ÖNDER Haber -
2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası dolayısıyla Milas İlçe Sağlık Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Löseminin, toplumuzdaki yanlış algının aksine, ‘tedavisi mümkün ve bulaşıcı olmayan’ bir hastalık olduğu belirtilerek, tıbbi tedaviyle tam iyileşme şansı yüksek olan bu hastalıktan korkulmamasına ve toplum olarak lösemi tedavisi gören kişilere ve ailelerine verilecek desteğin önemine dikkat çekildi.
Milas İlçe Sağlık Müdürlüğü’nden Dr. D. Duygu Sarı imzalı açıklama şöyle..
Halk arasında Kan Kanseri diye bilinen Lösemi; çocukluk çağında görülen kanser türlerinin % 35’ini oluşturup ilk sırada yer almaktadır. Ülkemizde her yıl 16 yaşın altında ortalama 1200-1500 arası çocukta lösemi vakası tespit edilmektedir. Sebebi henüz tam olarak aydınlatılamamış olan lösemi, hücre gruplarına göre, iki ana grup olup, bunlar da kendi aralarında alt gruplara ayrılmaktadır. Kandaki alyuvarların aşırı derecede artması sonucu meydana gelen hastalık, kan yapıcı dokuları etkilemekte ve kandaki akyuvarların da aşırı derecede artışına sebep olmaktadır. Kan yapım yeri olan kemik iliğindeki ana hücrelerde oluşan şifre değişikliği sebebiyle olgun olmayan "blast" denilen kan hücreleri artarak hızla yayılıp kemik iliği, dalak, karaciğer, lenf bezleri, beyin ve merkezi sinir sistemini etkilemektedir. Yapılan çalışmalar sonucu genetik yatkınlık, radyasyon, benzen ve türevleri (bali v.b), çeşitli kimyasal maddeler (böcek ilaçları v.b), bazı kalıtsal hastalıklar ve bazı viral hastalıkların lösemiye neden olabildikleri görülmüştür. Hastalık her yaşta görülebilmekte; en sık çocukluk çağında 2-5 yaşlarında rastlanmaktadır. Akut lösemilerin çoğunda tıbbi tedavi sonucu tam iyileşme görülmekte; 1 yaş altı ve 10 yaş üstü görülen vakalarda tedaviye cevabın azaldığı gözlemlenmiştir.
İştahsızlık, zayıflama, kansızlık, cilt altı kanamaları (deride kırmızı noktalar veya morarmalar), bacaklarda kemik ağrıları, burun ve diş eti kanamaları ile ateş, çocuklarda löseminin ilk gözlenen belirtilerindendir. Ayrıca etkilediği organlara ait şikayetler; baş ağrısı, kusma, karın ağrısı ve görme bozuklukları da önemli belirtilerdendir. Kan, kemik iliği tetkikleri, hücre tipi belirleme ve genetik tetkikler sonucu kesin tanı konulmaktadır. Lösemi tanısı konulan kişiye öncelikle genel durumunu düzeltmeye yönelik tedavi verilmektedir. Daha sonra kötü huylu hücreleri tamamen temizlemek amacıyla ilaçla tedaviye(kemoterapi) başlanmaktadır. Kemoterapi ilaçları kötü huylu hücrelerle birlikte vücuttaki iyi ve faydalı hücreleri de yok etmektedir. Bu yüzden tedaviye başlanan kişilerde saç dökülmeleri, ağızda ve bağırsaklarda yaralar oluşması ve aşırı derecede halsizlikler görülmektedir.
Çocuklarına akut lösemi tanısı konulan ailelerin karamsarlığa kapılmaması; bu durumların geçici olduğunun; tedavi sonucunda tam iyileşmeyle birlikte dökülen saçların tekrar çıkacağının; çocuklarının eskisi gibi sağlıklı ve normal görünümlerine kavuşacaklarının bilincinde olması ve çocuklarına da bu pozitif enerjiyi vermeleri gerekmektedir. Bunun için sağlık kurum ve kuruluşlarımızdan her türlü bilgi ve desteği alabilirler. Tedavi sürecinde dikkat edilmesi gereken önemli bir konu da; ilaçların etkisiyle vücuttaki savunma sistemini oluşturan hücrelerin de yok olmasıyla kişinin her türlü mikroba karşı savunmasız kalması ve en ufak bir hastalık etkenine maruz kalınmasıyla bile ağır-ateşli enfeksiyonların oluşabilmesidir. Aileler, tedavi gören çocuklarını havadan, çevrelerindeki kişilerden, herhangi bir hastalık etkeni almaması için korumalıdır. Bunun için de maske kullanılmasında fayda vardır.
Tedavi süresince çocuk ve ailesi sosyal olarak da çeşitli problemlerle karşılaşabilmektedir. Şöyle ki; çocuk okulundan, arkadaşlarından, oyundan, çeşitli sosyal aktivitelerden (sinema, tiyatro v.b) uzak kalacaktır. Bu da çocuğun psikolojisini olumsuz yönde etkileyecektir. Lösemi, toplumuzda, ‘tedavisi olmayan ve maske takıldığı için bulaşıcı’ bir hastalık olarak algılanmaktadır. Bu da çocukla birlikte ailelerin de toplumdan soyutlanmasına sebep olabilmektedir.
2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası olarak belirlenmiştir. Bu vesileyle ailesinde, çocuklarında lösemi vakası tespit edilen herkese acil şifa ve sabır dilerken; yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi tıbbi tedaviyle tam iyileşme şansı yüksek olan akut lösemiden korkulmaması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor; toplum olarak lösemi tedavisi gören kişilere ve ailelerine ihtiyacı olan, maddi-manevi her türlü desteği vermenin önemini vurgulamak istiyorum.