• 12 August 2018, Sunday 20:56

Yeme Bozuklukları ve Gelişim Nedenleri

Yeme bozuklukları; tıbbi, sosyal ve psikolojik sorunlara yol açıp, yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen yeme davranış bozuklukları olarak tanımlanır.İki ana türü; anoreksiya nervoza ve bulimiya nervoza olmakla birlikte; farklı çeşitleri de görülür.

Yeme bozuklukları değişik türlerde yüzyıllardan beri var olmasına rağmen 1950’lerden itibaren yaygınlıkları giderek artmıştır. Bu bozukluların neredeyse hepsine psikiyatrik bozukluklar da eşlik eder ve sıklıkla genç kızlarda görülür. Kronik ve ilerleyici bir tablo oluşturup tedavileri yapılmadığında yaşamı tehdit edebilecek noktaya gelebilirler.Bu bozuklukların birinden diğerine geçiş; örneğin anoreksiya nervozadan bulimiya nervozaya geçiş de yaygın olarak görülür.

Yeme bozukluğu tanısı, erken yaşta ve hastalığın ilk dönemlerinde konulup tedavi edilebilirse klinik sonuçlar iyileşebilir.Bu aşamada yeme bozukluklarının erken tespiti için birinci basamak sağlık kuruluşlarından olan Aile Sağlığı Merkezleri ve Aile Hekimleri önemli yer tutmaktadır. Ancak kişilerin kilo, fiziksel gelişim ve beslenme durumlarının takip görevini “tamamen” Aile Hekimlerine yüklemek doğru ve yeterli bir çözüm değildir. Tam da bu noktada “Aile Diyetisyenliği” kavramı öne çıkmaktadır. Uzun süredir hayata geçirilmesi üzerine konuşulan bu görevlendirme bir an önce yapılıp Aile Sağlığı Merkezlerine Diyetisyen alımları yapılırsa birçok hastalığın ve bu tarz yeme bozukluklarının önüne geçilebilecektir.

Yeme bozukluklarının oluşum nedenleri günümüzde halen tartışılmaktadır.Yapılan araştırmalarda anoreksiya ve bulimiya için % 50’den % 80’e varan genetik yatkınlık bulunmuştur.Bu durum hastalığın biyolojik bir temeli olduğunu işaret etmektedir.Psikososyal ve çevresel etmenler de yeme bozukluklarının gelişiminde önemli rol oynamaktadır.Dolayısıyla bu hastalıkların çoğunlukla çok faktörlü olarak geliştikleri düşünülmektedir.Yeme bozukluklarının gelişiminde sinir sisteminin yapısı ve fonksiyonları da etkilidir.Bulimiya ve onunla ilişkili tıkınırcasına yeme bozukluklarında özellikle santral serotonin sistemindeki bozuklukların etkili olduğu bilinmektedir.

Yeme bozukluklarında toplumsal ve kültürel özellikler de etkili olmaktadır. Cinsiyet, yaş, ailedeki ruhsal bozukluklar, ailenin yaşam tarzı, sosyo-ekonomik sınıf, kişilik rolü, önceki psikolojik bozukluklar, ergenlik yaşı, genetik, cinsel eğilim ve meslek de hastalık gelişimini etkileyen faktörler arasında yer almaktadır. Özellikle anoreksiya nervozanın gelişiminde bu faktörler büyük önem kazanmaktadır. Aile yaşantısı, yeme bozukluğu tanısı almış kişilerin anne ya da baba ile bağlılığı, kişilik ve mizaç özellikleri, duygusal durumun düzenlenmesi ve aile içinde kiloyu belirleyen öğeler ve fiziksel yaklaşımlar bu bozuklukların gelişmesine katkıda bulunur.

Günümüz toplumunda zayıf bedene sahip olmak, cinsel çekiciliğin yüksekliğiyle eş kabul edilmektedir. Zayıf bir bedene sahip ünlüler ve sporcular televizyon, internet, sosyal medya gibi iletişim araçları ile özellikle ergenlere rol model oluşturup, zayıflama baskısına ve yeme bozukluklarının gelişimine katkıda bulunur. Ailenin yeme bozukluğu geçmişi, anksiyete bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluklar (OKB), obezite, aileden gelen genel alışkanlıklar hastalığın gelişim nedenlerindeki diğer önemli etmenlerdir.Çocuklukta görülen duygu durum ve anksiyete bozuklukları, OKB, mükemmeliyetçi kişlilik eğilimlerinin erkenden ortaya çıkması, yeme bozukluklarının gelişmesinde ve özellikle de anoreksiya nervozada etkilidir.

Yeme bozukluğunun ortaya çıkmasına neden olan hiçbir tetikleyici risk faktörü tek başına yeterli değildir. Bir yeme bozukluğunun ortaya çıkma olasılığı, tetikleyici risk faktörlerinin sayısı ve ağırlıklarıyla ilgili görünmektedir. Yeme bozukluklarında çok fazla tetikleyici faktör tanımlanmıştır. Bunlar arasında en sık tanımlanan faktörler:

 

Anoreksiya için,

•Doğumsal sorunlar, •Çocukluk çağı beslenme ve uyku sorunları •Aşırı kaygılı ebeveynler, •Obsesif-kompülsif özellikler, •Mükemmeliyetçilik.

Bulimiya için ise,

•Diyet yapma, •Çocukluk çağı obezitesi, •Ailede obezite varlığı, •Alkolizm, erken ergenlik,

•Eleştirilere hassasiyet, •Cinsellik ve menstruasyon döneminden iğrenme, •Yer değişikliği, •Cinsel kötüye kullanım, •Aile içi uyumsuzluklardır.

Yeme bozukluklarının kalıcı hale gelmesinin başlıca nedenleri ise, dışsal sosyal tetikleyiciler ile içsel, psikolojik ya da fizyolojik tetikleyicilerin bir arada olması durumudur. Bu nedenle, özellikle de birincil risk grubu olan ergenlerin davranışlarındaki ve yeme tutumlarındaki değişimler yakın çevreleri ve sağlık uzmanlarınca iyi izlenmeli, erken tanı ve müdahale ile yeme bozuklukları gelişmeden önlenmelidir.

 

(3S Diyet ve Beslenme Danışmanlığı / www.3sdiyet.com)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık