Hayata Dair / Fikret ÇOBAN
Bizim egemen siyaset kültürümüzde demokrasi ve demagoji deyince akla hemen Demirel gelir. "Düşün peşime benim çiftçim, benim köylüm, benim memurum" dediği günler geride kaldı ama bıraktığı siyaset kültürü sürüyor. Dikkat ettiniz mi bilmem, Demirel hep benim çiftçim, benim yetimim, benim köylüm gibi lafları çok söyler fakat hiç, ‘benim zenginim, benim patronum’ demezdi, ama iktidarı da onlarla paylaşırdı. Oyu halktan alırdı, iktidarı azınlıkla paylaşırdı. Neyin sayesinde, demagojinin sayesinde.
Google’a "demokrasi ve demagoji" diye tıkladığınızda karşınıza Uludağ Sözlük geliyor. Demagoji maddesine Demirel'in seçim meydanlarında söylediği şu sözü alarak örneklemişler:
"Ege bir Yunan gölü değildir.
Ege bir Türk gölü de değildir.
Ege aslında bir göl değildir.
Ege bir denizdir..."
Seçimler devreye girince gördük ki, bizim politikacılar için amaç demokrasi değil de iktidar olunca; kimsenin demokrasinin asgari müştereklerini taktığı yok. Çünkü politik başarı iktidarla ölçülüyor. O zaman da, iktidardakiler ne yapıp edip iktidarda kalmak istiyor. Muhalefete ne yapıp edip iktidar olmak istiyor. Öyle olunca da her yol mübah oluyor. Uyulması gereken ortalama insan ve ahlak değerleri bile bir kenara atılıyor. Çoğunluğu ikna etmek için ''demagojik'' her türlü söylem devreye giriyor. Böyle olunca da, bazen değil her zaman ortaya nahoş görüntüler çıkıyor. Birikmiş değerler, ortak paydalar, aynı ülkenin yurtaşları olman bile bir işe yaramıyor. Ölçüsüzlüğün ölçüsü kural oluyor.
Politik tutku ve hırs insanı körleştiren, sınırlayan bir duygudur. Yaşadığımız seçim süreci gösteriyor ki; politikacılar ya iktidar olmanın ya da iktidarda kalmanın dışında bir hayat olabileceğini göremeyecek kadar özgürlüklerini yitirdikleri için saldırganlaşıyorlar.
Oysa iktidar olmak, devlet yönetmek bir yana küçük bir örgütü yönetmek bile akıl işidir, özgürlük işidir. Akılla-ilkeyle yapılması gereken bir işi duygularına yenilir de yapmaya kalkarsan, şimdi değil belki ama bir gün mutlaka açık verirsin.
Akıl devreden çıkınca, işin içine başka planlar girince ne hale geliyoruz işte ortada. Meclis görüntüleri, kaset savaşları, tır durdurmalar, yargı operasyonları, beddualar ve Kabataş görüntüleri ekranlara yansıyor...
Hayatta en kolay iş, yakınlık-uzaklık ve çıkar ilişkisine göre hazır fikirleri kendi görüşünmüş gibi kabul etmektir.
Nasıl olsa birileri senin adına düşünüyor ve yazıyor, düşünmek cesaret istediği için, emek istediği için zor bir iştir. Hazır olana konmak, sahiplenmek daha zahmetsizce bir iş olduğundan, insanlar akıl süzgecinden geçirmedikleri fikirleri kendi görüşleriymiş gibi sahiplenirler.
Zaten bizim siyaset ve yönetim kültürümüzde insanların kendi başlarına düşünmeleri ve hareket etmeleri istenmez.
Çünkü böyle düşünen, fikir üreten ,örgütlenen bireyleri yönetmek, onlara istediğini kabul ettirmek zor iştir.
Ve böyle özgür bireyler sıkıntı yaratır, deyim yerindeyse pişmiş aşa su katar. Filozof B.Russel'in deyişiyle ''sadece yöneticiler düşünmeli, geri kalanlar ise sadece itaat etmeli, koyun sürüsü gibi liderlerini izlemelidir.'' Yani demokrasi güzel bir oyundur ama onu en güzel egemenlerin oynadığını biliyoruz, ama biz sahaya tam donamımlı çıkamıyoruz, dolayısıyla değiştirmek için çare de üretemiyoruz. İşin kolaycılığına kaçıyoruz. Bizde demokrasi yok, hukuk yok; bizde adam yok, bu halka güven mi olur, bir Atatürk daha gelmedi gitti ... diye diye oyalanıp duruyoruz.
Aristo, "demokrasiyi tehdit eden şey yine demokrasidir" diyor.''Yurttaşlar demagog politikacıların eline düşerse, onlar tarafından yönlendirilirse demokrasi kolayca yolundan sapabilir. İyi yetişmiş demagoglar tarafından toplum pek ala olmayan demokrasiyi demokrasiymiş gibi onaylayabilir.'' Demokrasinin olmazsa olmazı, şartlandırılmış bireyler değil özgür bireylerdir.
Onun için demokrasi hem iyi hem de kötüdür.
Demokrasinin içini dolduracak bireyler, örgütler, sendikalar ve aydınlar; ortak kabul edilebilir değerler etrafında asgari müştereklerde buluşamıyorsa, işte o zaman vay halimize.
Demlenmiş Sözler...
Özgürlüğü savunanların gücü
zulmedenlerin gücünden daha fazladır. Malcom X