Muğla’nın su ihtiyacı artarken Dalaman Çayı sularının başka havzaya transferi uygun mu?
4 Haziran 2025 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla, Batı Akdeniz, Büyük Menderes ve Kuzey Ege Havzaları Su Tahsis Planı ve Eylem Planları resmen onaylandı. Batı Akdeniz Su Tahsisi Eylem…
Planda yer alan bu eylem kararı, daha önce hazırlıkları yapılan Muğla’daki Dalaman Çayı’nın sularının sulama amaçlı olarak Aydın’a tahsis edilmesinin önünü açacak bir karar olmuştur.
Bu Karar “bir havzanın suyunun başka bir havzayla paylaşılması” olgusunu yeniden gündeme getirirken Bu gelişme, özellikle suyun verimliliği ve havzalararası transferin sürdürülebilirliği konularında uzmanların ve yerel yönetimlerin ciddi endişelerini de beraberinde getirdi. Uzmanlar bilime dayalı, şeffaf ve katılımcı havza yönetimi çağrısını yineliyorlar. Havzalararası su transferi kararlarının yalnızca teknik verilerle değil, bölgesel su yönetimi performanslarıyla da değerlendirilmesi gerektiği savunuluyor.
Neden Dalaman’dan Aydın’a Su Aktarılacak?
Büyük Menderes Havzası’nda son yıllarda hem tarımsal üretim hem de kentleşme hızla artarken, iklim değişikliği akış rejimlerini daraltıyor. Artan talebi karşılamak için ek kaynak arayışı Aydın’ı komşu havza Batı Akdeniz’e yönlendirdi. Bu da son cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Aydın’ın da Batı Akdeniz Havzasına dahil olmasıyla daha kolaylaştı. Uzmanlar, bunun talep–kaynak dengesindeki bozulmadan kaynaklandığını vurguluyor.
Uzman Görüşü: “Önce Aynı Havzada Verim, Sonra Transfer”
Su Politikaları Derneği (SPD) Başkanı Dursun Yıldız, havzalar arası transferin ancak her iki havzada da teknik, çevresel ve sosyal koşullar sağlandıktan sonra gündeme gelmesi gerektiğini belirtiyor. Yıldız’a göre, gerekli tedbirler alınmazsa, suyunu paylaşan bölgede ekonomik kayıplar yaşanabilir uyarısında bulunuyor.
Yıldız, “Bir havzanın su potansiyelinin öncelikle havzası içerisinde değerlendirilmesi esas olmalıdır. Zorunlu hallerde havzalar arasında su aktarma için her iki havzada da gerekli şartlar sağlanmış olmalıdır.” diyor.
Havzalar Arası Su Transferi son çözüm olmalı
Yıldız, “Suyun transfer edildiği havzada çeşitli nedenlerle meydana gelen/gelebilecek ekonomik kayıplar su kullanıcıları ile yönetimler arasında suyun katılımcı ve verimli bir şekilde yönetimini zorlaştırabilir.
Transferin yapılacağı havza sınıraşan su havzası olduğunda bu konu daha da karmaşık bir hal almakta ve herkesin üzerinde uzlaşabileceği çözümlerin geliştirilmesi daha da zorlaşmaktadır.
Ülkemizde bazı akarsu havzalarında su ihtiyaçları, o havzadaki kaynakların potansiyelini aşmış durumdadır. Bu durum eksik planlama, verimsiz kullanım, su potansiyeli nispeten daha büyük olan havzalardan komşu havzalara su aktarımı projelerinin artmasına neden olmaktadır.
Hangi hususlara dikkat edilmeli?
Öncelikle su transferi yapılacak olan havzadaki su kullanımın en verimli şekilde yapıldığı ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından tespit edilmeli ve hazırlanacak olan rapor havza su kurulu tarafından onaylanmalıdır. Havzalararası su transferi dışında geliştirilebilecek ilave su kaynakları yağmursuyu hasadı, arıtılmış atık su kullanımı gibi alternatifler detaylı bir şekilde araştırılmalıdır. Ayrıca su transferi nedeni ile suyu veren havzada çevre/ekosistem kalitesinde önemli bir bozulmanın/ değişimin olmayacağı konusunda hazırlanacak olan rapor havza su kurulu tarafından kabul edilerek onaylanmalıdır. Havzalar arası su transferi öncesinde havza yönetim planları, havza su tahsis planları, su kaynakları üzerine iklim değişikliği etkisi projeksiyonları detaylı olarak dikkate alınmalıdır. Koruma altında bulunan veya ekonomik değeri olan canlıların mevcut ve gelecekteki koşullar altında yaşama alanlarının tahrip edilmemesi garanti altına alınmalıdır. Suyun alındığı havzanın ekonomik gelişiminde transfer edilecek olan su miktarının hiçbir şekilde sorun yaratmaması konusu detaylı olarak incelenmelidir. Çok zorunlu hallerde suyun alındığı havzada gelecekte oluşabilecek ekonomik kayıpların karşılanacağı konusunda devlet garantisi verilmesi durumunda su transferi gerçekleştirilmelidir.”
Muğla’dan Tepki: Dalaman Çayı Kıyı Şeridi İçin Kullanılmalı
Milas Kent Konseyi Çevre ve Enerji Çalışma Grubu beyanında, Dalaman Çayı’nın suyunun Aydın’a tahsis edilmesi konusunun susuzlukla mücadele eden Muğla için kaygı verici olduğu belirtiliyor.
Batı Akdeniz Havzası Su Tahsisi Planı ve Eylem Planı Ne Diyor?
Onaylanan Batı Akdeniz Su Tahsis Planı, Muğla, Antalya, Denizli, Burdur ve Aydın’ı kapsıyor.
Onaylanan Su Tahsisi Planında “Bodrum Alt Havzasında özellikle Fethiye, Milas ve Bodrum ilçelerinin yazlık turizmin neden olduğu yüksek içme suyu ihtiyaçları için alternatif su kaynaklarının belirlenmesi” kararı bulunmaktadır. Planda ayrıca “Havzada ekonomik ve teknik olarak yapılabilmesi koşuluyla mevcut barajlardan içmesuyu sektörüne su temini sağlanması önerilmektedir.
Muğla’nın gerekli tahsis talebini acilen yapması gerekiyor
Bu kapsamda Dalaman Çayı üzerindeki Akköprü Barajından bırakılacak olan suyun bir bölümünün planın önerisine de uygun olarak öncelikle Muğla kıyı şeridinin içme ve kullanma suyu ihtiyacı için değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı. “Su Tahsis Planı ve Eylem Planındaki öneriye uygun olarak , Muğla’nın kendi su kaynakları üzerinde söz sahibi olması için planda önerildiği gibi alternatif su kaynağı belirleyerek gerekli tahsis talebini acilen yapması gerekiyor,” açıklamasında bulunuldu.
Plana göre:
• Havzanın toplam normal su kapasitesi: 7,4 milyar m³
•Çok şiddetli kuraklık 2041 projeksiyonu: 2,7 milyar m³ (yaklaşık yarıya düşüş)
• Ek içme‑kullanma suyu ihtiyacı (2025‑2041): yılda 84 milyon m³
•Tarım için tahsis edilen su, kurak yıllarda talebin en fazla %57’sini karşılayabilecek
Plan; kayıp‑kaçak azaltımı, yağmur suyu hasadı, arıtılmış atıksuyun yeniden kullanımı ve yeni barajların hızlandırılması ,mevcut ve uygun olan barajlardan içme suyu projeleri geliştirilmesi gibi gibi önlemleri zorunlu görüyor.
Muğla’nın Su İhtiyacı İçin Proaktif Adım Şart
Muğla’nın Dalaman Çayı gibi önemli yüzeysel su kaynaklarına sahip olması, onu Batı Akdeniz Havzası içinde stratejik bir konuma getiriyor. Ancak bu kaynaklar üzerindeki tahsisler geciktikçe, başka illerin talebi ve havza genelinde artan su talebi baskıları nedeniyle Muğla’nın gelecekte kendi ihtiyacını en uygun projelerle karşılayabilmesi zorlaşacaktır.
Muğla en uygun içme suyu kaynağını tespit ve geliştirme konusunda gecikme yaşarsa, özellikle yaz aylarında kıyı şeridinin ve turizm bölgelerinin içme-kullanma suyu ihtiyacını karşılamakta zorlanabilir.Yeraltısuyu üzerindeki baskılar artarak çözümü çok zor olan sorunlarla karşılaşabilir. Bu nedenle uzmanlar, Muğla’nın yerel yönetimleri ve kurumlarının Dalaman Çayı başta olmak üzere bölgedeki yüzeysel sular için içme ve kullanma suyu öncelikli tahsis taleplerini derhal yapması gerektiğini belirtiyor. Bu tahsisler, sadece bugünün değil, önümüzdeki 20–30 yılın nüfus ve iklim senaryolarına göre şekillendirilmeli.
Ayrıca, yapılacak bu taleplerin bilimsel raporlarla desteklenmesi, çevresel etkilerin göz önünde bulundurulması ve Havza Su Kurulları tarafından onaylanması da yasal güvence açısından önem taşıyor.
Uzmanlar: Havzalararası Su Transferi son çare olmalı
Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, iller ve sektörler arasında su tahsisi konusundaki anlaşmazlıkların giderek arttığını belirterek şu uyarıda bulundu:
“Ülkemiz suyunu hâlâ idari sınırlarla değil, suyun doğal sınırları olan havzalar üzerinden bütünleşik olarak yönetmesi gerekiyor. Katılımcı, şeffaf ve bilimsel bir anlayışla su yönetimine geçiş artık kaçınılmaz hale geldi.”
Yıldız, özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerin kendi havzaları dışından su aktardığını ve bu durumun kaynak bölgelerde ekolojik ve sosyoekonomik baskılar yarattığını da belirtti. “Suyun kaynağında kıymeti bilinmeli , sadece musluktan akarken kıymeti biliniyorsa bunun bedeli çok ağır olabilir ,” ifadelerini kullandı.
“Suyu Tüketen Değil, Koruyan Kazanmalı”
Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin su krizine karşı daha hazırlıklı olması gerektiğini ve su yönetiminin mutlaka havza ölçeğinde, kurumsal olarak , bilgili, deneyimli ve donanımlı bir yapıyla sürdürülmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Uzmanlar ve yerel yönetimler, Su Yasası’nın bir an önce çıkarılmasını,havza ölçeğinde etkin bir kurumsal yapı oluşturulmasını , su tahsislerinin ise sadece teknik değil sosyal, çevresel ve ekonomik boyutlarla birlikte ele alınmasını talep ediyor.
Manisa’dan Alınacak Dersler Var
Manisa sınırları içindeki yeraltısuyunun önemli bir bölümü geçmişte DSİ tarafından İzmir’e tahsis edilmişti. Geçen ay Manisa Büyükşehir Belediyesi Su Yönetimi artan kendi ihtiyaçları nedeniyle protokolün tekrar gözden geçirilmesini talep etti.
MASKİ Genel Müdürü Talat Postacı, mevcut tahsis rejimlerinin bugünkü iklim gerçekliğini yansıtmadığını belirtiyor. “Güncel ihtiyaçlara uygun, bilimsel verilerle desteklenen yeni bir protokol yapılması artık zorunluluktur,” diyerek tüm kentlere erken planlama çağrısında bulunuyor.
Ortak Çözümler
1. Havza İçi Verimlilik – Sulama modernizasyonu, kayıp‑kaçak azaltımı.
2. Alternatif Kaynaklar – Yağmur suyu hasadı, arıtılmış atıksu geri kullanımı.
3. İklim Projeksiyonları – Transfer kararlarında 30‑40 yıllık kuraklık senaryolarının esas alınması.
4. Çevresel Güvenceler – Suyu veren havzada ekosistem hizmetlerinin zarar görmemesi için bilimsel izleme.
5. Kurumsal Şeffaflık – Havza su kurullarında belediyeler, çiftçi örgütleri ve sivil toplum temsilcilerinin oy hakkı.
Sonuç
Muğla’nın su ihtiyacının karşılanması için çözümün gecikmesi , Dalaman Çayı’nın suyunun bir bölümünün havza dışında Aydın’a tahsis çalışması, “ özellikle iklim değişikliği ve verimsiz kullanım baskısı altındaki su kaynaklarımızın en uygun şekilde tahsisi” başlığını Türkiye’nin gündemine taşıdı. Muğla içinse bu gelişmeler, proaktif su politikaları geliştirme gereğini bir kez daha gözler önüne serdi. Su krizinin derinleştiği bir iklimde kalıcı çözüm, yalnızca suyu taşımak değil, kaynağında korumak ve verimli kullanmak.
Uzmanların ortak mesajı net: