Emek Partisi Muğla İl Örgütü: Geleceğimizi Sermayeye Teslim Etmeyeceğiz

Emek Partisi Muğla İl Örgütü zeytinlikleri maden çıkarmaya feda eden yasayla ilgili olarak yaptığı açıklamada, yasanın hazırlanmasından meclisteki görüşmelerine kadarki sürede, termik santrallerde çalışan işçilerin sendikasının rolü üzerine de değerlendirmelerde…

Milas Önder Gazetesi

Açıklama şöyle:

“Emek Partisi Muğla İl Örgütü olarak, kamuoyunda “Süper Talan Yasası” olarak bilinen; ormanlarımızı, zeytinliklerimizi, meralarımızı ve tüm yaşam alanlarımızı sermayeye açan yasa teklifine karşı bir kez daha sesleniyoruz. Bu yasa, işçilerin, emekçilerin, köylülerin, doğanın ve halkın değil; maden ve enerji tekellerinin çıkarlarını savunmaktadır.

Ülkemizin dört bir yanından üretici köylüler, “Süper Talan Yasası” geçmesin diye Ankara’da Cemal Süreya Parkı’nda direniyor. İçlerinde Milas’a bağlı köylerden gelen üretici köylüler de var. Altı yıldır havası, suyu ve toprağı için mücadele eden bu insanlar, 700 dönümlük Akbelen Ormanı kesilmesin diye var güçleriyle direndi. Ancak devletin tüm olanaklarını seferber eden tek adam rejimi ve onun temsil ettiği sermaye gruplarının gözü doymuyor.

Meclise getirilen bu yasa teklifiyle ülkemizin yer altı ve yer üstü kaynakları, uluslararası maden ve enerji şirketlerine peşkeş çekilmek istenmektedir. Bu talanı “kritik ve stratejik”, “milli güvenlik”, “yerli ve milli enerji” gibi hamasi söylemlerle meşrulaştırmaya çalışıyorlar.

Ancak bu yasada tehlikeli olan sadece içerik değil; bazı sendika yöneticilerinin işçilerin adını kullanarak bu talanı meşrulaştırma çabası da aynı ölçüde kaygı vericidir. 2014 yılında 447 gün boyunca özelleştirmeye karşı direnen ve halkın büyük destek verdiği işçilerin temsilcileri, ne oldu da bugün patron diliyle konuşur hâle geldiler? “Biz kömürü de elektriği de vatanımız için üretiyoruz” diyerek, sanki halktan yana ve doğayla uyumlu bir enerji politikası uygulanıyormuş gibi davranıyorlar.

Özelleştirmeler sonrası Aydem (Yatağan Santrali) ve YK Enerji A.Ş. (Limak-İçtaş ortaklığı, Yeniköy-Kemerköy Santralleri) gibi şirketler; milyonlarca liralık teşvik, vergi indirimi ve adrese teslim yasalarla beslendiler. Bu gerçeği görmezden gelerek işçileri “ya doğa, ya ekmek” ikilemine sıkıştırmak, işçi sınıfının çıkarlarıyla bağdaşmaz. Daha önce de söyledik: Doğa ve emek sömürüsünün adresleri aynıdır. Bu adres Limak’tır, İçtaş’tır, Aydem’dir.

TES-İŞ Sendikası yöneticilerinin hem yerelde hem Meclis'te yaptığı açıklamalar, sınıf çıkarlarını değil patronların çıkarlarını savunmaktadır. Bu açıklamalar, iktidarın talan yasasına açık destek anlamına gelmektedir. Santral işçilerinin iş güvencesi, doğanın yok edilmesi pahasına savunulamaz. Köylünün ekmeğine göz dikerek zeytinliklerin, meraların, ormanların talan edilmesi meşrulaştırılamaz.

TES-İŞ yöneticilerinin birlikte açıklama yaptığı milletvekilinin, MUÇEV üzerinden Muğla kıyılarının kullanım ve işletme hakkını almaya çalışan Deniz Ticaret Odası iştirak şirketi ile olan ilişkileri de ortadadır. Ormanlar, meralar ve yaşam alanları yetmezmiş gibi kıyılara da göz dikenlerle aynı safta olmak, ne santral işçilerinin ne de işçi sınıfının çıkarınadır.

Biliyoruz ki zeytinliklerin sökülmesi, ormanların, meraların ve kıyıların talan edilmesi yalnızca doğayı değil, halkın geçim kaynaklarını ve işçilerin geleceğini de yok eder. Gerçek ihtiyaç doğayla barışık, halktan yana bir enerji politikasıdır. Bu da ancak işçilerin örgütlü mücadelesiyle mümkündür.

Buradan TES-İŞ Sendikası’nda örgütlü işçi kardeşlerimize sesleniyoruz:

Bu yasaya karşı alanlarda omuz omuza durun.

Sendikal bürokrasinin değil, kendi sınıfınızın safında yer alın.

Doğanın, emeğin ve yaşamın yağmalanmasına karşı birleşelim, mücadele edelim!

Yaşasın doğa ve emek mücadelesi!

Talan yasası geri çekilsin!

Sendikal bürokrasiye geçit yok!”

Emek Partisi

Muğla İl Örgütü