- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
İnsan vücudunda en fazla yer kaplayan alanlardan birisi olan, gastrointestinalkanalda(ağızdan anüse kadar olan bölüm) yerleşmiş olan bakteri, virüs, mantar, protozoa gibi mikroorganizmalardan oluşan ve organ gibi işlev gören ekosistem “Bağırsak Mikrobiyotası” olarak adlandırılmaktadır. Son zamanlarda yapılan birçok araştırma vücudumuzda yaşayan bu mikroorganizmaların ruh ve bedensel sağlığımız üzerinde sandığımızdan çok daha fazla etkisi olduğunu göstermektedir. Bu nedenle bir kişiyi sağlık durumu açısından değerlendirirken metabolik özellikler yanında bireyin taşıdığı mikroorganizmaların da özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Her insanın aynı parmak izinde olduğu gibi kendine özel bir mikrobiyotası vardır. Aynı kişinin sağ ve sol eli arasında bile mikrobiyota açısından yalnızca %’lik bir benzerlik söz konusudur. Bu nedenle adli olayların birçoğunda parmak izi yanında kişinin bıraktığı mikrobiyota izi de sorgulanmaktadır.
Bağırsak mikrobiyotasını etkileyen etmenlerden bazıları; doğum şekli(normal/sezaryen), annenin mikrobiyotası, anne sütü alma durumu/süresi, beslenme tarzı, psikolojik stres, egzersiz alışkanlığı,bakterilere çevresel maruziyet, antibiyotik veya probiyotik alımı, sigara kullanımı, radyasyondur.Mikrobiyota gelişimi tamamlandıktan sonra da mikrobiyotanın kompozisyonu ve fonksiyonu yine benzer etmenler tarafından etkilenmektedir. Bu etmenlerin arasında beslenme, mikrobiyotada oluşan birçok değişikliğin sorumlusu olarak görülmekte ve düzenlenebilir bir etmen olması nedeniyle de ilgi çekmektedir. En başta anne sütü, yenidoğan bebeğin bütün besin öğesini ihtiyacını tek başına karşılayan ve sağlıklı büyüme ve gelişimini sağlayan en uygun besindir. Anne sütü karbonhidrat, yağ asidi, protein, vitamin, mineral ve biyolojik olarak aktif bileşenler içermektedir. Anne sütündeki biyoaktif bileşenler bağışıklık sistemi gelişimini sağlayarak, yenidoğanı hastalık yapıcı mikroorganizmalara karşı korumaktadır. İmmunoglobulinler, oligosakkaritler, laktoferrin, lizozim, yağ asitleri anne sütünde bulunan biyoaktif bileşenler arasındadır. Ayrıca anne sütünde bulunan yararlı mikroorganizmalar (özellikle Bifidobacterium türleri) yenidoğanın bağırsak mikrobiyotası gelişimini sağlamaktadır. Bağırsak mikrobiyotası ise yenidoğanınbağışıklık sistemi gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Özellikle anne sütü oligosakkaritleriyenidoğanın bağırsak mikrobiyotası gelişimine yardımcı olmaktadır. Tüm bu özellikleri ile anne sütü ile beslenme yenidoğanın bağırsak mikrobiyotası ve bağışıklık sistemi gelişimini sağlaması açısından oldukça önemlidir.
Anne sütünden sonra, ek besinlere geçiş aşamasında seçilen besinler ve uygulanan beslenme şekli de mikrobiyotayı etkilemektedir. Bu dönemde ayına göre, uygun ve doğru besinlerin tükettirilmesi ile bağırsaktaki bakteri çeşitliliği artmaya ve bakteri kompozisyonu değişmeye başlamaktadır. Bağırsak mikrobiyotası ortalama 2-3 yaşta yetişkin mikrobiyota kompozisyonuna ulaşmaktadır.
Mikrobiyota günümüzde birçok hastalıkla ilişkilendirilmektedir. Bunlardan bazıları; Obezite, Metabolik sendrom, Tip 2 diyabet, Irritabl bağırsak sendromu, Atopik dermatit, Romatoidartrit, Birçok alerjik hastalık, Fibromiyalji ve çağımızın günden güne artan sorunuObezite’dir.
Bağırsak mikrobiyotasını koruma ve geliştirme için en çok önerilen diyet türü, “Akdeniz Diyeti”dir. Bu diyettemikrobiyota sağlığı açısından basit şeker tüketimini azaltmak temeldir.Basit şekerler fermente olurken bağırsak bakterileriyle etkileşime geçer ve midede aşırı şişkinlik ve gaz oluşumuna neden olurlar. Uzun süre basit şekerlerden ve yağdan zengin, besinsel liften fakir beslenme türü kolon kanserine sebep olabilir. Lif ve posa alımını arttırmak için tam tahıllı besinlere, sebze ve meyvelere mutlaka yer verilmelidir. Aynı zamanda prebiyotik besinlerin tüketimini arttırmak da bağırsak bakterilerinin gelişimi ve aktivitesini arttırmaya yardımcı olur. Bunun için muz, sarımsak, soğan, yer elması, pırasa, çavdar, enginar, buğday gibi besinler beslenme rutinimizde mutlaka yer almalıdır. Buna ek olarak probiyotik besinler de sindirim sistemi ve bağırsakların sağlığı için tüketilmesi gereken besinlerdendir. Yoğurt, kefir gibi besinler probiyotik besinlerden ikisidir. Bunlara ek olarak antibiyotik kullanımımızı azaltıp, akılcı antibiyotik kullanımını başarabilmek ve hayvansal kaynaklı besin tüketimini antibiyotik içerme riski nedeniyle mümkün olduğunca sınırlı tutmak beslenmemizde yapabileceğimiz olumlu değişikliklerdendir. Aktif ve stresten uzak bir yaşam ve yeterli, kaliteli uyku da mikrobiyotamızın olumlu yönde gelişimine yardımcı olacaktır. Sağlıkla ve mutlulukla kalın…
(Diyetisyen Elif Zeybekoğlu – 3S Diyet ve Beslenme Danışmanlığı – www.3sdiyet.com)
-
16.03.2019 Voleybol ve Beslenme
-
01.03.2019 Spor Diyetisyenliği
-
22.02.2019 Çocukluk Çağı Obezitesi Nasıl Önlenir?
-
26.01.2019 Depresyon Tedavisi ve Beslenme
-
14.01.2019 Mis Kokulu Bir Baharat: Tarçın
-
05.01.2019 Geçmişten Günümüze Beslenme ve Diyetetik -2
-
29.12.2018 Geçmişten Günümüze Beslenme ve Diyetetik -1
-
22.12.2018 Tatlı Bir Tuzak: Şeker!
-
14.12.2018 Dağcılık ve Kampçılıkta Beslenme
-
10.12.2018 Kafkaslardan Gelen Sağlık: Kefir
-
01.12.2018 Tiroit HastalıklarındaBeslenme
-
26.11.2018 Tiroit Bezi ve Tiroit Hastalıkları
-
19.11.2018 Soğuk havaların sevilen lezzeti: Kestane
-
10.11.2018 C Vitamini (Askorbik Asit)
-
03.11.2018 Mükemmel Vücut Takıntısından “Bigoreksiya”ya…
-
27.10.2018 Gece Yeme Sendromu
-
20.10.2018 Popüler Diyetlere Diyetisyen Bakışı / 2
-
13.10.2018 Popüler Diyetlere Diyetisyen Bakışı /1
-
06.10.2018 1-7 Ekim Emzirme Haftası
-
29.09.2018 Başlık: Bugün Dünya Kalp Günü!
-
22.09.2018 Bebeklerde İnek Sütü Alerjisi
-
16.09.2018 Türkiye Şampiyon! Ama Obezitede…
-
01.09.2018 Nedir Bu Glisemik İndeks?
-
18.08.2018 Yeme Bozuklukları: Anoreksiya Nervoza
-
12.08.2018 Yeme Bozuklukları ve Gelişim Nedenleri
-
04.08.2018 Gut Hastalığı ve Beslenme Tedavisi
-
28.07.2018 Sağlık için Yağlı Tohumlar
-
21.07.2018 Reflü ile yaşamak
-
14.07.2018 Obezite ve Hipertansiyon
-
07.07.2018 Vejetaryen Beslenme ve Çeşitleri
-
23.06.2018 Menopoz döneminde beslenme
-
09.06.2018 Tamamlayıcı Beslenme (Ek Besinler) / 2
-
02.06.2018 Tamamlayıcı Beslenme (Ek Besinler) / 1
-
26.05.2018 Obezite tedavisinde bilimsel yaklaşım
-
21.05.2018 Fonksiyonel Bir Besin: Sarımsak
-
12.05.2018 Ramazan’da Beslenmenin Püf Noktaları
-
05.05.2018 Çölyak Hastalığında Beslenme
-
28.04.2018 Küresel bir sorun:Metabolik Sendrom
-
21.04.2018 ‘Sağlığı BozanDiyetler’e dikkat!
-
14.04.2018 Zayıf olmak, sağlıklı olmak anlamına gelmiyor!
-
07.04.2018 Çağımızın Hastalığı Kanser ve Beslenme
-
31.03.2018 Geçmişten günümüze Ekmek...
-
24.03.2018 Yaşlılık Dönemi ve Beslenme İlişkisi
-
19.03.2018 Gizli Düşmanımız: Aşırı Tuz!
-
10.03.2018 ‘Sağlıklı Beslenme’ nedir? Nasıl sağlıklı beslenilir?
-
03.03.2018 ‘Mercimek Teyze’ Prof. Dr. Ayşe BAYSAL’a saygıyla …
-
24.02.2018 Osteoporoz (Kemik Erimesi) ve önleme yolları
-
17.02.2018 Çocukluk Çağı Obezitesi / 2
-
10.02.2018 Çocukluk Çağı Obezitesi / 1
-
03.02.2018 Gebelikte Diyabet (Şeker Hastalığı) ve Beslenme
-
27.01.2018 Diyete başlamadan önce hangi tahlilleri yaptırmalı?
-
20.01.2018 15 Adımda Hamilelik Döneminde Beslenme
-
13.01.2018 Sağlığa giden yol alışverişle başlar
-
06.01.2018 Mucize içecek: Su
-
30.12.2017 Diyette motivasyonu arttırmanın 5 altın kuralı
-
16.12.2017 İlk 6 ay sadece Anne Sütü!
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.