabilir. “Çin tarçını bitkisi toplanırken bu yaratıkların kişinin gözlerine saldırmasına engel olunmalıdır.”

Heredot’un anlattığı çok daha ilginç bir detay, tarçını toplama sürecinin bizzat kendisidir. “Bu bitkinin nerede yetiştiği tam olarak bilinmemektedir,” diye yazar Heredot. ”Arapların söylediğine göre, kinamomon isimli kuru çubuklar Arabistan’a dev kuşlarca getirilmiştir. Kuşlar bu kuru çubukları, kimsenin tırmanamadığı dağın dik yamaçlarındaki çamurdan yapılmış yuvalarına taşıdı. Tarçın çubuklarını elde etmek için icat edilen yöntem esasında şöyledir: İnsanlar ölü öküzlerin vücutlarını parçalara ayırır ve bu parçaları kuş yuvalarına yakın yerlere bırakırlar. Sonra da gözden kaybolurlar. Bir müddet sonra etin kokusunu alan kuşlar, yuvalarından aşağı uçarak etleri alırlar ve tekrar yuvalarına dönerler. Ne var ki, çamurdan yapılmış yuvalar etlerin ağırlığına fazla dayanamaz ve bir süre sonra dağılıp aşağı düşer. Sonrasında adamlar saklandıkları yerden çıkıp tarçın çubuklarını toplamaya başlarlar. Bu şekilde elde edilen tarçın çubukları diğer ülkelere ihraç edilir.”

Çin Tarçını: Uçucu yağın ana bileşeni sinnamaldehit, bakteri ve mantar gelişimini önleyici özelliktedir. Mide-bağırsak hareketlerini hızlandırır, tanen bileşeni sayesinde ülser oluşumunu engelleyici özelliği vardır.
Seylan Tarçını: Tarçın kabuğundaki uçucu yağda bulunan sinnamaldehit, bakteri ve mantar gelişimini önleyici özelliktedir.

Tarçın mide bağırsak salgılarını bir miktar artırır ve böceklerin yumurta ve larvalarının gelişimini engelleyici etkisi vardır. İştah kaybında ve hazımsızlık şikayetlerinde kullanılabilir. Tarçın kabuklarının aromatik kokulu olmasından dolayı çeşitli kokuları güzelleştirmek için kullanılır. Terletici olarak kullanılır. Kalp hastalıklarına bağlı risklerin azalmasını sağlar. Tarçın gıdalarda toz ve kabuk olmak üzere iki şekilde kullanılır. Toz tarçının kullanımı daha yaygındır ama tarçın kabuklarının kurutulmasıyla oluşan çubuklar da yemeklere pişirilirken eklenir ve ardından çıkarılır.


Tarçın & Diyabet İlişkisi:Tarçının insülin duyarlılığı, glikoz ve yağ metabolizmasına, inflamasyon (iltihap), tansiyon ve vücut ağırlığı gibi faktörlere yararlı etkileri olduğu ve antioksidan etkiye sahip olduğu ortaya konmuştur.Tip 2 diyabet hastalarının günde 1, 3 veya 6 g tarçın içerecek şekilde beslenmeleri kan şekerinin, trigliseritin ve total kolesterolün anlamlı derecede düşmesini sağlar.
Tarçın/tarçın ekstraktı tüketimi ile ilgili yapılan çalışmalarda Tip 2 diyabetli ve prediyabetik bireylerde kan şekerini düşürdüğü ve metformin (Tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan oral ilaç) ile aynı etkiye sahip olduğu belirlenmiştir. Ayrıca birçok çalışma tarçın türevli aktif maddelerin sadece insülin fonksiyonlarını etkilemediğini bunun yanında antioksidan ve iltihap giderici etkisi de olduğunu ortaya koymuştur. Çalıma sonuçlarından anlaşıldığı üzere tarçının hem glikoz metabolizması hem de bağışıklık sistemi problemleri üzerine olumlu etkileri mevcuttur.

    Günlük hayatımızda düzenli olarak tarçın tüketmek, şeker seviyemizin daha dengeli seyretmesini ve bununla birlikte daha rahat iştah kontrolü geliştirmemizi sağlar. Herkese sağlıkla dolu haftalar dilerim…

(Diyetisyen Elif Zeybekoğlu – 3S Diyet ve Beslenme Danışmanlığı – www.3sdiyet.com)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık