• 19 October 2018, Friday 18:54
İlkayKumtepe

İlkay Kumtepe

Süresiz Nafaka

Birkaç gündür İsmail Küçükkaya’nın gündeme taşıdığı bir konu, süresiz nafaka konusu dikkatimi çekiyor.

Bu konuda mağdur olduğunu söyleyen birinin ona ulaşmasıyla başlamış sanırım konuya olan ilgisi ve devamında sosyal medyadan da birçok istek/yorum alıyor bu konuda. İstekler bu konuda yasal düzenleme yapılması ve mağduriyetlerin giderilmesi yönünde. İnsan olarak herkes mağdur olduğu konuyu dile getirme ve çözüm bulunmasını yetkililerden isteme hakkına sahip. Ancak bu konuda mağduriyet giderelim derken zaten fazlasıyla var olan erkek egemenliğini daha da arttırmayalım diye düşünüyorum.

Nafaka, “Bir kimsenin geçindirmekle, bakıp gözetmekle yükümlü bulunduğu kimseye ya da kimselere, mahkeme kararıyla verdiği aylık” olarak hukuki bir tanıma sahiptir. Görüldüğü gibi, ‘geçindirmekle yükümlü olduğu’ ibaresi tanımın can noktasıdır. Şimdi böyle bir tanıma neden gerek duyulduğu üzerine bir değerlendirme yapalım.

Konuyu hiç uzatmadan direk söylemek gerekirse, kadının toplumdaki yeri ve ona verdiğimiz değer nedeniyledir. Aslında vermediğimiz yer ve değer demek daha doğru olur. Bugün medeniyet var dediğimiz birçok ülkeden çok önce kadınlarımıza sağlanan hakların ve özgürlüklerin yavaş yavaş kaybedilmesiyle ilgilidir. Bunların değerini bilmeyişimiz ve yaşama geçiremeyişimizin bir sonucudur.

Sabah, kanalların birinde yapılan bir araştırmadan bahsediliyordu. Tam da yazıyı yazmak üzereyken dikkatimi çeken bir ses “Kadınlarımızın onda biri okuma bilmiyor. Ülkemizdeki okur yazar olmayanların ?’i kadın” dedi… İşte buyurun sorunun asıl nedenine.

Yıl olmuş 2018 ve sürekli eğitimin öneminden bahseden iktidarlar, muhalefetler, bilim insanları, eğitimciler… Sürekli düzenlenen okuma yazma seferberlikleri, kız çocuklarını okullaştırma kampanyaları vs… Sonuç ne? Halen bu kadar yüksek oranda okuma bilmeyen kadın varsa, nerede kaldı bizim bütün yaptıklarımız?

Tabii bir başka yanılgı da, okuma bilen kadınları eğitimli saymakta yatıyor. Eğer onlara bir iş, meslek edindirememişsek okuma öğrenmenin bir faydasını görmüyorlar.

Kadınımızı önce anne babasına, daha sonra da kocasına emanet ve teslim eden bir anlayışla yetiştiriyoruz. Sürekli birinin bakımına muhtaçmış gibi. Sonra zaten muhtaç olarak devam ediyor. Kötü giden birçok evlilik kadının muhtaçlığı yüzünden bitemiyor. Kadınlar kötü muameleye, aşağılanmaya, aldatılmaya sabretmek zorunda kalıyor. Bitirse, toplum tarafından maruz bırakılacağı kötü durumu da göze alsa, geçinmek için maddi olanağı yok. Kötünün iyisi diye, yaşadıklarına sessiz kalan nice kadın var.

Gelelim boşanma sürecinden sonraki bölüme. Her şeyi göze aldı ve boşandı diyelim. Çocuk da varsa, bir nafaka mutlaka alıyor. Erkeğin maddi durumu çok iyi değilse ne kadar nafaka ödeyebilir? Ödediği nafaka kadını ne kadar geçindirebilir? Kadınların bir işe girse bile sırf nafaka kesilmesin diye sigorta yaptırmadığını, başkası ile resmi nikah kıymadığını söyleyenler falan var? Kadın ne yapsın istiyorsunuz? Birilerine muhtaç olduğu yetmiyor, hepimize muhtaç olsun, yaşamak için hepimize boyun eğsin mi istiyorsunuz?

Nafaka alan kadın çok mu memnundur durumundan? Hayatınızdan çıkardığınız, yüzünü görmek istemediğiniz birinin parasıyla geçiniyor olmak mutlu etmez insanı. Esaretin hiçbir türü mutlu etmez.

Nafaka ödeyen için de memnuniyet yoktur. Doğru, nafaka ödeyenin hayatında var olacak üçüncü kişi için ise işler yine zordur.

Her türlü karışık bir durum.

Çözüm nedir?

Çözüm sosyal devlet olmaktır. Sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirmektir. Cumhuriyetin ilk yıllarında kadın hakları konusunda fark attığımız o medeniyetler, kadınlarına gerçekten sahip çıkıyor. Size garip gelebilir ama boşanmış kadın kocasına muhtaç olmuyor. Kadın boşandığında devlet ona sahip çıkıyor. Maaş ödüyor, çocuğuna eğitim veriyor, çocuğun eğitim masraflarını devlet ödüyor, sosyal konutlardan çok cüzi bir miktarda ödeme ile yararlanmasını sağlıyor. Kadın; boşanırsam nereye giderim, bana kim bakar diye düşünmüyor. Tek başına kendine de çocuğuna da yeni bir gelecek hayal edebiliyor. Bu devletlerden çok önce kadın haklarını kazanmış olan bizim ülkemizdeki durumu da hepiniz biliyorsunuz.

Ben de İsmail Küçükkaya’ya bir çağrıda bulunayım. Niyetiniz nafaka mağdurlarının sesi olmak; ama önce kadınların esaretten kurtulmasına ses olunuz. Evliyken de boşanmışken de birilerine esir olmamaları için gereken yasal düzenlemelerin yapılmasının sesi olunuz.

Devletin sosyal devlet ilkelerini yerine getirmesinin çağrısını yapınız.

   İlkay KUMTEPE 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık